EDEBİ SANATLAR EĞİTİMİ Genel Eğitim Kurumlarında Edebî Sanatlar Eğitimi
Cumhuriyet tarihi boyunca, örgün eğitim kurumlarında edebî sanatlar eğitimi
olarak Türkçe ve Edebiyat dersleri her zaman ve her derecedeki okulda zorunlu
dersler olarak yer almıştır. Dolayısıyla, Türkçe ve edebiyat dersleri, okul
programlarındaki sanat eğitimi dersleri içinde en büyük ağırlığa sahiptir.
Edebî sanat eğitimi, 1924’ten başlayarak okul programlarında “Türkçe”,
“Türkçe Edebiyat”, “Edebiyat”, “Türk Dili ve Edebiyatı”, “Türkçe Kompozisyon” ya
da “Türk Dili” dersleri olarak görülmektedir. 1920’de hazırlanan hükümet programında, okulların çağdaş ilkelerle
düzenlenmesi ve programlarının düzeltilmesinin yanı sıra “dilimizin sözlüğünün
yapılması, doğu ve batıdan çeviriler yapılması” gibi görevler belirlenmiştir. 22
Mart 1926 tarih, 789 sayılı yasayla, Millî Eğitim Teşkilâtı içinde “Dil
Heyeti”nin kurulması kararlaştırılmıştır. Edebiyat bir dil ürünüdür ve ilköğretimden başlayarak Türkçe dersleri, diğer
amaçlarıyla birlikte edebî sanatlara da giriş niteliğindedir. Anadil eğitimi
daha sonraki öğretim kademelerinde de devam etmektedir. Dil becerisi kazanmanın
zorlukları düşünülerek, okul programlarında en çok ders saatinin Türkçe
eğitimine ayrılması benimsenmiştir. Aynı eğilim ortaöğretim programlarında da
göze çarpmaktadır. Türkçe ders programları çok yönlülük temelinde hazırlanmaktadır. Okuma,
dinleme, konuşma, yazma, dilbilgisi, el yazısı, serbest okuma bilgi ve
becerilerinin birlikte geliştirilmesi amaçlanmaktadır. 1927 tarihli Lise Edebiyat Dersi Programı, dönemi için ileri bir anlayışın
ürünü olarak görülmektedir. Bunu izleyen program değişiklikleri, 1957, 1973’de
yapılmıştır. Hâlen yürürlükte olan program (Tebliğler Dergisi 1992/2370) ise
1992- 1993 öğretim yılından bu yana uygulanmaktadır. Günümüzde edebiyat eğitiminin amacı; okumasını ve düşünmesini bilen, okuduğu
ile iletişim kurabilen, eserde dile getirilen anlamları ezberlemek yerine,
okuduklarını kendi bilgi ve yaşantı süzgecinden geçiren okurlar yetiştirilmesi
şeklinde belirlenmektedir. Türk dili ve edebiyatı öğretimi ise eleştiri konusu
olmaktadır. Üzerinde tartışılan temel konular; programlar arasında eşgüdüm,
öğretmen yeterlikleri, kalabalık öğretim ortamları ve test sisteminin istenmedik
sonuçları olarak belirlenmektedir. Ders kitaplarında yer alan metinlerin dilinin
gençlere yabancı olması ve çağdaş edebiyat ürünlerine yer verilmemesi
yakınmalara yol açmaktadır. Ayrıca şiir, öykü, deneme, roman gibi türleri
kapsayan yazın sanatı, eğitim sisteminde daha çok tarihsel yanı ağır basan
yönüyle verilmekte, öğrenciye eleştirel bakış ve yaratıcı edebî anlatım
kazandırma hedefi geri plânda kalmaktadır. Yaygın eğitim kapsamında edebî sanatlar eğitimi veren en etkili kurum,
kuşkusuz Halkevleri olmuştur. Daha önce de söz edildiği gibi Halkevleri,
kitaplıklar, yayınlar, düzenlen kurslar ve etkinliklerle edebî sanatlar
eğitiminin geniş bir kitleye ulaştırılmasını sağlamıştır. Edebî sanatlar eğitiminde, Hasan Âli Yücel’in Millî Eğitim Bakanlığı
dönemindeki çeviri çalışmaları da büyük bir öneme sahiptir. 5 Mayıs 1939’da
toplanan Birinci Türk Neşriyat Kongresi’nden sonra, 1940’da Tercüme Bürosu
kurulmuştur. Dünyanın en değerli düşün ve yazın yapıtlarından yüzlercesi
Türkçeye çevrilmiş, dünya klâsiklerinin dilimize kazandırılması, çağdaş Türk
edebiyatının gelişiminde etkili olmuştur.
|