Şanlıurfa Halk Oyunlarına Genel Bir Bakış

Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa

Halk Kültürü

Şanlıurfa Halk Oyunlarına Genel Bir Bakış

Şanlıurfa Halk Oyunlarının Dünü Bugünü

Şanlıurfa halk oyunları genellikle halay türü oyunlardan meydana gelir. Günümüzden 50-60 yıl öncesine bir göz attığımızda, bazen davul zurna, bazen cümbüş, keman ve darbuka eşliğinde, bazen de kaval eşliğinde yöre tavrı, figürü ezgisi ve ritmiyle oynanan çok sayıda güzel oyunlarımızın olduğunu ve o yıllarda bu oyunları sergileyen çok değerli ustalarımızın olduğunu görürüz.

Ancak 30-40 yıl öncesine baktığımızda, halk oyunları yarışmalarının başlamasıyla, harman yerinde, köy meydanlarında ve düğünlerde oynanan oyunlarımızın sahneye taşındığını görmekteyiz.

Ne yazık ki, oyunlarımızı sahneye taşırken birçok bozulma olmuştur. Birinciliktir, derecedir derken; sadece 8 oyunla sınırlı kalınmış ve bu 8 oyununun da yıl geçtikçe ekleme ve çıkarmaların yapılarak dejenere edildiği ortadadır.

1980’li yıllara baktığımızda, oyunlarımızın bu hale gelmesine sebep olan bazı faktörleri şöyle sıralayabiliriz.

Bu faktörlerin başında, o yıllarda ve bugüne kadar halk oyunları yarışmalarında değerlendirme yapan kişi ve ekip çalıştıran eğitmenlerin geldiğine inanıyoruz. Jüri üyeleri, yarışmaya gelen bir ekibin değerlendirmesini yaparken, sadece birlik beraberliğine, bütünlüğüne, mimik ve jestlerine, sahne kullanımına bakmışlardır. Oyunumuzu yöre tavrı, figürü, ezgi ve ritminden çıkaran bu ekipleri o halleriyle birinci edip ödüllendirmişlerdir.

Hal böyle iken, yarışmaya ekip yetiştiren eğitmenler, doğal olarak 8 oyunla sınırlı kalmışlar ve oyun figürlerine birçok ekleme ve çıkarma yaparak günümüze kadar da bu işi devam ettirmişlerdir.

Günümüzde birçok kişi Şanlıurfa’nın sadece 8 oyunu olduğunu bilir. Çünkü yıllardır 8 oyundan başka bir oyun oynanmamış. Zengin bir folklora sahip Urfa’nın oyunları tabi ki bu kadar az değildir. İlimizde bulunan 10 ilçe ve köylerinde bugün için çok sayıda oyun olduğu bilinmektedir. Gönül isterdi ki, bu işe emek verenler, halk oyunlarını para kazanma aracı olarak görmesin, kendi çıkarları için kültürümüzü, örf ve adetlerimizi bozmasın; bu işi para için değil gerçekten bilgi ve yeteneği varsa, seviyorsa yapsın. Unutulmaya yüz tutmuş güzelim oyunlarımızı köylerden alıp derlesin; hem bizlere ve hem de gelecek nesillere en iyisini ve güzelini aktarsın.

Dileğimiz bugünden sonra zararın neresinden dönersin kârdır- sözünü yabana atmayarak, memleketimiz için halk oyunları ile ilgilenenler bir araya gelerek, günümüzde oynanan oyunların aslını oynayalım, araştırma yaparak eski oyunlarımızı çıkaralım ve bizden sonraki nesillere bu geleneğin en doğrusunu aktaralım ki, gençlerimiz kendi kültür birikimlerine yabancı kalmasınlar.

Bunun için el ele verelim birlik olalım, kültürümüze ve halk oyunlarımıza sahip çıkarak herkese sevdirelim.

Bu sahip çıkma ve sevdirme görevi, halk oyunları faaliyetlerinde bulunan Halk Eğitim Merkezi, Gençlik Merkezi, Belediyeler, üniversite ve okullara düşmektedir. Bu kurumlar, oyun oynayan herkesi eğitmen etmeyerek, belgeli ve yöremizi, kültürümüzü bilen eğitmenlere görev verip iyi müzisyen tercih ederek yapabilirler.

Yöremiz halk oyunlarındaki tavır, figür, ezgi ve ritimdeki bozulmaları önlemek ve engel olmak için en büyük görev, yarışmalarda halk oyunlarını değerlendiren kendi yöremizdeki jüri üyelerine düşmektedir.

