TÜRK HALK OYUNLARI
KATALOĞU SİVAS OYUNLARI:
Sivas bölgesi
oyunlarca emsalsiz (benzersiz, eşsiz) derecede zengin topraklarımızdan biridir.
Kadınlar şehirlerde
yarı halay çekerlerse de, bir kısım köylerde karma yürütülenleri de vardır.
Sözlü olanlarından
birinin türküsünü alıyoruz: Çekin halay
dizilsin Halaya kalkmayanın Burun (vurun) boynu üzülsün Sabahtan bizim
pınara İki gelin bir kız geldi Birinin adı kahraman Kaşları var çatma
çatma Diğerinin bendinde Kalayladım kazanı Bir yavrunun uğruna
Yedim Iramazan'ı Bir kurşun atacağım Serçenin kanadına Sivas
Halayları: Kadın erkek bütün halk halay çekmekte ve bazıları baş tutmada mahir
(usta) olmakla beraber bilhassa köylülerin bu işteki üstünlüğü herkesçe teslim
edilmektedir. Bir toplulukta davul zurna halaya başladı mı herkes coşup
ortalığın havası değişiverir ve ustalar sıraya (halay dizisine) kalkmakta
gecikmezler. Ayrıca buyur etmeye lüzum bile kalmaz. En iyi oyuncuyu da baştutma
mevkii derhal verilir.
Belli başlı halay
çeşitleri şunlardır: Garkın, Gızıh, Düz, Üç ayak, Yanlama, İrişvan, Karahisar
(köy), Sallangel (köy), Mektebin Bacaları, Dudum, Yareli Dağlar, Turnalar,
Tozuğan, Çekirge, Yarelim, Namelim vs. halayları. Bunlardan başka Hafik'te
Bayburt Oyunu, Hanım Esme, Sarı Kız, Yıkılgan, Sürtme, Tek Ayak, Horhon Bicosu,
Sade Bico, Sivas halayı, Hoş Bilezik, Yahşi, Meral, Sarhoş Barı vardır.
Divrik'te
(Divriği'de) Samah veya Kol oyunu denilen bir çeşit vardır. Dini merhaleden
kalmalığı adından tahmin edilebilen bu oyunda kadın erkek 6-20 kişi halka kurup
davul zurna yahut da saz (bağlama) ve keman eşliğiyle oynarlar. Eski Alevi
semaında (semahında) sıra oyunu saz eşliğinde sofada yapılırdı. Bu davullu
meydan çeşidi neticede tarikat dışı kalmıştı. Gürün'de iki
kişilik bir çeşidin adı Kol Oyunudur. Divriği'de
erkeklere mahsus olarak 10-15 kişilik Dik Oyun ve Onbaşı Oyunu çeşitleri de
vardır. Zara'da 6-7 kişilik
Karahisar Oyunu ile Temürağa, Turna Barı ve biri erkek diğeri kadın kıyafetli
iki erkek oyuncu tarafından yürütülen Hançer Barı, Tamzara ve tek olarak oynanan
Tatyan çeşitleri vardır. Yıldızeli'de
Tamzara, Hoşbilezik, Baş Halay, Bico, Kol Oyunu, Kabak Alayı, ayrıca kadınlı
erkekli Vik, Kafe ve Çeçen adlı göçmen oyunları yapılır ki, belirli bir iki
iskan mahallesinin düğünlerinde seyredilip tanınmışlardır. Kangal, Suşehri,
Şarkışla'da Samah'tan hatıra ve halaylar vardır. Divriği'de yarı
yarışmalı haliyle Sinsin ve Turna oyunları oynanır. Köylere gelince;
Divriği ilçesini Zinekar köyünde kadın erkek 10-30 kişi karma dizi kurup halay
yürütürler. Aynı ilçenin Kesme köyünde kadın erkek karma halde yahut kadınlar
erkeklerden ayrı olarak halay çekerler. Sincan köylünde yerin genişliğine göre
kalabalıkla kadınlı erkekli halay çekilir. Kangal ilçe
merkezinde yerin genişliğine göre 3-10 ve hatta daha çok kişi davul zurnayla
halay çekerler. Düğünlerde, gelin ile güveyi meclislerinde (düğün
toplantılarında) Halaya almak adeti vardır. Halaylarında, güney
halaylarından farklıca figürleri vardır. Kadınları, erkeklerden ayrı halay
çekerler. Çekin halay
dizilsin (düzülsün) (Ela gözler süzülsün) Halaya kalkmayanın Burnu,
boynu büzülsün Sabahtan bizim
pınara İki gelin bir kız geldi Birinin adı kahraman (Fatma) Kaşları
var çatma çatma Değirmenin bendinde
