16. yüzyıl sonlarından başlayarak Mimar Sinan’ın üslubu, özellikle Şehzade
Camii’nin plân şeması, İstanbul’daki yapıların biçimlemesinde çok etkili
olmuştur. Nitekim, Sultan I. Ahmed’in (1603-17) Sedefkâr Mehmed Ağa’ya
yaptırdığı 1609- 1617 tarihli Sultan Ahmet Camii bunun en tipik örneklerinden
biridir. Dört yandan birer yarım kubbe ile desteklenmiş 23,50 m. çapındaki
merkezî kubbeli yapı İstanbul’un en büyük boyutlu sultan camisidir. Yapı, zengin
çinileri ve kalem işi bezemeleri ile de çok etkileyicidir. Çiniler kâşici
Hasan’ın, gösterişli yazılar hattat Ahmed Gubarî’nin, sedef işlemeli kapı ve
pencere kanatları ise yapının mimarı Sedefkâr Mehmed Ağa’nın eseridir.
Bir külliyenin parçası olarak tasarlanan ve Sultan III. Mehmed’in (1595-1603)
annesi Safiye Sultan’ın emriyle Mimar Davud Ağa tarafından yapımına 1598 yılında
başlanan, ancak 1663’de IV. Mehmed’in (1648-87) annesi Turhan Hatice Sultan
tarafından Mimar Mustafa Ağa’ya tamamlattırılan Eminönü Yeni Cami de İstanbul'un
siluetinde önemli bir yer oluşturur. Yeni Cami Külliyesi içinde yer alan ve
bugün Mısır Çarşısı adıyla bilinen seksen altı dükkânlık arasta önemli bir
ticaret merkezi olarak, etkinliğini bugün de sürdürmektedir. Sultan IV. Murad (1623-40)’ın, 1635’de Revan Kalesi’ni fethetmesinin anısına
1636 yılında yaptırdığı Topkapı Sarayı’ndaki Revan Köşkü sekizgen plânlı olarak
inşa edilmiştir. Sultan 1638’de Bağdat’ı fethetmesi anısına Revan Köşkü
yakınına, daha büyük boyutlu olan ve 1639 yılında tamamlanan Bağdat Köşkü’nü
yaptırmıştır. Bu yapının merkezi kubbeli salonu dört yandan ahşap tavanlı
eyvanlarla kuşatılmıştır.
|