Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa Şanlıurfa El Sanatları
Kazzazlık İpek ipliğin el ile bükülerek işlenmesine “Kazzazlık”
denilmektedir. “Kazzaz pazarı” denilen kapalı çarşıda (Bedesten) eskiden 30-40
dükkânda sürdürülen bu tarihi sanat günümüzde aynı çarşıdaki bir iki usta
tarafından yaşatılmaya çalışılmaktadır. 100-150 yıl kadar önce ipekçilik Urfa’da önemli bir sektör durumundaydı.
Bugün Urfa bahçelerinde görülen çok sayıdaki dut ağacının zamanında ipek
böcekçiliğinde kullanıldığı, yaşlılar tarafından söylenilmektedir. Bu sektör
günümüzde tamamen terkedilmiş bir durumda olup kazzaz esnafı tarafından
kullanılan ipek iplikleri Diyarbakır ve Bursa’dan getirtilmektedir. Çeşitli renklerdeki ipek ipliği kullanım yerlerine göre: a) İnce İbrişim (İpek),
b) Kaba İbrişim olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Kazzazlık Ürünleri İnci Saplama: İnci tanelerinden oluşan, Şanlıurfa kadın takıları arasında
önemli bir yeri olan ve “Kelep” denilen boyun takısının incilerin “korlar”
(sıralar) halinde ince ibrişimlere “saplanması”na (geçirilmesine) inci saplama
denilmektedir. Kaytan: Kaba ibrişimden örülmüş, 1-2 cm. eninde, 1-1.5 m.
uzunluğundaki şeritlere “kaytan” denilmektedir. Cep Saati ve Tabanca Kaytanı: Kaba ipekten 1 cm. genişliğinde örülür.
Kor Kaytanı: Sarı renkli ipekten 2-3 cm. genişliğinde örülerek üzerine
altın liralar dizilir. Kadınlar tarafından boyuna takılır. Saç Bağı: Siyah renkte ipek ipliklerinin kadın saçı görünümü verecek
şekilde örülerek uç kısımlarına yedi renkte püsküller bağlanmasına “saç bağı”
denilmektedir. Köylü kadınlar tarafından başın arkasına takılan saç bağı suni
bir saç görünümü verir. Puşu Püskülü: İpekten yapılan bu püsküller, eskiden Şanlıurfa’da aba
tezgahlarında ipekten dokunan ve “Sırmalı Puşu” denilen erkek baş örtülerinin
çevresini süslemede kullanılırdı. Tespih Püskülü: Tespih tanelerinin renkleri ile uyumlu olarak ipek
iplikten yapılır. Sırma Şerit: Gümüş sırmalarla (tellerle) işlenen bu şeritler, köylü
kadınlar tarafından başa takılan ve “Köfü” denilen başlıklara dikilirdi. İggal: Puşuyu başa tutturmaya yarayan, yün veya ipekten yapılmış
yuvarlak formlu başlığa iggal denilmektedir. Yassı ve Top olmak üzere iki türü
vardır. Yassı İggal: Deve veya koyun yönünden yapılmış ipler, 30-40 sıra
halinde ve başa geçecek genişlikte yuvarlak biçimde bağlanır; bu ipler 5 cm. ara
ile 2 cm. genişlikte sarılarak boğumlanır. Bir yassı iggal’de büyüklüğüne göre
6-7 boğum bulunmaktadır. Yassı iggalin arkasından iggal yününün renginde, uçları püsküllü dört sıra ip
sarkmaktadır. Deve yününden yapılan iggallerin baş ağrısını aldığına Araplar tarafından
inanılmaktadır. Top İggal: Serçe parmak kalınlığında, 1 m. uzunluğundaki kendirin
üzeri siyah ipek iplikle sıkça sarılarak uç kısımları birbirine bağlanır ve
katlanarak iki kor (sıra) halinde başa takılır. İggal’in birleşen uç
kısımlarından püsküllü ipler sarkıtılır. Püskül iplerinin örgü, kaytan ve bükme
çeşitleri vardır. Daha çok Halep’ten getirtilen Top iggal, ayrıca Şanlıurfa’da yapılırdı. Kazzazlıkta Kullanılan Aletler “İş Ağacı” denilen alet kazzazlıkta kullanılan tek ve en önemli alettir.
Kazaz ustası bütün işlerini bu basit alet üzerinde yapmaktadır. İş Ağacı, 40 cm.
uzunluğunda, 15 cm. enindeki yassı bir tahtanın üzerine dikine yerleştirilen 30
cm. uzunluğunda, 3 cm. çapında yuvarlak bir ağaçtan ibarettir. Yuvarlak ağacın
baş kısmı iplikleri tutacak şekilde boğumludur. Yassı tahta diz altında
sıkıştırılarak örülecek ipek iplikler dik ağacın baş kısmındaki boğuma
tutturulup püskül, iggal ve keytan yapımı gerçekleştirilir. Tarihi çok eskilere dayanan bu sanatın bilinen en eski ustaları Kazzaz Ali
İpek, Kazzaz Bekir, Kazzaz Mustafa, Kazzaz Halil İpek, Kazzaz Mustafa İpek ve
Kazzaz İbrahim Pamukçu’dur. Urfa’da kazzazlıkla iştigal eden bazı aileler
“İpek”, “İpekçi” “Kazzaz”, “Ören” ve “Örer” soyadlarını almışlardır. Kazzazlık sanatının günümüzdeki son ustası 90 yaşındaki Abdurrahman İpek’tir.
|