Kalayladım kazanı Bir yavrunun uğruna Yedim Iramazan'ı Sivas hayalarından,
düz halay; ağırlama, yanlama ve hoplatma denilen aynı karakterde üç figürden
(bölümden) ibarettir. Ağırlamada birlik ve beraberlik, Yanlama'da; fertlerin
dayanışması, destekleşmesi, Hoplatma'da; coşkunluk ifadesi vardır. Giyim: Erkek
oyuncunun bacaklarında zıbka (dar pantolon), sırtında sıkma başına feshindiler
bulunur. Gömlekleri gümüş düğmelidir. Sıkmalar, gümüş kösteklerle süslüdür.
Sivas halayının
Ağırlama kısmındaki dik ve keskin duruşlar, Çorum Halayı'ndaki Ağırlama kısmının
kavisleri kadar cazibelidir. Her iki halayda eller bırakıldıktan sonraki mertlik
ve kahramanlık ifadesi, kolların ahenkli ve intizamlı hareketleri ayrıca dikkati
çeker. Sivas Halayı'nda
Ağırlama kısmından yanlama bölümüne geçilirken musikînin makam geçkisine uygun
olarak yürütülen figür modülasyonu pek hoş bir hava yaratır. Bu bölümde beş
perçinli birer kilit gibi taraklanıp kenetlenen ellerden kuvvet alan omuzların
yan yana yaslanışı ve tam o sırada Heeeeeey! Sesleri , birliktelik gücünün ağız
birliğini canlandırır. Hafif nüanslarla sola geri yaslanışlar ve çifter ayak
vuruşları sürer. Yanlama kısmında eller bırakıldıktan sonraki birlikte dönüşler
ve onu takibeden diz ve el vuruşları oyunun çekiciliği kuvvetli
figürlerindendir. Çorum Halayı'nın
çapraz karşılaşmaları, Ağırlama'dan Oynatmaya ve ondan da ikilemeye geçilirken
ki ezgi değişimine uygun vaziyet çeşitlenişi, çift düşme figürleri hoştur.
Sürükleyici kavisler (yaylar) çizerek gelişen oyunda bir aralık yan yana
getirilmiş ayakların üzerine dimdik düşüldüğü görülür. Bu figürde oyuncuların
kenetli elleri sağa ve sola yukarı açılmış, kol ve bacaklar gerginleşmiş,
duruşlar sert ve keskin bir hal almış bulunur. Halayı gerektiren
topluluklarda ev sahibi, düğün kahyası yahut o toplantıya idare eden kimse
davulcuya bir halay havası vurmasını söyler. Oradaki konuklara da bir halay
çekmelerini rica ve teklifinde bulunur. Oyuna kaldırılması gereken halaycı
adları o sırada her yandan hatırlatılmaya başlar. Bir müddet sonra, oradakilere
tanınmış en kuvvetli halaycıların yüzde yüzlük bir seçim isabetiyle alanda yer
aldıkları görülür. Halkın işaret reyi (oyu) ile seçtiği oyuncularda kendi
aralarından birini başa geçirirler. Burada dikkati çeken, pek önemli bir nokta
vardır. Başa getirilen oyuncu, dizide kendinden daha iktidarlı (yetenekli) bir
oyuncunun yer aldığını sezerse başı derhal ona bırakır. Kendisi ikinciye veya
ortalara geçer. Bazen en sona geçtiği bile olur. Bir iki dakikada ve huzur
içinde hallediliveren bu arkadaşça nokta, oyun erkanının (töresinin) ne kadar
incelmiş bir göreneği bulunduğunu açıkça belli ettiriverir. Durum,
anlayışlıların gözünden kaçmaz ve haz duyulur. Mahir (usta)
davulcular, oyun esnasında bazan davulu yerlere sürünecek derecede aşağılardan
döndürebilir, bir ara kucağına alır, omzuna kor ve nihayet başının üstüne bile
kaldırarak onu adeta baştacı gösterir ve bir nevi (çeşit) davul ayiniyle oyuna
katılmış görünürler. Çorum ve Sivas
dolaylarında baş oyuncunun vakit vakit diziden ayrılarak öbür oyuncuların
karşısında figürler yapması keyfiyetiyle vaktiyle tekkelerdeki zakirbaşının
zikir esnasında yaptığı bir hareketin tamamiyle aynı oluşu keza (böylece) menşe
(köken) birliğini kuvvetle tahmin ettirecek delillerden sayılsa yeridir.
