TÜRK HALK OYUNLARI
KATALOĞU ELAZIĞ OYUNLARI:
Bu yöre tatlı
dilli, güler yüzlü ve işlek zekalı kişilerin ülkesidir. Bu şehri görenler kem
göz, kötü söz, gam ve kasavetin çevresinde yeri olmadığını bilirler. Elazığ,
güler yüzlüleri sever, gamlıları neşelendirmek ister. Oyunları, düğünlere mahsus
olanlar ve Halaylar olarak iki kısma ayrılarak dikkate alınabilirlar. Düğün
oyunlarını, kadın erkek ayrı ayrı, yahut iki cinsin karmalığıyla
oynayabiliyorlar. Başlıcaları: 1. Çayda Çıra:
Tartımlı bir oyundur. Yerli bir çeşittir. Erkek evine gitmesinden bir gece
önce gelinin el ve ayağına kına yakılır. Bu merasim kız evinde geçer. Kına
yakıldığı sırada bahçelerde ağaç dalları üzerinde, derelerde tabaklar içinde
mumlar yakılır. Ayrıca kadın ve erkekler içinde renkli mumlar yanan tabakları
ellerine alarak "Çayda Çıra" oyununu yürütürler. Oyun süresince davul zurna
çalınarak şu türkü söylenir: Çayda çıra
yanıyor Canda şevk uyanıyor Yandı eridi mumlar Nasıl can
dayanıyor Nanay gelinim
nanay Oyna dön bugün bu ay 2. Güvercin
Oyunu: Dört kişi yürütülür. Kadın erkek birlikte de oynayabiliyor. Bunda da
davul zurnayla birlikte şu türküsü söylenir: Güvercin
havadadır Bir eşi yuvadadır Bir elim yâr koynunda Bir elim
duadadır Güvercin vurdum
kalkmaz Kanım tel olmuş akmaz Köçükten bir yâr sevdim Şimdi yüzüme
bakmaz. 3. Halay:
Elazığlıların ayrıca Üç Ayak, Çabuk Üç Ayak, Ağır Üç Ayak ve Dik Halayları
da vardır. Bunları 2-6 kişi oynarlar. Oyuna mendiller bayrak sayılarak tutulur.
Dizler kırılır, omuzlar birbirine yapıştırılıp sıra dağlar misali Halay çekilir.
Çabuk Üç Ayak'ın tasviri şudur: Üç ayak, üç ayak
üstü tiz gelsin Mastar'dan Hazar'a toz duman olsun Omuzlar yükselsin,
kollar yükselsin Göğüs dik, bakış ok, kaş keman olsun Kıyafet:
Oyuncular ak
ayakkabı üzerine mavi şalvar giyer, ak kuşak sararlar. Ak gömlek üstüne ak kuşak
bağlar, başlarını mavi puşu (yemeni) ile donatırlar. Bu bölgede taşradan
gelme ve içerden doğma olarak pek çeşitli oyunlar vardır: Üç Ayak, Horum,
Tamzara, Çayda Çıra, Halay, Avreş Oyunları, Zeybek, Şeve Kırma vs. Bunlardan
Horum adı Horüm de telâffuz olunur. (Horum; güvercin.) Halay çeşitleri
doğumuzun çoğu yerlerinde bilinmekle beraber bazı çeşitleri yer yer fark
edinmişlerdir. Üç Ayak, kez' farklıca şekillerle civar vilayetlerde de vardır.
Horum ve Tamzara
oyunları Elazığ (Harput) malı sayılagelmişlerdir. Tamzara, yer yer sınırlara
kadar yaygındır. Kendilerine mahsus türküleri de vardır, fakat çeşitlenmiştir.
Horüm'ün türküsü daha da fazla gün gördü. Kadın erkek onu bilmeyen Harputlu
Elazığ'da yok gibidir. Horüm oyunu biraz İstanbul Çiftetellisine çalar.
