Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa Halk Kültürü
Şanlıurfa'da Sıra Gecesi Geleneği Tarih süreci içerisinde bazı
geleneklerimiz yozlaşmakta, bazıları da çeşitli nedenlerle kaybolmaktadır. Buna
karşılık bazı geleneklerimiz ise ilk günkü şevk ve heyecanla sürdürülmektedir.
İşte tüm canlılığıyla gerek Urfa, gerekse Urfa dışındaki Urfalıların sürdürmekte
oldukları geleneklerden biri “sıra gecesi” geleneğidir. Yıllardan beri “sıra gecesi” her fırsatta medyanın ilgisini çekmiştir. Sıra
gecesinde icra edilen müzik fasılları program yapımcılarının ilgi odağı olmuş ve
çeşitli program yapımcıları tarafından çekilerek “sıra gecesi” adıyla hemen
hemen bütün televizyon kanallarında yayınlanmıştır. “Zügürt Ağa”, “Eşkıya” gibi
birçok filmlerde sıra gecesi sahnesine yer verilmiştir. Bazı televizyon
kanallarında “sıra gecesi” adıyla her hafta yayınlanan müzik programları
düzenlenmiştir. Birçok gazete ve dergilerde sıra gecesiyle ilgili haber ve
makale çıkmıştır. “Urfa sıra gecesi”, “Urfa geceleri” adıyla kasetler
çıkarılmıştır. Urfa'ya gelen misafirlere ve üst düzey bürokratlara sıra gecesi”
adıyla müzikli eğlence geceleri düzenlenmiştir. Çeşitli kuruluş ve derneklerce,
Urfa dışında “sıra gecesi” adıyla geceler düzenlenmiştir. Böylece sıra gecesi,
Urfa'da yaşayan bir gelenek olma yolunda, Urfa'nın bir simgesi ve Urfa
kültürünün bir tanıtım gecesi olmuştur. Sıra gecesi adı altında düzenlenen televizyon programlarının bir kısmında
sıra gecesi içindeki sohbet, oyunlar ve müzik gibi bölümler yansıtılmaya
çalışılmışsa da, birçoğunda sıra gecesinin sadece müzik faslı bölümü yer
almıştır. Bu nedenle de sıra gecesi denildiği zaman, yaygın olarak “müzik
gecesi” anlaşılmaktadır. Halbuki müzik, sıra gecesinin sadece bir bölümüdür.
Sıra gecesinin müzik yanında çok daha başka fonksiyonları vardır. İşte bu nedenle -yıllardır sıra gezen biri olarak halkımızın yıllardır
sürdürdüğü ve son yıllarda medyanın da ilgi odağı olan “sıra geceleri”mizi
çeşitli yönleriyle bu yazımızda ele alacak, kültür hayatındaki yerini
vurgulamaya çalışacağız. Sıra Gecesi” Nedir? Genellikle kış gecelerinde, birbirine yakın yaş grubundaki gençlerin veya
orta yaşlardaki arkadaş gruplarının, her hafta bir başka arkadaşın evinde olmak
üzere, haftada bir akşam, belirli bir niteliğe ve düzene göre sıra ile
yaptıkları toplantılara Şanlıurfa'da “sıra gecesi” denmektedir. Kısaca; “sıra
gecesi” bir arkadaş grubunun haftada bir olmak üzere bir araya geldikleri
toplantılardır. Sıra Gecesinin Urfa Kültür Hayatındaki Yeri Sıra gecesinin Urfa kültür hayatındaki yerini şöyle özetleyebiliriz. Urfalı,
genç yaşından itibaren sıra gecesine katılarak, cemaatle oturup kalkmayı,
gelenek ve göreneklerini, adâb-ı muâşeret kurallarını, cemaatte konuşmanın
adabını, yeri geldiği zaman konuşmayı, yeri geldiğinde dinlemesini bilmeyi,
büyüğüne saygıyı öğrenir. Bu yönüyle “sıra gecesi” bir halk mektebidir. Sıra gecelerinde zaman zaman çeşitli kitaplar okunur ve yorumları yapılır. Bu
yönüyle “sıra gecesi” bir eğitim-öğretim müessesidir. “Sıra geceleri” acıyı ve mutluluğu paylaşmaktır. Sıra arkadaşlarından birinin
yakını ölse, diğer sıra arkadaşları cenazenin hazırlanmasından kaldırılmasına
