Geç Roma İmparatorluk Çağı (M.S. 3. ve 4. Yüzyıl)

Dipten Gelen Parıltı

Geç Roma İmparatorluk Çağı (M.S. 3. ve 4. Yüzyıl)

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde Geç Roma İmparatorluk Çağına, M.S. 3-4. yüzyıllara tarihlenen camlar sayıca azdır. Bunların bir kısmı kesme bezemeli ya da lif sarılı şişe ve sürahilerdir. Huni ağızlı uzun oval gövdeli, lif bezemeli, boyundan tutularak kullanıldığı düşünülen kulpsuz sürahilerin yanı sıra küresel gövdeli, üzeri paralel çizgilerle çark kesme yöntemiyle bezenmiş şişeler de bu geç dönemin özenli yapıtlarındandır. Bu gruba giren özel bir şişe daha vardır. Bu bir gutturniumdur. Gutturniumun küresel gövdesi üzerinde paralel çizgilerle çark kesme süsleme yapılmıştır. Bu tür şişelerin içlerindeki malzemenin az akmasını sağlamak için, boyu ve gövde arasında iç kısımda bir perde bulunur. Bu tür ürünler Suriye ve çevresinde M.S. 3. yüzyılda imal edilmişlerdir. Nerede bulunduğunu bilmediğimiz bu gutturnium Bodrum Müzesi’ndeki tek örnektir:

Bodrum Müzesi’ndeki Geç İmparatorluk Çağına tarihlenen kâselerden silindir gövdeli kaidesiz bir yapıt da Milas’ta bulunmuştur. Bu tip kaplar sofra eşyaları arasında yer alan gösterişsiz kaplardır. Büyük bir olasılıkla yerel yapımdırlar. Geç İmparatorluk Çağında bazı kâseler sadece içki kabı olarak kullanılmıştır. Bunların kandil işlevi gören aydınlatma amacıyla yapılmış benzerleri de vardır. Özellikle mavi benek bezemeli olanlar ünlüdür (bkz. M.Stern, 1977: 127 No. 41, lev.4). Geç İmparatorluk Çağına tarihlenen bir başka kâse de gene Milas’ta bulunmuştur. Kaideli ve ağız kenarı katlanmış olan bu kâse, form olarak Mısır’da Karanis’te bulunmuş olan kâselere benzer, ancak onların sarı ve eflatun renkli çizgileri vardır (D.B. Harden, 1988: 99, fig.41). Bodrum Müzesi’ndeki bu Milas kâsesi günlük kullanım kabı olarak yakın bir çevrede üretilmiş olmalıdır.

Baskı bezemeli yapıtlardan halen Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde iki örnek bulunmaktadır. Bunlardan birincisinin buluntu yeri belli değildir. İkincisi Marmaris’te bulunmuştur. Bu iki sürahinin dört yüzünde de sıcak baskı ile çökertme bezeme yapılmıştır. Ancak bu çökertmenin bezeme amaçlı olmayıp kabın parmaklar arasında sağlam tutulması için yapıldığı ileri sürülmektedir (C.Lightfoot, 1992:99, fig.52).

1969 yılında Yassıada Geç Roma Batığı kazısında bazı kırık camlarla birlikte bir de tam şişe ele geçmiştir. Bu sarı renkte, kalıba üfleme şişe, kazı malzemesi olduğu için kesin tarihlenmiştir. M.S. 4. yüzyılın sonu ve 5. yüzyılın başına tarihlenen bu sürahi sağlam olarak ele geçmiş bir yapıt olup Geç Roma İmparatorluk Çağı özelliklerini yansıtmaktadır (bkz. George F.Bass ve F.van Doorninck, 1975:37, fig.37).

Yassıada Roma Batığı kazısında bulunmuş bu küçük sürahinin de sofra eşyası olması gerekir. Yassıada sürahisi ön kalıba üfleme yöntemiyle yapılmıştır ve gövde üzerinde dikey kaburga izleri bulunmaktadır. Sürahinin boynuna sağlamlaştırma amacıyla cam lifi sarılmıştır.

1961-1964 yıllarında Yassıada’da kazısı yapılmış olan M.S. 7. yüzyıla tarihlenen Doğu Roma Batığında renksiz bir şişeye ait boyun ve dip parçası ele geçmiştir. Halen Doğu Roma Gemisi Salonunda sergilenmekte olan bu şişenin boynunun alt kısmında kabartma bezemelerin başlangıcı görülebilmektedir.

Geç Roma İmparatorluk Çağına tarihlenen iki unguentarium’dan ilki 1983 yılında Stratonikeia’da kazı sonucu bulunmuş, ağzı akıtmalı, özel formlu bir yapıttır. İkinci şişe ise 1972 Euromos kazısında ele geçmiş silindirik gövdeli bir unguentariumdur. Bunlar Geç İmparatorluk Çağında nadir de olsa hâlâ koku şişelerinin imal edildiğini göstermektedir. Marmaris’te bulunmuş huni ağızlı bir şişe ve özensiz yapılmış bazı küçük şişeler Geç Roma İmparatorluk Çağı eserlerini oluşturmaktadır. Bunlar dışında satın alma yoluyla müze koleksiyonlarına katılan İslam dönemine ait tek bir yapıt bulunmaktadır. Bu eser üzerinde kabartma bezemeler vardır.

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde koleksiyonu tamamlayan bir grup cam bilezik de vardır. Kazı dışı buluntular oldukları için bunları tarihlemek çok güç olmaktadır. Benzer bileziklerin Geç Roma Dönemi kaplarıyla aynı tarihe ait olabilecekleri belirtilmiştir (bkz. C.Lightfoot 1992: 10, fig.159-160). Bu tip bileziklerin bir kısmının da Bizans Çağına ait oldukları ileri sürülmektedir.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 8939 kez gösterilmiştir.