Ağaç Oymacılığı

Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa

Şanlıurfa El Sanatları

Ağaç Oymacılığı

Evlerdeki ve Şanlıurfa Müzesi’ndeki kapı, pencere, dolap kanatlarına, sandık ve ayna gibi diğer ahşap eserlere bakıldığında ağaç oymacılığın Şanlıurfa’da çok eski ve parlak bir geçmişe sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Marangozluk sanatı Urfa’da “İnce Neccârlar” ve “Kaba Neccârlar” olmak üzere iki ayrı gruptaki ustalar tarafından sürdürülmektedir. Kaba neccârlar bugünkü Neccâr Pazarı denilen çarşıda halen sanatlarını sürdürmekte, adından da anlaşılacağı üzere kaba ürünler imal etmektedirler. İnce Neccârlar ise, Karameydan mevkiinde bugünkü Postanenin yerinde bulunan Halkevi ile Yusuf Paşa Camii arasındaki dükkânlarda çalışırlardı. İşlemeli kapı, pencere kanatları, çeyiz sandıkları ve aynalar bu esnaf tarafından üretilmekteydi. Buradaki dükkânlar zamanla kapatılmış olup, kapı ve pencere kanatları günümüzde her türlü oyma ve süslemeden yoksun olarak değişik yerlere dağılmış marangozlar (İnce Neccârlar) tarafından imal edilmektedir.

Evlerdeki kapı ve pencere kanatları Urfa’daki ağaç eserler arasında önemli bir yer tutmaktadır. Ağacın çabuk yıpranan bir madde olması, hele bunun her gün birçok kez açılıp kapanarak, zaman zaman hızla çarpılarak, evin yıkandığı sıralarda su değdirilerek daha da çabuk tahrip olmasına yol açılan kapı ve pencerelerde kullanılmış olması, ağaç eserlerinin çok eski örneklerinin günümüze kadar ulaşmamasına neden olmuştur. 1716-1721 tarihlerine ait Rızvaniye Camii’nin bu tarihten kalma kapısı, Eyyûbi Medresesi’nin yerine 1781 tarihinde inşa edilen Nakibzâde Hacı İbrahim Efendi Medresesi Kütüphânesi’nin aynı tarihten kalan kapısı dışında, tarihleri daha öncelere götürülebilecek ağaç eser Urfa’da bulunmamaktadır.

Urfa evlerindeki ağaç süslemeli kapı ve pencere kanatlarının üzerlerindeki kitabelerden, bu eserlerin 1835, 1854, 1859, 1868 ve 1875 tarihlerine ait oldukları ve Neccâr Mehmet, Yeşilneccârzâde Bekir, El-Hac Hüseyin ve Ahmet Hamdi adlarındaki yerli ustalar tarafından yapıldıkları anlaşılmaktadır. Ancak, kitabesiz bazı kapı ve pencere kanatlarının daha başka tarihlerde ve başka ustalar tarafından yapılmış olabileceği düşünülecek olursa usta sayısını arttırmak mümkündür.

Kapı ve pencere kanatları dışında, Urfa’daki ağaç oymacılığının güzel örneklerine oda duvarları kaplamalarında, tavanlarda, camhâne tabir edilen nişlerde, sandıklarda ve ayna çerçevelerinde rastlanılmaktadır.

Urfa’daki ağaç eserlerde başlıca iki üslûp göze çarpmaktadır.

1- Urfa’nın yerli ustalarına mal edemeyeceğimiz, 18. yüzyıl Türk Süsleme Sanatı özelliklerini yansıtan eserler.

Bunlara Rızvaniye Camii kapısı ile müezzin mahfilinin alt kısmı ve Nakipzâde Hacı İbrahim Efendi Medresesi Kütüphâne odasının kapısı örnek olarak gösterilebilir.

2- Urfalı sanatkârlar tarafından yapılan ve mahalli üslûp taşıyan eserler.

Bu gruba örnek olarak evlerdeki kapı ve pencere kanatları, duvar kaplamaları, sandıklar ve ayna çerçeveleri gösterilebilir.

Urfalı sanatkârlar tarafından yapılan ağaç eserlerde 50’nin üzerinde değişik kompozisyon dikkat çekmektedir. Bir vazodan çıkan dallara bağlı palmetler, tam ve yarım dairelerin kesişmesinden oluşan kompozisyonlar, dairesel bir eksen çevresinde birbirini kesen çemberlerin oluşturdukları çeşitli rozetler, bir çiçek rozeti etrafından çark-ı felek şeklinde dönen dallara bağlı çok dilimli palmetler, rumi ve palmetlerden oluşan değişik bordürler evlerdeki ağaç eserlerde en çok rastlanılan mahalli üslûptaki süslemelerdir.

Kapı ve pencere kanatlarındaki süslemelerde simetri esası göz önünde tutulmuş, motifler bulundukları yerlerin şekline göre değerlendirilmiştir. Urfa’daki ağaç eserlerde ağaç işçiliği tekniklerinden oyma, geçme (kündekâri), kafes, muşarabiye ve kakma teknikleri büyük bir ustalıkla uygulanmıştır.

Kapı kanatlarında görülen bitkisel ve geometrik süslemeler yanında, Arap harfleriyle ustalıkla yazılmış ve hat sanatının güzel örneklerini içeren kitabeleri ayrı bir süsleme ögesi olarak değerlendirmek gerekmektedir. Bu kitabelerde çok güzel istif edilmiş; “Maşaallah”, “Ya Müfettihül ebvab-İftah lena hayrül bab”, “Allahu Veliyül Tevfik-Nimel mevla ve nimel refik”, “İlahi ta felek daim ki arşu ferş ola kaim-Sana ömrü ebed versin Hüda-i Baki daim”, Açıldıkça kapansın çeşm-i ada-Bihakki sure-i inna fetahna” dizelerine rastlanılmaktadır.

Bugün tamamen terkedilmiş olan ağaç oymacılığı sanatından günümüze kalan ve eski Urfa evlerini süsleyen değerli birer tablo güzelliğindeki süslemeli kapı ve pencere kanatlarını, bilinçsizce yapılan tahribatlarla kırılıp yakılmak veya hor kullanmak suretiyle tahrip edilmelerini önlemek amacıyla geçtiğimiz yıllarda Şanlıurfa Müzesi’nin toplama çalışmaları olumlu sonuçlar vermiş, ata yadigârı bu eserlerin en güzel örnekleri müzede toplanmıştır.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 5210 kez gösterilmiştir.