kadar arkadaşlarının yanında olurlar, arkadaşlarının acısını paylaşırlar. Düğün,
sünnet vs. gibi mutlu günlerde yine arkadaşlar bir araya gelir ve mutluluğu
paylaşırlar. Şanlıurfa'da müziğin gelişmesi ve yaygınlaşmasının en büyük nedeni sıra
geceleridir. Bu geceler bir usta çırak geleneğine uygun olarak müziğin
öğretildiği ve icra edildiği meşk ortamıdır. Bu yönüyle sıra geceleri bir “Halk
konservatuarı”dır. Keklik, at gibi belirli hayvanlara merakı olanlar, sıra gecelerinde
sevdikleri konuları konuşurlar; bu yönüyle sıra gecesi bir cemiyet, bir dernek
gibidir. Urfa'nın sosyal, kültürel ve ekonomik sorunları sıra gecesinde konuşulur ve
tartışılır, çözüm yolları üretilir. Bu yönüyle sıra geceleri birer istişare
toplantılarıdır. Sıra geceleri sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın yoğunlaştığı ve pratiğe
dönüştüğü yerdir. Sıra arkadaşları kendi aralarında yardımlaşma sağladıkları
gibi, sıra gecelerinde toplanan paralarla fakirlere yardım edilir. Sıra geceleri nezih bir sohbet ortamıdır; ilim ve irfan sahipleriyle
sohbetler edilir. Şiirler dinlenir, kültür ve edebiyat üzerine konuşulur. Sıra geceleri geleneksel “Tolaka” ve “Yüzük fincan” oyunlarının oynandığı,
geleneklerin yaşatıldığı gecelerdir. Sıra gecesi, Urfa ve Urfalının tanıtımının yapıldığı bir lobidir. Sıra gecesi; zengin Urfa sofrası yemeklerinden çiğköfte ve tatlılarının
yenildiği, misafirlere tanıtıldığı ortamlardır. Sıra Gecesine Geliş Sıraya geliş saati daha önce belirlenen saatlerde olur ve büyük bir önem
taşır. Herkes belirlenen saatte gelmek zorundadır. Belirlenen saatte gelemeyen,
önceden tespit edilen para cezasını ödemek zorunda kalır. Sıraya gelenleri, ev
sahibi kapıda karşılar ve oturulacak odaya alır. Sıraya önce gelenler ayağa
kalkarak gelene buyur eder. Sıraya gelen selam vererek herkesle tokalaşır ve
uygun yere oturur. Sırada yaşça büyük olanlar üst tarafta, yaşça küçük olanlar
kapıya yakın oturur. Ev sahibi ve sıraya daha önce gelenler, sonradan gelenlere
“merhaba” derler; sıraya gelen de onlara “merhaba” diyerek karşılık verir. Daha
önce gelenler çoksa cemaatin hepsine birden merhaba anlamına gelen “cemaatize
rahmet” der. Sıra Gecesinde Misafir Ağırlama Sıra grubundan olan biri beraberinde misafir getirebilir. Misafire odanın üst
tarafında yer verilir. Sıraya gelen misafirler, sıraya getiren kişi tarafından
tanıştırılır. Sıradakiler de misafire tanıştırılır. Sıradakilerin
tanıştırılması, misafiri getiren kişi tarafından yapılır veya sıradakiler tek
tek sıra ile kendilerini tanıtırlar. Sıra Gecesinde Sohbet Sıra gecelerinin en önemli fonksiyonlarından biri sohbettir. Sohbete, sıraya
gelenlerden hal hatır sorularak başlanır. Sıraya gelenler birbirlerine sıhhat
durumlarını, iş durumlarını sorarak sohbete başlarlar. Sohbet birçok konuda
derinleşerek devam eder. Sohbet konuları arasına, o haftaki aktüalite, piyasanın
durumu, ekonomi, siyaset ve dini konular gibi birçok mevzu girer. Sohbet konusu
sıra gezenlerin ilgi alanlarına göre de değişiklik gösterir. Sıra gezenler kuş
meraklısıysa, ağırlıklı olarak kuşlar üzerine; müzik meraklısıysa, müzik
üzerine; kültür ağırlıklıysa, edebiyat ve şiir üzerine sohbet ederler.
