İmam Bakır Camii ve Türbesi - Çoban ve Bazda Mağaraları

Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa

İmam Bakır Camii ve Türbesi

Harran’ın 3 km. kuzey doğusundaki İmam Bakır Köyü’nde, Oniki İmam’dan beşincisi olan Ebu Cafer İmam Muhammed Bakır’a atfedilen bir türbe ve yanında yine O’nun adını taşıyan bir cami bulunmaktadır.

Anne ve baba tarafından Hz. Fatıma’nın (r.a.) torunu olan, ilim, irfan ve takvasıyla herkesin saygısını kazanan, geniş bilgisinden dolayı “Bakır” lakabıyla anılan Ebu Cafer İmam Muhammed h. 57 (m. 676) senesinde Medine’de doğmuştur. H.103 (m.721) senesinde Hamime’de vefat edince, naaşı Medine-i Münevvere’ye getirilerek Cennet-ül Baki Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Hz. Ömer zamanında Urfa ve Harran’ın fethine katılan (miladi 639) Ebu Cafer İmam Muhammed’in şehit düşen parmağının buraya gömülerek üzerine türbenin (meşhed) yapıldığı ve köye “İmam Bakır” adı verildiği söylenilmektedir. Türbenin batısına bitişik bir de cami bulunmaktadır. Kitabesi bulunmayan her iki yapı son yıllarda betonarme bir şekilde genişletilerek orijinalliğini kaybetmiştir.

Caminin yanındaki mezarlıkta bulunan bazı şahideler üzerindeki yazı ve süslemeler, Harran’ın doğu surları dışındaki tarihi mezarlıkta bulunan şahidelerle aynı özellikleri taşımaktadır.

Çoban Mağaraları

Harran-Han-el Ba’rür yolunun 14. km.’sinde, yolun sağ tarafında, bir sıra halinde, yapıları kuzeye bakan 10 adet mağara bulunmaktadır. Yaklaşık 3x3 m. genişliğinde olan ve “arcosolium”ları bulunan bu mağaraların kaya mezarı olarak Roma devrinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Ancak çevrede yerleşme yerinin bulunmayışı, bunların Tektek Dağları’ndaki çobanlar için barınak olarak yaptırılmış olabileceğini de akla getirmektedir.

Bazda Mağaraları

Harran-Han el-Ba’rür yolunun 15. ve 16. km.’lerinde, yolun solunda ve sağındaki dağlarda tarihi taş ocakları bulunmaktadır. Bunlardan 16. km.’de, yolun sağındaki köy içersinde “Bazda”, “Albazdu”, “Elbazde” yada “Bozdağ” Mağarları adıyla anılan iki taş ocağı görülmeye değer özellikler taşımaktadır. Çevredeki Harran, Şuayb Şehri ve Han el-Ba’rür yapıları için yüzlerce sene taş alınması neticesinde her iki mağara çok sayıda meydan, tünel ve galeriler meydana gelmiştir. Bunlardan bilhassa büyük olanı, yer yer iki katlı bir şekilde oyulmuş ve yükseklikleri 10-15 metreye varan ayaklar bırakılarak ortada meydanlar oluşturulmuştur. Ayrıca uzun galeri ve tünellerle dağın çeşitli yönlerine doğru çıkışlar sağlanmıştır.

Çok geniş bir alana yayılan dağın dış cephelerinde taş kesilmesi nedeniyle büyük oyuklar meydana gelmiştir. Anadolu’nun belki de en büyük en gizemli ve gezilmeye değer bu tarihi taş ocağının belli bölümlerinin 1250 yılında “Abdurrahman el-Hakkâri”, “Muhammed İbni Bakır”, “Muhammed el-Uzzar” gibi şahıslar tarafından işletildiği, kayalara yazılmış Arapça kitabelerden anlaşılmaktadır.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 16618 kez gösterilmiştir.