Sivas takımınca
yürütülen Köy halayı görünüşte sırf taklitçi mahiyettedir; Un eleme, Hamur
yoğurma, yumak alma, ekmek pişirme, yün tarama, çıkrıkta ip bükme vs. gibi sırf
kadın işi ev meşguliyetlerinin taklidi şeklinde görünen bu halayın ilk ve ikinci
figürlerindeki ifadeden bu oyunun da doğuşça bir eğlenceden ibaret olmadığı fark
olunur. İlk figürde oyuncular arka arkaya dizilidirler. Gövde ve başlar biraz
önden tarafa eğik, eller -tam değil- biraz önden yana doğru olarak yanlara
konulmuştur. Halk nazarında bu duruş bir acz (zayıflık) ve tezellürlül
(alçalmanın) ifadesidir. Tavrın böylesi hakkında Orta Anadolu'nun birçok
yerlerinde siftinme tabiri kullanılır. Siftinme, zaaf ve aczini (kusur ve
zayıflığını) açığa vurma tedirginliği demektir. İkinci figürdeki ellerin göğüse
çaprazlanıp alınların göğe yönelecek vaziyette geri yaslanışlarda Tanrı'ya bir
yönelişi ve bir yakarış ifadesi ancak aranabilir. Tabiatın yüceliği karşısında
bir nevi (çeşit) tapınma gibidir. İşte bu zaviyeden (açıdan) bakıldığı takdirde;
un elemelerinin, hamur yoğurmalarının, ekmek pişirmeye üşüşmelerinin ve hatta en
sonunda sevinç içinde oyuna geçişlerinin manası değişir. Belki de büyük bir
kıtlıktan berekete kavuşma çağının hatırası zamanımıza kadar ulaşabilmiştir
denilebilir. Kadın dizisinde
biri başı çeker, diğerleri ona ayak uydururlar. Tabii erkekler de aynı yolda
oynarlar. Başı tutan ister kadın isterse erkek olsun en iyi oyun bilenler
bunlardır. Boş ellerinde birer mendil tutarlar. Dizidekilerin bir
ağızdan türkü söyledikleri bilhassa kadınlarda olur. Erkeklerde söyleyiş olmassa
da, seyirciler havanın sözlerini tanıdıklarından türküyü zihnen ve zevkle takip
ederler. Figürler, havanın tartımına (ritmine) bağlıdır. Türkü söylense de çalgı
eşliği mutlaka vardır. Zahma tabir olunan
hareketli kısımda rol tamamen sazdadır. Oyuncular kulak sazda ve gözler başı
çekende olmak üzere hareketleri yürütürler. Sıçramalar, el çırpmalar ayak
atmalar hep birlikte olur, geri kalan hiç olmaz. Kadın oyuncularının
başında Süpürgesi yoncadan gelir. Erkeklerde baş oyun Çekin Halay'dır. Sözler
her iki oyunda birdir. Yalnız kadınlarınkinde küçük bir fark vardır.