İdarecisi, eğitmeni, müzisyeni, oyuncusu ve jüri üyesi olarak herkes, bu konuya duyarlılık gösterdiğinde, inanıyoruz ki, oyunlarımız bozulmayacak ve aslı ne ise en doğru şekilde bizden sonraki nesillere aktarılacaktır.

Şanlıurfa Halk Oyunlarında Makyaj

Şanlıurfa yöresinde “kına” ve “sürme” kadınlar tarafından kullanılan makyaj malzemesidir. Özellikle kına, düğünlerde gelinin eline yakıldığı gibi bayramlarda ve diğer özel günlerde de el ve ayaklara yakılır.

Sürme ise, güzel görünmek için kadınlar tarafından göze çekilir. Şanlıurfa’nın bazı köylerinde kızlar ve erkekler, yüz ve ellerine dövme yaptırırlar. Bu dövmelerde her aşiretin kendine özgü bir motif kullandıkları görülmektedir.

Şanlıurfa Yöresi Halk Oyunlarında Giysi

Kadın Giyimi

1- Aba-Şale: Eskiden Arapların kabile reisleri, şeyhler tarafından kullanılırmış. Aba; Osmanlı döneminde kullanılan ve bir sokak kıyafeti olan Ferace’den esinlenerek Arap kültürünün de etkisi ile şimdiki halini almıştır. Bu giysi genellikle siyah ve kahverengi renklerden yapılmıştır. Bekâr bayanlar siyah, evli ve yaşlı bayanlar ise kahverengi kullanmışlardır. Ayrıca halk arasında aba şu şekilde tarif edilmektedir. “Aba” kelime olarak Arapça da “erkeğe mahsus olan” anlamına gelmektedir. Kadınların giydiğine ise Şale denilir ve giysinin ön kenarları ile yaka çevresi sarı kaytanlarla çevrilidir.

2- Üç Etek: Yörede üç eteğe kaftan denilmektedir. Üç etek genellikle üst giysisi olarak kullanılan bir giysidir. Genç kızların giysileri daha güzel ve gösterişlidir. Üç eteğin yan dikiş yırtmaç boyu diz ile bilek arasındadır. Bu yırtmaçlar bazen bel hizasına kadar çıkar. Üç eteğin iç kısmına giydikleri şifon ya da organze üzerine sarma işlemeli kumaştan yapılan uzun bir elbisedir. Yakası hakim yaka ve kollar manşetlidir. Üç etek altına zıbın yerine, üstte içe yelek ve altına beyaz etek de giyilebilir.

3- Zıbın-Fistan (Entari): İç eteğin içine giydikleri şifon ya da organze üzerine sarma işlemeli kumaştan yapılan uzun elbisedir. Yakası hakim yaka, kollar manşetli, ön bele kadar düğmeli yada fermuarlıdır.

4- Sıhma (Yelek): Entarinin üzerine giyilen bez kumaştan veya el tezgahlarında dokunan “hışvalı” denen dokumadan yapılan kalınca yapılmış sıcak tutmaya yarayan bir yelektir.

5- Kuttuk-Guttik: Şanlıurfa yöresinin büyük aşiretlerinden Şeyhanlı Aşireti tarafından kullanılan bu giysi, Gumgum kumaşından yapılır. Cekete benzer uzun kolludur. Boyu diz ile kalça arasındadır. Üstü kalın siyah kaytanlarla süslenmiştir. Daha çok Siverek ve Viranşehir ilçemizde kullanılmaktadır.

6- Şalvar (Tuman-Don): Pijamaya benzeyen bir alt giysidir. Paçaları bol kesimli olup lastik geçirilir. Zıbın veya eteğin altına giyilir.

7- Önlük: Yöredeki ismi Berivan veya Peşmal olarak olabilir. Üzeri çeşitli kanaviçe ve çift iğne süslemeleri ile desenlendirilmiş olup, sadeleri de vardır. Kumaş rengi genellikle siyah tercih edilir. Her renk kullanılabilir.

8- Etek: El tezgahlarında dokunan culha parçasından yapılır. Rengi beyazdır. Bunun dışında dökümlü kumaşlardan da yapılmakta ve her rengi kullanılmaktadır.

9- Neçek: Beyaz kumaştan olan bir baş örtüsüdür.

10- İbriye: Kadınların beyaz neçek üzerine bağladıkları renkli bir kumaş parçasıdır. Genelde ipek veya satenden yapılır.

