Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa Kasr-Ül Benat (Kızlar Sarayı) Soğmatar'ın 17 km. kuzeydoğusunda, Betik'in 10 km. doğusundadır. Köy meydanındaki ağılların ihata duvarlarında bolca kullanılan blok taşlardan, burada büyük yapı kalıntılarının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. 1911 yılında Urfa'yı ziyaret eden İngiliz Araştırmacı Bayan Gertrude Bell tarafından çekilen Kasr-ül Benat'taki bu yapıların fotoğrafları İngiltere/New Castle Upon Time Üniversitesi arşivlerinde muhafaza edilmektedir.
Soğmatar'daki Süryânice yazıtlı Kutsal Tepe'nin bir benzeri Kasr-ül Benat'ta bulunmaktadır. Köyün kuzeyindeki bu kayalık tepede 10'dan fazla Süryânice yazıtın bulunması, burayı “Yazıtlı Tepe” olarak adlandırmamıza sebep olmuştur. Kutsal Tepe'nin M.S. II. yüzyıla tarihlenen yazıtlarından biraz daha geç dönemlere, III. veya IV. yüzyıllara tarihlenen ”Yazıtlı Tepe” yazıtları stil olarak ta Soğmatar yazıtlarından farklılık göstermektedir. İki yada üç konturlu olarak yazılmış bu yazılar Süryâni Kaligrafi sanatının Urfa ve çevresinde bilinen tek örnekleri olması bakımından önem taşımaktadır. Tepenin güneybatı kesiminde oldukça iri harflerle kayaların üzerine üç konturlu olarak kazınmış bir yazıtta “Kust....” kelimesi okunabilmektedir. Yazıtın son harfleri toprak altında kaldığından tamamını okumak mümkün olmamıştır.
Yazıtlı Tepe'de Tarih Araştırmacısı Selahaddin E.Güler tarafından okunan diğer Süryânice yazıtlarda; “Ben Sargis”, “Ben Gebar'u”, “Amaryu”, “Ben keşiş Şim'un”, “Ben Demet(ri)ono” gibi keşiş isimleri tespit edilmiş olması, Kasr-ül Benat'ın bir keşiş merkezi olduğu fikrini doğurmuştur.
Soğmatar'da Pagan inancını yansıtan yazılara Kasr-ül Benat'ta yer verilmemiş olması bu fikri güçlendirmektedir.
“Yazıtlı Tepe” üzerinde ayrıca; biri tepenin güneybatı yamacında küçük, diğeri bunun 100 m. kuzeydoğusunda biraz daha büyük, üçüncüsü bunun kuzeydoğusunda tepenin zirvesinde olmak üzere, kaya zemine oyulmuş labirent şekilleri bulunmaktadır. Ortadaki bir motifinden gelişen bu şekillerin mahiyeti anlaşılamamıştır.
“Yazıtlı Tepe'nin güney kesiminde ve köyün doğusundaki kayalık yamaçta, mağaralar ve kaya mezarları yer almaktadır. Bunlardan en büyüğü ve işçilikli olanı “Yazıtlı Tepe”nin güney yamacındaki 8 arkosoliumlu kaya mezarıdır. Arkosoliumların silmeli kemerleri birbirine bağlı olarak mezarın üç yönünü dolaşmakta, aralarındaki boşluklarda kabartma haç ve çiçek motifleri yer almaktadır. Mezarın güneye bakan giriş cephesindeki Süryânice yazıtlarda burada yatan şahıslardan “Keşiş Abrohom” adı okunabilmektedir. Bu mezarın bir benzeri Şanlıurfa il merkezinin güney kesiminde “Ehber” (Abgar) olarak adlandırılan dağlık alanda bulunmaktadır.
Kasr-ül Benat'taki mimari elemanların lento silmeleri, Korint üslubundaki sütun başlıkları, Senem Mağara da olduğu gibi Urfa merkezindeki Ulu Cami'nin yerinde bulunan Aziz Stefanos Kilisesi'nden kalma kemer, lento ve sütun başlarına büyük ölçüde benzemektedir. Ancak, Kasr-ül Benat sütun başlıkları Aziz Stefanos Kilisesi'ndekilere göre daha sade ve süslemesizdir. Bütün bunlara dayanarak Kasr-ül Benat yapılarını, IV. yüzyıl sonlarına tarihlemek mümkündür.
Çimdin Kale Soğmatar'ın 50 km. kuzeydoğusundaki bu tarihi kaleye Soğmatar'dan ulaşılabileceği gibi, Urfa-Mardin karayolunun 61. km.'sinden güneye sapan şose yol ile 9 km. sonra ulaşmak mümkündür.
Büyük bir kayalık tepe üzerine inşa edilmiş olan Çimdin Kale'nin yüksek kemerli anıtsal kapısı batıya bakmaktadır. Dar ve yüksek bir eyvan şeklindeki bu kapının kuzey yan duvarı aşağısında oldukça silik 3 satırlık Arapça kitabede “Allahu la ilahe illa hu......”, “el-Melik el Kuddusi...”, “La ilahe illallah Muhammeden resulallah” okunabilmektedir. Ayrıca anıtsal kapının çıkıntılı yan duvarının kuzeye bakan cephesi yukarılarındaki bir taş üzerinde “el Mali lillah (?)” yazılıdır.
Çimdinkale'nin; 1182-1239 yılları arasında bölgeyi ellerinde tutan Eyyûbiler zamanında savunma ve konaklama amaçlı “Ribat” olarak inşa edildiği tahmin edilmektedir. Şanlıurfa kalesi gibi dört tarafı kayadan oyma derin savunma hendeğiyle çevrili Çimdin Kale'nin batıdaki girişi altında yer alan büyük mağaralar ahır olarak kullanılmış olmalıdır. Kale üzerinde çeşitli yapı kalıntıları ve bir su kuyusu yer almaktadır.
Kalenin burç ve duvarlarının önemli bir kısmının Urfa bölgesine 1272-1394, 1404-1505 ve ....-1517 tarihleri arasında üç kez hakim olan Memluklar döneminde restore edildiği anlaşılmaktadır. Zira Urfa kalesi ve Birecik şehir surlarındaki Memluk restorasyonlarının bariz işareti sayılan, çevrelerinin 5 cm.'lik bölümleri düzlenmiş, bunun ortasında kalan alan kabarık bırakılmış taşlardan oluşan duvarların Çimdin Kale'de görülmesi bu görüşü güçlendiren önemli işaretlerdir.
|