Kadınlarınki: Süpürgesi yoncadan
Gayet belin inceden (Belin gayet inceden) Ben seni sakınırım Yerdeki
karıncadan Bendiyle başladığı
halde, erkeklerdeki başlangıç şöyledir: Çekin halay
düzülsün Ela gözler süzülsün Halaya gelmeyenin Vurun boynu üzülsün
Sözlerin geri kalan
kısmı her iki tarafta birdir. İkinci önemde
olarak erkeklerde Abdurrahman Halayı gelir. Bu oyun, Sivas'ın en eski ve en
meşhur bir halayıdır. Layıkıyla (gereği gibi) oynayanları zamanımızda parmakla
sayılabilecek kadar azalmıştır. Oyun havalarının
başlıcalarının sözleri şöyledir: Süpürgesi
yoncadan Süpürgesi yoncadan
Belin gayet inceden Ben seni sakınırım Yerdeki karıncadan Al
lililli, edalı da yar Hop lililli, cilveli yar Zahma; Başta duran
pek güzel Kır ata binmiş gezer Eğdirmiş fino fesin Nice yürekler
ezer Nakarat Eyledür yar öyledür
Aşkın beni söyledür Almış yari yanına Hem öper hem söyledür
Nakarat Permakta yüzük
yarım Kolda bilezik yarim Yeter bana cevrettin Bana da yazık yarim
(Size de yazık yarim) Nakarat Zahma
Erkeklerde ise
şöyledir: Çekin halay
düzülsün Ela gözler süzülsün Halaya gelmeyenin Vurun boynu üzülsün
Zahma Vay canım yazık
sana Bak koydum azık sana Sen ölme ben öleyim Yosmasın yazık sana
Zahma Sabahtan bir yel
esti Hançer bağrımı kesti Ak göbeğin üstünde Beni bir uyku
bastı Zahma Kelkit'in yolu
Kelkit'in yolu
bayır m'ola Bir düş gördüm hayır m'ola Şimdi yarim gelir
m'ola Aşalım dağlar
aşalım Hanım gel bayramlaşalım Elin elime alaydım yar Şalın belime
saraydım yar Bir gece mihman olaydım yar Nakarat Kelkit'in yolu düz
olur yar Top mavi şalvar toz olur yar Komşular duyar söz olur yar
Nakarat Şeftali derler
ezerler yar Çini tabağa düzerler yar Sallanır gezer güzeller yar
Nakarat Yeni tikanın
(dükkanın) üstüyem ben Allar giyenin dostuyam ben Ellemeyin hiç hastayım
ben Nakarat Sabahtan Bizim
Pınara Bu da mühim
(önemli) halaylardandır. Kol kola girerek birbirine yaslanan 7-8 kişi tarafından
yürütülür. Sabahtan bizim
pınara İki gelin üç kız gelmiş Birin adı Fatma Kaşları var çatma
çatma Aman şafak erken
atma Canım şafak erken atma Aman horoz erken ötme Canım horoz erken
ötme Bugün ben bir güzel
gördüm Bakar cennet sarayından Kamaştı gözümün nûru Anın büsn-i
cemalinden Nakarat Bir o yandan bir bu
yandan Bir de gerdanın altından Nakarat Lahuri şal
göbektedir Bir yar sevdim gurbettedir Sağ olsun da gurbet
olsun Sevdası var yürektedir Nakarat Ah yandım, yare
yandım Paşam yandım yar elinden İlle hanımın dilinden Zahma Ela gözlü nazlı
dilber Akıl baştan perendedir Ben severim, sen kaçarsın İman senin
nerendedir Ah yandım yar
elinden Paşam yandım yar elinden İlle hanımın dilinden Zahma Bu türkünün zahması
çok ağırdır. Oyuncular elleri kalçada bir sağa, bir sola döne döne dairevi
yürüyüşlerine usul usul devam ederler. Hava tedricen (derce derece), fakat yine
de tarta tarta şiddetlenerek raks da aynı nispette gitgide temkininden
uzaklaşır. Tam ayak değişirken de şu türküye geçilir: Keçi vurdum
bayıra Şıngır mıngır yayıla Benden sana fayda yok Mevlam seni kayıra
Zahma: Lay lay lay lay lay
lay lam Lay lay lay lay lay lay lam Bir kurşun atacağım
Karganın kanadına Kız ben seni alırım Babanın inadına Zahma Geminin
ambarına Mum diktim şemdanına İnşallah kavuşuruz Hacılar bayramına
Zahma Gemideyim gemide
Ayağım yemenide Alıyorsan al beni Nişanlım var geride Zahma
Değirmen'in başınad Kalayladım kazanı Bir yavrunun uğruna
Yedim Iramazan'ı Zahma Sonuncu sözlerden
sonraki zahma çok şiddetli olur. Raks da ona uyar. Oyuncuların çoğu oyundan
ayrılır. En sona iki üç kişi kalır. Nihayet çalgı da durur. Bunun oyunu el ele
tutuşulmuş olarak adımları ileri atmak ve hızla yere çökmekten ibarettir.