11- Köfı: Fes şeklinde yapılan karton kalıp üzerine uzun kumaş parçası sarma yoluyla elde edilen bir başlıktır. Daha çok Suruç ilçemizde kullanılmaktadır.

12- Çapık: Günümüzde çok nadir bulunmaktadır. Köfi’ye benzemekte olup biraz daha yüksektir. Tahtadan yapılan bir başlık üzerine Destmal (Neçek) denilen kumaş örtülür.

13- Taç-Gümüşbaşlık: Fesin içine karton kalıp konur, üstüne puşu sarılır ve en üst kısma da gümüş tepelik takılır. Ön kısmına “üçkor”, yan kısımlarına “reşme” denilen gümüş takılar takılır. Arka tarafına floştan örülmüş bele kadar inen saç koru takılır. Bu başlığı varlıklı ailelerin genç kızlarının kullandığı bilinmektedir.

a) Tepelik: Başa takılan tacın (fes) üzerine tutturulur. Üst kısma telkari işlemeli, çevresi gümüş paparalarla oluşan saçaklarla süslüdür.

b) Üç Kor: Fesin alt kısmına alından yukarıya takılır. Ortasına yuvarlak ve mavi taşlı bir göbek, yanlarında ise üç sıra zincir vardır.

c) Reşme: Fesin iki yanına takılır. Şakaklardan yanağa doğru sarkar.

14- Kemer: Bele bağlanır. İki çeşit kemer vardır. Çok renkli yün kemer ve gümüş kemer. Son yıllarda yün kemer işlenmediğinden, kostüme uygun kumaştan kemerler de kullanılmaktadır.

15- Yağlık-Marhama (Mendil): Yerli dokumadır. Kırmızı ve beyaz ipekten yapılır. Halk arasında beyaz mendilin dostluğu simgelediği, kırmızı mendil ise gerektiğinde sevgi uğruna kanını akıtabileceği söylenmektedir.

16- Çorap: Saf yünden yapılır, elle işlenir. Genellikle yünün doğal rengindendir.

17- Postal: Deriden yapılır. Altı kösele ve topuksuzdur. Kırmızı, siyah ve kahverengi renkleri kullanılmaktadır.

Erkek Giyimi

1. Şalvar: Kahverengi ve gri kabarden kumaştan yapılır. Şalvarın ayak bileğinden dize kadar olan kısmı dardır. Bacak arasındaki peyigi çok kısa veya çok uzun değildir. Uçkurun ucuna renkli püskül takılmaktadır.

2. Yelek: Arka beden ve kollar astardan yapılır. Ön beden ise şalvarlık kumaştan yapılır ve kollar kısadır. Yeleğin ön süslemesinde kaytan kullanılır. Küçük ve sık olarak dikilen düğmelerden dolayı kırk düğme yelek denilmektedir. Düğmeler Suriye’den gelmektedir. Günümüzde bulunmadığından, yelek kumaşından baskı düğmeler de kullanılmaktadır.

3. Gömlek (Köynek): Yerli dokuma kumaşlardan yapılır. Günümüzde düz kumaşta kullanılmaktadır. Hakim yakadır. Kol ağzı saat kapağı denilen şekilde yapılmıştır. Krem, beyaz ve bej rengi kullanılabilir.

4. Şal (Bel bağı): Yerli dokuma kumaştan yapılır. Kuşak şeklinde bele sarılır. Rengi kahverengi ve turuncudur.

5. Puşu: İnce ipek ve pamuktan dokunur. Beyaz, siyah, bordo ve renkli olanları da vardır. Kenarlarında sarkan iplerin uçlarına renkli püsküller takılır.

6. Pazubent: Pazuya takılır. Deri veya boncuklu olanı vardır. İç kısmına dua ve muska konulmaktadır.

7. Yağlık-Marhama (Mendil): Yerli dokumadır. Kırmızı ve beyaz ipekten yapılır. Beyaz mendil dostluğu simgeler; kırmızı mendil ise gerektiğinde sevgi uğruna kanını akıtabileceğini vurgular.

8. Çorap: Saf yünden yapılır, elle işlenir. Genellikle yünün doğal rengindedir.

9. Postal: Deriden yapılır. Altı kösele ve topuksuzdur. Kırmızı, siyah ve kahverengi renkleri kullanılmaktadır.

NOT: Şanlıurfa yöresi halk oyunları ekiplerinde, ekip başı ve ekip sonunun kullandığı mendil bir oyun aracıdır. Ekipte bulunan diğer oyuncuların (Kız-Erkek) kuşaklarına taktıkları mendil ne giysi parçası ne de aksesuardır.