Muhtarların gezdiği sırada mahallenin sorunları, siyasi durum vs., dini
ağırlıklı bir sıra ise, dini konular sohbetin ana konularını oluşturur. Sıra gecelerinde konuşulan konular, sıra gezenlerin mesleklerine, kültür ve
sanat yapılarına, tahsillerine göre değişiklik arz etse de, sırada; sağlık,
eğitim, siyaset, ekonomi, sanat, edebiyat, dini konular, Urfa'nın sorunları;
Türkiye ve dünya meseleleri gibi hemen her konu konuşulabilir. Bazı sıra gecelerine, sıradakilerin merak ettikleri veya ilgi duydukları
konunun uzmanı bir misafir özellikle çağrılır ve onun konuşması dinlenir, ondan
istifade edilmeye çalışılır. Sıra Gecesinde Oyun Sıra gecelerinde eğlenmek ve hoşça vakit geçirmek üzere bazı geleneksel
oyunlar oynanır. Bu oyunlardan en yaygın olanları “Tolaka” ve “Yüzük Fincan”
oyunudur. Tolaka Oyunu: En az 5-6 kişi ile oynanan bir oyundur. Bu oyunun oynanabilmesi
için iki araç gereklidir. Birincisi, avuç içine sığacak kadar büyüklükte bozuk
para veya yüzük; ikincisi ise, oyunda ceza alan oyuncunun eline vurmak üzere
bükülmüş boyun bağı (atkı), havlu veya kemer, İşte bu ceza aletine “tolaka”
denir. Oturan oyuncular iki elini birleştirerek ileri uzatır. Ebe, avuç içine
saklanacak şeyi eline, ceza aleti tolakayı da koltuğunun altına alarak ayağa
kalkar. Bu sırada diğer oyuncular ellerini birleştirmiş ve ileriye doğru da
uzatmış olarak ebeyi beklemektedirler. Ebe, her oyuncunun önünde durarak, elini
oyuncuların birbirine yapışık ellerinin içinden geçirir. Elindeki bozuk parayı
oyuncuların ellerine bırakır gibi yaparak tüm oyuncuları dolaşır. Ebe, bu işi
birkaç defa tekrarlar. Ebe tüm oyuncuları birkaç defa dolaşırken, saklanacak olan bozuk parayı
kimseye belli etmeden herhangi bir oyuncunun eline bırakır. Bozuk para eline bırakılan oyuncu hiç sesini çıkarmaz, renk vermez. Ebenin
sorduğu herhangi bir oyuncu saklanan paranın kimde olduğunu bilirse, ebenin
eline ceza aleti ile bir tane vurur ve kendisi ebe olur. Yeni ebe de oyundaki
yerini alınca oyuna devam edilir. Ebenin sorduğu oyuncu, paranın kimde olduğunu
bilmezse, bu defa ebe onun eline ceza olarak (paranın saklı olduğu oyuncunun
söylediği kadar) vurur. Oyuna da yine aynı ebe devam eder. Yüzük Fincan Oyunu:
Bu oyun için en az 5, en çok 10 kulpsuz fincan (acı kahve
fincanı) ve bir yüzük gerekmektedir. Bu oyun için sıra elemanları iki gruba
ayrılır. Bir grup tepsiyi ve fincanları alarak gizliden yüzüğü tepside ters
dizili fincanlardan birinin altına saklar. Karşı grubun tepside ters dizili
fincanların altından yüzüğü bulması oyunun temel özelliğidir. Oyuna başlayan taraftan biri tepsiyi görünmeyen bir köşeye götürür ve
fincanlardan herhangi birinin altına yüzüğü saklar. Tepsiyi yavaşça karşı
tarafın önün bırakır. Karşı taraf oyuncuları aralarında tartışarak, yüzüğün hangi fincanın altında
olduğunu bulmaya çalışır. Fincanları kaldırmak, karşı tarafın temsilcisi
tarafından yapılır. Temsilci, ellerini fincanların üzerinde şöyle bir
gezdirirken, karşı taraf oyuncuları fincanı saklayanların yüzlerine bakar ve
heyecanlanıp heyecanlanmadıklarını anlamaya çalışır. Dolu fincan üzerindeyken
herhangi birinin yüzü değişirse, o fincanı kaldırması gerektiği konusunda
temsilcilerini uyarırlar. Temsilci, fincanı kaldırmadan fincanın “boş” veya “dolu” olduğunu söyler.