Oyuncular iyice yorulmuşlardır. Bazı halayların sonunda işte bu "Keçi vurdum
bayıra" oynanır. Ağırlama
Altı yedi kişiyle
yürütülen halay çeşididir. Bu da halayların başında yer alır. Yürü yeşillim
(ed'lım) yürü Kalma yolundan geri Zehir olsa içerim Bade dolduktan
geri Çayda kumlar
kaynaşır Elde mendil dolaşır Suda balık oynaşır Zahma Hoş Bilezik
Daha ziyade Erzurum
ve Sivas arasında gün gören anonim bir havadır: Hoş bilezik, hoş
bilezik, kolları nazik Ben yarimden ayrı düştüm, vay bana
yazık Zahma Bir oda yaptırdım
hurma dalından İçini döşettim Acem şalından O da benim değil, ahbap
malından Nakarat Hoş bilezik, hoş
bilezik, kolları nazik Ben yarimden ayrı düştüm, vay bana
yazık Zahma Bir oda yaptırdım
yüceden yüce İçinde yatmadım üç gün üç gece Kurbanlar keserim sardığım
gece Nakarat Bir oda yaptırdım
dururum diye Aldım martinimi vururum diye Hiç aklıma gelmedi ölürüm diye
Nakarat Bir oda yaptırdım,
döşetemedim Kahpe felek ile baş edemedim Yalvardım yalvardım eş
edemedim Nakarat Kabağı da
Boynuma Takarım Kabağı da boynuma
takarım Huvardayı gözünden çakarım Ah bana yan bakan bir olursa Vallah
billah beşliylen yakarım A dinge dinga dinga
bak Esme rüzgar sen bana bak Eli yakma hep beni yak Kabak da pişti tuz
ister Anne gönlüm bir kız ister Kız olmazsa dul olsun Şeftalisi bol
olsun Evi barkı dol' olsun Nakarat Turnam
Turnam gelir
illerinden Arabistan çöllerinden Sokunayım güllerinden Turnam yürüdü
yürüdü Hanım yürüdü yürüdü Dağları duman bürüdü Saran kollarım
çürüdü Turnamın kanadı
sarı Ben çekerim ah ü zari Sen de mi küstürdün yari? Nakarat Turnamın kanadı
yeşil Gün değerde ışıl ışıl Efendim peşini döşür Nakarat Turnamın kanadı
nefti Böyle m'olur yarin ahdi? Geldi sarılmanın vakti Nakarat Bir de Muhacir
ağızı dedikleri ve Erzurum, Kars göçmenlerince getirilip, Sivas'ta epey yayılmış
bulunan havalar vardır; bar adını buralarda muhafaza ediyorlar.
Horoz
Benim horozum ağıdı
(ak idi) Derisi dolu yağıdı Dün bu zaman sağıdı Ana benim çil
horozum Mimikleri (ibrikleri) gül horozum Hay olur hay
olurudu Eğer vursam tay olurudu Kırk askere pay olurudu Nakarat Çıkar çöplükte
sorudur İner küllüğe dağıtır Elli karıyı avutur Nakarat Çil horozum tartar
idi İlk akşamdan yatar idi Elli avrata yeterdi Nakarat Bayburt'un
Yolundan Bayburt'un ince
yolundan Bir elma yoldum dalından Elma kaldı Hayalımdan Şen ol Bayburt, şen
ol, sende nem kaldı? Yazıldı tezkerem, üç günüm kaldı Bayburt'un ince
yolundan geçilmez Soğuktur suları bir tas içilmez Anadan geçilir yardan
geçilmez Nakarat Bu türkülerde asıl
olan unsur sözden ziyade ezgidir. Ezgiler çoğu zaman değişiktir. Beyitlerden bir
kısmı başka türkülerde de geçer. Bu itibarla her hangi bir türküyü müstakil bir
havaya bağlı sayamayız. Sivas'ta bugün
oynanan halk rakslarının başlıcaları şunlardır: 1. Düz halay 2.