Şanlıurfa Halk Oyunları

Yöremizde oynanan oyunların çoğunluğu halaydır. Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde toplu, düz sıra halinde kol kola, elele oynanan oyunlara denir. Halay, beş kişiden az oyuncuyla oynandığı zaman, karakteri bozulan bir oyun tarzıdır. Dizinin başında “Halay başı” sonundaki “Pörçük” ya da “Pöçik” adını alır. Baş ve sonda oynayan her iki oyuncunun da elinde birer mendil bulunur.

Yöremizde oynanan oyunların birçoğu, davul-zurna ile oynanmaktadır. Bunun yanı sıra günümüzde az da olsa bazı oyunlarımızda kaval ve def, bazılarında keman, cümbüş ve darbuka da kullanılmıştır.

Halk oyunlarımızda, halkımızın üzüntüsünü, yasını, kıskançlığını, neşesini, kuvvetini, yiğitliğini, yakarış ve yalvarışını gösteren figür ve motifleri görebilmek mümkündür.

Şanlıurfa merkezinde oynanan oyunların bir çoğu, Hilvan ve Suruç ilçemizde de sıkça rastlanan ve halen köy düğünlerinde oynanan oyunlarıdır.

Şanlıurfa Merkez ve İlçelerinde Tesbit Edilen ve Günümüzde Oynanan Oyunlar

Urfalıyım Ezelden, Gemi (Sal), Ğezale, Gırani (Ağırlama), Hasandağı, Diz Cezayir, Çeçen Kızı, Tek Ayak (Derik), İki Ayak (Dıniğ), Üç Ayak, Beş Ayak, Terge (Türk-İ, Terge), Kımıl, Abravi (Lorke), Soseh, Çeçano, Keriboz (Hilvan’da Oynanan), Keriboz (Suruç’ta Oynanan), Dellocan, Zavfa (Damat), Urfa Seylanisi, Suruç Seylanisi, Dik, Keçike, Gülhameda, Teşi, Şujun, Gelberi, Rışko, Mim, Çepik, Şevko, Karaçı, Koçeri, Temirağa, Kommetki, Nure, Dinge (Merkezde Oynanan), Dinge (Hilvan’da Oynanan), Fasıl (Dörtlü Değnek) en çok bilinen oyunlardır.

Bunların dışında sadece ismi bilinen fakat nasıl oynandığı bilinmeyen çok eski oyunlar da bulunmaktadır.

Şanlıurfa Halk Oyunlarından Ençok Bilinen ve Oynananlar

1- Kımıl Oyunu: Kımıl, Urfa yöresinde Süne adı verilen bir haşeredir. Buğdaylar başak bağladığı sırada tanelere dadanır. 10-11 mm. Uzunluğunda tıknaz gövdeli bir böcektir. Kışı yüksek yerlerde yaylalarda yaprakların ve bitki kırıntılarının altında geçirir. İlkbaharda ovalara iner; yumurtalarını iki sıra halinde yaprakların alt yüzüne bırakır. Yumurtadan çıkan böcekler sütlü taneleri emerek beslenir. Kımılın bu yörenin topraklarını başlangıç tarihi belli olmayan bir zaman içerisinde istila ettiğini yaşlı kişilerden öğreniyoruz.

Süne, kelimenin tam anlamıyla büyük bir felaket olarak toplumun günlük yaşamında yer almaktadır. Tüm karşı koymalara rağmen bu parazit hayvan ortadan kaldırılamamaktadır. Ekinler boy attığı zaman, başaklar süt halinde iken kımıl tarlaya girer, başağa doğru tırmanır ve başaktaki sütleri emdikten sonra başka bir başağa geçer.

Kımıl mücâdelesinde ilaçla başa çıkılamayınca bu haşereleri toplama yoluna başvurulur. Toplanan kımıl, kilo ile zirai mücâdele kurumlarına satılır. Kımıl toplayanların ellerinde genellikle kalbur, bellerinde iş önlüğü veya torbalar bulunur. Toplayıcılar kalburla buğday saplarına vurarak buğday başakları üzerindeki kımılların kalbura dökülmesini sağlarlar. Kalburda biriken kımıllar, önlüklere ve daha sonra torbalara aktarılır. Böylece her köylü, günde birkaç kiloyu bulan kımıl toplamış olur.