Temsilci birinci fincanı kaldırırken “dolu” der ve yüzüğü bulursa takımına 10
sayı kazandırır ve aynı zamanda tepsiyi hazırlama kendi takımına geçer. Ama
“boş” dediği fincanları tek tek kaldırırken yüzüğü bulursa, fincan adedi kadar
sayı alabilirler. Diğer tarafta kaldırılmayan fincanların sayısı kadar sayı
verilir. Yüzüğü ilk saklayan taraf yüzüğü saklamaya devam eder. Oyun bu şekilde önceden kararlaştırılan sayı bulununcaya kadar devam eder.
Sıra Gecesinde Müzik Şanlıurfa'da müziğin gelişmesi, yaşatılması, yeni bestelerle sanatçıların
ortaya çıkışında en önemli faktör sıra geceleridir, denilebilir. Sıra
gecelerinde usta-çırak geleneği içerisinde müzik icra edilir. Herhangi bir
enstrüman çalan veya okuyabilen kişilerin oluşturduğu sıralarda Urfa makam
geleneği içerisinde müzik icra edilir. Müzik faslı Rast veya Divân makamından
başlayarak Uşşak, Hicaz ve gecenin durumuna göre diğer makamlarla devam ederek
Kürdi veya Rast makamıyla son bulur. Bu makamlar icra edilirken o makama göre
şarkı, türkü okunur. Arada ise hoyrat ve gazel okunur. Müziğe yeni başlayanlar,
bu gecelerde ustaları dinleyerek müzik bilgisi alır ve makamları öğrenirler. Bu
yönüyle sıra gecelerine “halk konservatuarı” da denilebilir. Urfa'nın
yetiştirdiği Mukim Tahir, Kel Hamza, Damburacı Derviş, Tenekeci Mahmut, Kazancı
Bedi, İbrahim Tatlıses, Mehmet Özbek, Mahmut Coşkunses gibi, daha
sayabileceğimiz birçok ünlü, sıra gecelerinde yetişmiş ve ustalık dönemlerinde
da çırakları kendilerinden istifade etmiştir. Sırada Disiplin ve Yargılama Sıra gecelerinin temeli disiplindir. Sıra gecesine gelişten ayrılışa kadar
kurallar dizisi vardır. Sıraya katılan kişi bunlara kesinlikle uymak zorundadır.
Bu kurallara uymayan, uyum sağlayamayan kişi zaman içinde sıradan ayrılmak
zorunda kalır. Sıra gecesinin genel kuralları sıraya katılanlar tarafından
umumiyetle bilinir. Sıraya gelme saati, kalkma saati gibi bazı kurallar da sıra
elemanlarının ortak kararıyla belirlenir. Bu alınan kararları sıra başkanı
uygular. Sırada Acı Kahve ve Çay İkramı Sıraya gelenlere ilk olarak sigara ve acı kahve ikram edilir. Acı kahveye
Urfa'da “Mırra” denilir. Acı kahve yapmak için önce çekirdek kahve kavrulur ve
iri çekilir. Çekilen kahve “gümgüm” denen büyükçe cezveye konularak iyice
kaynatılır, kaynayan kahve başka bir cezveye süzülür, dinlenen kahve tekrar
süzülür. Süzülen kahveye “hel” denen ve özel bir tad veren bitki tohumu da konur
ve kaynatılarak sıcak olarak misafirlere ikram edilir. Kahve, misafirlere özel
kulpsuz fincanlarla sunulur. Mırra, fincanın dibine az miktarda konulur ve iki
defa verilir. Acı kahvenin yapılması gibi, içilmesinin de kendine has kuralları vardır. Bu
kurallardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz. Sıra gecesinde acı kahve, misafirler ilk geldiğinde ve kalkacakları sırada
olmak üzere iki defa ikram edilir. Her ikramda fincana az miktarda acı kahve
konur, misafir kahveyi içer ve fincanı geri uzatır. Mırrayı dağıtan, tekrar
fincana az miktarda kahve koyarak misafire verir. Misafir ikinci kez uzatılan
kahveyi de içerek teşekkür eder ve fincanı, kahveyi dağıtana geri verir. Burada
iki püf noktası vardır. Kahveyi içen, kahve fincanını yere koymamalı ve mutlaka
kahveyi verene iade etmelidir. Kahveyi içenin fincanı yere veya masaya koyması
kahveyi dağıtana büyük hakaret sayılır. Bunun cezası kahveyi veren bekârsa,
evlendirmesi veya fincanın altınla doldurulup bunun kahveyi dağıtana