Bunlardan başka bir
de kadınların Şeve Kırmak tabir ettiği oyun vardır ki ara sıra erkekler de
oynarlar. Bu oyun diğerleri gibi ayakta değil, oturulurken yapılır. Oynayanlar
yan yana dizilmiş olarak diz üstü otururlar. Kollar yanaşık durup dirsekler yere
vurulur. Bu vaziyette kadınların kollarındaki "şeveler" denilen cam bileziklerin
kırıldığı olurdu. (Eskiden takınılan bu bilezikler sırma süslü, renkli ve âdeta
murassa (mücevherlerle süslenmiş) görünüşlü bezentilerdi. Oyunun Şeve Kırmak adı
oradan kalmıştır.) Elazığ oyunların
zenginliğinde meselâ Kars ve hatta Erzurum'la hiç bir zaman aşık atamamakla
beraber Tamzara, Horüm ve Şive Kırma gibilerin de eski gün görmüşlüklerine
nispetle sönmeye yüz tuttukları söyleniyor. Tamzara'dan başka
bir de Arapkir Tamzarası ayrıca Delilo, Çayda Çıra, Kol Oyunu da vardır. İçinde
hamur yoğurma ve yün iğirme gibi taklitleri bulunan Leli-Aşo Oyunu, Mısrî Oyunu
hatta Karadeniz ve Erzurum oyunları, ayrıca Zeybek oyunu da vardır. Onlar
Zeybeğe "Zöbek" diyorlar. "Bizim zöbek başkadır" ifadesinde geçtiği üzere. Şöyle
bir oyun faslı olabiliyor: Hori veya Horum, Mısrî, Tamzara, Arapkir Tamzarası,
Halay. Sonuncunun üç ayrı kısmı vardır. Elazığ'ın Palu, Karakoçan, Genç
dolaylarında Lorke, Govent, Tek Ayak, Maden'de Rumtiki, Lorke, Halay, Beş
Parmak, Üç Ayak, Karşılama, Ben Bir Kavak Olaydım gibi oyunlar
oynanır. Oyunlara açık
havada hep davul zurna eşlik eder. Çığırtma, dümbelek gibi bir iki çalgı daha
var. Bağlama tipli sazlar yalnız köylerde kullanılıyor. Elazığ içinde şimdiki
halde hiç ele alınmıyor gibidir. Kemanı, kemençe gibi tutarak çalarlar. İplerle
boyundan asılı kanun (ki eski kanun tipi böyleydi) ve bir de tef. Bu üçü şimdi
"çalgı takımı" dedikleridir. Elazığ'ın çok
orjinal mahalli oyunlarından bir Çayda Çıra oyunudur. İki tabak içine birçok mum
dikilir ve bunlar yakılır. Kına gecesi saz eşliğiyle ve her elde bir tabak
içinde bu ışıklı mumlar olarak, güvey sağdıcıyla birlikte oynarlar. Onlardan
sonra da başkaları aynı oyuna kaldırılır. Kız evinde de, gelin güveyin sağdıcı
karısıyla aynı şekilde oynar. Eski Elazığ
âdetlerinden bir de Deve Oyunu gibi temsilî oyunlar vardır. İki kişi bir örtü
altında deve şekli yaparlar. Bir deveci, bir de fatisi olur. Oyuna davul zurna
refakat eder. Zöbek gibi Köroğlu
da oynarlar. Tamzara'yı -az olmakla beraber- hâlâ çok iyi oynayanlar vardır.
Bazı Elazığlılara bakılırsa bu oyun en iyi olarak bir Elazığ'da, bir de
Arapkir'de oynanır. Eskiden davul
çalanlardan öyle hünerlileri yetişmiş ki, bunlardan biri davul çalarken bir
taraftan da fesini, ceketini, iç pantolonuna kadar üzerindeki he şeyi
çıkarırmış. Denildiğine göre
vaktiyle kadınlı erkekli hususi eğlentilerde kadınlar kollarındaki birçok cam
bileziklerle düz saf dizisiyle erkekler arasına girip saza karşı yere
çömeldikleri zaman dirsekleri kuvvetle yere vura vura, el ve kalçaları iki
tarafa hareket ettirmek suretiyle oynarlarmış. Şevelerin tartımla çarpışmasından
türlü sesler çıkar ve bu esnada nice mahalli oyun havaları çalınıp
söylenirmiş. Deve oyunu gibi
temsilî başka bir oyun da şudur. Bir erkeğin başına yazma sarılarak kadın
kılığına sokulur ve bir masada oturtulur. Bir erkek gelip kadına sataşır, ona
türlü sırnaşıklıkta bulunur. Bıçak çeker, kadını tabancayla tehdit eder, para
etmez. Nihayet "Seni alacağım" der. O zaman kadın razı olur. Kalkar ve oynarlar.
Bazen Sarı Zeybek çalınır ve erkek yalnız başına bıçakla oynar. Bazen de erkek
kadını parayla kandırır. O zaman kadın oturduğu yerde diz çökerek havanın
temposuna uymak suretiyle erkeğe iştirak eder. Kimi de kadın rolünü oynayan
erkekle öbürü ayağa kalkıp birlikte oynarlar. Elazığ halk
şairliğinden örnek: Güle naz, güle
naz Bülbül eyler güle naz İndim y'rin bahçesine Ağlayan çok gülen
az Bu dere baştan başa
ayvalı bağ Ayvalar sararıyor dön geri bah Ne zaman
öğretmişler şu bülbülü Her seher gelir öper gonca gülü Nolaydı yâr
nolaydı Y'r bade dolduraydı Zülfün karanlığında Bezme çerağ
olaydı Şu garip gülüm
için Kanun icad olaydı
|