Abdurahman Halayı 3. Süpürgesi Yoncadan, 4. Arnavut 5. Hoş bilezik
6. Mektebin bacaları 1. Düz Halay :
Genel olarak sekiz kişi tarafından oynanan bir meydan oyunudur. Davul zurna
eşliğiyle icra edilir. Dört esaslı tonu (figürü) ihtiva etmektedir: a. Ağırlama tabir
edilen figür gayet ağır olarak devam eder. b. Halayı çekenler
birbirlerine sarılarak yine ağır ağır oynarlar. c. Eller serbest
bırakılarak bazan kalçaya getirilmek suretiyle bütün vücudun ve bilhassa
ayakların kıvrak hareketleriyle karakterize bir figürdür. d. Oyuncular tekrar
el ele tutuşarak bütün vücudun hareketiyle karakterli ve sıçrayışları ihtiva
eden bir figürdür. 2. Abdurrahman
Halayı: Abdurrahman adlı bir oyuncuya izafeten bu isimle anılan oyun, genel
olarak altı kişi tarafından oynanan çok tartımlı (ritmik) bir çeşittir. Üç
figürü vardır. Pek ince ve manalı hareketlerle bütün vücut işler (çalışır).
Bilhassa figürlerin sonundaki titremeler çok ilgi çekici bir manzara arz ediyor.
3. Arnavut: Genel
olarak beş kişi tarafından oynanır. Oyuncuların çevik ve zarif hareketleriyle
ayaklarını bir ileri bir geri atarak yürüttükleri pek kıvrak bir oyundur. İki
figürle işlenir. Davul zurna eşliğiyle icra edilir. 4. Süpürgesi
Yoncadan: Bu halay da Sivas'ın en eski oyun çeşitlerindendir. Umumiyetle altı
kişiyle oynanır. İki ana figürü vardır. Oyun ağır başlarsa da, ikinci figürde
hızlanır ve oyuncular karşılıklı el çarparak ve sıçramak suretiyle oyunu
bitirirler. 5. Hoş Bilezik : Bu
halaya Erzurum Halayı tabir ediyorlarsa da, Sivas'taki icrası daha heyecanlıdır.
Oyunun aslı Erzurumlu dahi olsa, Sivas'ta türlü inceliklerin katılımıyla
güzelleştirilmiş, mahalli zevke uyarlanmıştır. 6. Mektebin
Bacaları: Köylülerin Ağırlama tabir ettiği bu raks, çok neşeli bir oyundur. Dört
figürle işlenir. Öbürlerindeki gibi önce ağır başlayıp sonra hızlanarak tempo da
son bulur. Bu oyunlardan başka
Köylü Halayı veya Kürt Halayı tabir edilen bir halay daha vardır ki; çok
orijinaldir. Bu oyun, Çorum'da kadınlarca yürütülen Türkmen Kızı (Kürdün Kızı
diyen yerler de belirtmişti) oyunundan başka bir şey değildi. Bir farkla ki, bu
oyunu Sivas'ta erkekler oynar. Zira, hayata dair taklitçi ve temsili bir
çeşittir. Sivas oyunlarının
en önemli karakteristiği çok hareketli oluşlarındadır. Bazı figürlerindeki
incelikler eskiden kadın ve erkeklerin karma halde oynamışlığını belirtecek
mahiyettedir. Gerçekten de bugün köylerde kadın ve erkeklerin hala muhtelif
(karma) oynadıkları olur. Sivas içindeyse kadınlar ayrı, erkekler ayrı
oynuyorlar.
|