verilmesidir. Urfa'ya gelen yabancıların çoğu bu kuralları bilmedikleri için
çoğu kez fincanı yere koyar, orada bulunan, bu kuralı o yabancıya hatırlatır ve
kahveyi dağıtana da onun yabancı olduğunu ve bu kuralı bilmeden fincanı yere
koyduğunu, amacının hakaret olmadığını söyleyerek “hoş görmesini” ister. Sırada, acı kahveden sonra çay ikram edilir. Çay biraz geciktiğinde, sıra
arkadaşlarından bazıları esprili bir şekilde çayın geciktiğini ev sahibine
hatırlatırlar; “Yahu bu çayiz Halep'ten mi geli?”, “Niye bele gecikti”, “Çay
suyiz yoksa komşıdan getırah” veya birkaç arkadaş “Çay içinde adalar” gibi
içinde çay geçen türküleri söylemeye başlarlar. Ev sahibi çayın geciktiğini
anlar ve hemen çayları getirir. Sıra gecesinde acı kahve ve çaydan başka, yazın ayran ve şurup ikram edildiği
de olur. Sıra gecelerinde alkollü içki kesinlikle içilmez. Sıra Gecesinin Baş Yemeği “Çiğköfte” Sıra gecelerinde yemek olarak “çiğköfte” yapılır, nadiren diğer yemekli sıra
geceleri de vardır. Diğer bir ifade ile “Çiğköfte” sıra gecelerinin değişmez
yemeğidir diyebiliriz. Sırada sohbet veya müzik faslı biterken köfteyi yoğuracak
kişi ve ona yardımcı olacaklar köfte yoğurmak üzere kalkarlar. Daha önce
bulguru, eti, isodu (kırmızı pul biberi) ve diğer malzemelerin hazırlanmış
olduğu diğer odaya geçerler. Köfteyi yoğuracak olan, elini güzelce yıkayarak işe
başlar. Köfte kıvamına geleceği sırada, sofra serilmeye başlanır. Köfte ile
beraber yenilecek has (marul), beyaz lahana, salatalık, turp, nane, pırpırım
(semizotu) ve Urfa'da yetişen hardal, kuzukulağı, suyarpızı, tuzik pendik ve
tere gibi dere otlarından mevsimine göre bulunanlar sofraya dizilir. Ayran ve
ekmek de sofraya konulduktan sonra hazır olan çiğköfte herkese bir tabak olacak
şekilde servis yapılır. İyi köfte yoğurmak bir meziyettir. Sıraya gelen her kişi iyi köfte yoğuramaz.
Her sıranın köfte yoğuranı bellidir ve o kişi veya kişiler sıra gecesinde
köfteyi yoğururlar. İyi yoğuramayan biri, köfte yoğurursa köfteyi hamurlaştırır,
yiyenler “yuvalak köftesine benzemiş” gibi nüktelerle yoğurana takılırlar;
köfteyi yoğuran, yoğurduğuna yoğuracağına pişman olur. Sırada çiğköftenin yanında bostana, salatalık veya maruldan yapılmış cacık,
zeytin bostanası veya koruk salatası, çoban salatası gibi salata ve cacıklar
ikram edilir. Sıra Gecesinde Tatlı Sıra gecelerinde çiğköfteden sonra kadayıf, şıllık, katmer, baklava veya daş
ekmeği, küncülü akkıt, palıza, şıre gibi mahalli tatlılardan herhangi biri ikram
edilebilir. Sıra sahibinin hanımı maharetli ise, bu tatlılar evde hazırlanır,
yoksa çarşıdan alınır. Sonuç Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: “Sıra gecesi” bir halk mektebidir,
eğitim ve öğretim müessesesidir, arkadaşlıkların dostluklara dönüştüğü,
dayanışma ve yardımlaşmanın, hoş sohbetin, müziğin, edebiyatın harman olduğu
gecelerdir. Şanlıurfa kültür hayatında önemli bir yere sahip olan “sıra geceleri”
geleneği çok yaygın bir şekilde Urfa'da ve Urfa dışındaki Urfalılar arasında
halen devam etmektedir. Birçok geleneğimizin yozlaştığı ve bir kısmının
kaybolduğu günümüzde sıra gecesi” geleneğinin yaşıyor olması bir şanstır, bir
güzelliktir. Sıra gecesi geleneğinin sürdürülmesi, bu kadar olumsuz tesirlere
karşı halkımızın kendi milli değerlerine sahip çıktığının bir göstergesidir. Bu
nedenle “sıra gecesi” geleneğinin bugün olduğu gibi yarınlarda da devam etmesi
halisâne dileğimizdir.
|