Kımıl zamanla köylerimizde, bu hayat mücâdelesini dramatize eden bir halk oyunu olarak ortaya çıkmıştır. Bu oyun halay türündedir. Yay ve daire şeklinde sıralanan, çok sayıda erkek ve kadın tarafından köy meydanında oynanmaktadır. Bu oyun oynanırken, davul ve zurna eşliğinde türkü de söylenir. Yalnız erkek, yalnız kız ve kız-erkekle beraber oynanır.

Urfalılar hep ağlar Buğdasına bel bağlar Şu kımıl yürek dağlar Havar kımıl, lo kımıl.

Ekinimizi kavurdı Gökyüzüne savurdı İslam değil, gavurdı Havar kımıl, lo kımıl.

Ekinimizi ekmişiz Boşuna beklemişiz Kımıldan çok çekmişiz Havar kımıl, lo kımıl.

2- Gırani (Ağırlama): Bu oyuna ağırlama da denir. Ritmik olmayan ve ağır hareketlerle oynanan bir oyunumuzdur. Ayaklar dizden kırılarak davulun ritmine uygun biçimde oynanır. Yalnız erkek veya kız-erkek birlikte oynanır.

3- Düz: Basit fakat çok ritmik hareketlerden oluşan bir oyunumuzdur. Bu oyunda oyuncuların omuzlarını oynatmaları çok önemlidir. Düz oyununda ağırlık ekip başındadır. Ekip başı zaman zaman ortaya çıkar ve bütün figürlerini sergiler. Köyde kurulan goventlerde genellikle düz oyunu oynanır. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

4- Tek Ayak (Derik): Yöremizde sevilerek oynanan oyunlardan biridir. Oyun, ismini sol ayağın öne tek vurulmasından almıştır. Diğer bir ismi ise Derik’tir. Derik isminde güzel bir kız için yakılan türküden çıktığı yaşlılar tarafından söylenmektedir. Derik, çok güzel oynar; oynarken kuş kadar hafif, çekirge kadar çevik, güvercin gibi süzülür. Derik’in oyunlarına herkes hayran kalır ve düğünlerde Derik aranır. Derik, o düğüne gelmediği zaman düğün sahibi üzülür ve şu türküyü söyler:

Derik gilde bir kuş var Kanadında nakış var Derik Toya gelmedi Elbet bunda bir iş var.

Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

5- İki Ayak (Dıniğ): Bu oyunumuzda, sol ayak iki defa öne vurulduğu için bu oyuna iki ayak denir. Çok ritmik ve göze hoş gelen figürler içerir. Aslında bu oyunumuz, Derik oyununun bilinip oynanmasından sonra ayak figürü eklenerek sonradan düzenlenmiş bir oyunumuzdur. İsmini ayak vuruşlarından almıştır. Yalnız erkek veya kız-erkek birlikte oynanır.

6- Terge (Türk-i Tergi): Bu oyuna, yöremizde Türk-i Beraza da denilmektedir. Terge oyununun Suruç Ovası’nda halen yaşamakta olan Alaeddin Keykubat’ın torunları olan Alaeddin aşiretinden çıktığı söylenmektedir. Bu oyuna göçebe Türkmen aşiretlerinden çıktığı için “Türk-i Terge” denilmektedir. Zengin kültürümüzün birçok özelliğini taşıyan bu oyun, kardeşliği ve sevgiyi simgeler. Oyun içerisinde Seylani figürleri de bulunmaktadır. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

7- Urfalıyım Ezelden: Ritmik ayak hareketleri üzerine kurulu bir oyundur. Urfalıyım Ezelden türküsünün müziği ile oynanır. Ellerde mendil, ayak figürüne uygun olarak kollar sağa ve sola sallanır. Baş ise hafifçe sağa sola çevrilir. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

8- Abravi (Lorke): Bu oyunumuz bölgenin tamamında oynanır. Çok ritmik ayak ve omuz figürleri içerir. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

9- Soseh: Kaval veya davul zurna eşliğinde oynanır. Bu oyunumuzda da bolca ayak figürü bulunmaktadır. Yiğitlik ve sertlik içeren bir oyunumuzdur. Akçakale ilçemize ait bir oyunumuzdur. Yalnız erkek veya kız-erkek birlikte oynanır.

10- Fasıl (Dörtlü Değnek): Bu oyun çok önceleri kılıçla oynanırdı. Düğünlerde yaralama olayı olduğundan dolayı yasaklanmıştır. Daha sonra Halk Evleri’nde kılıç kalkan kullanılarak oynanmıştır. Günümüzde ise kılıç kalkanın yerini değnek almış ve oyunun adı da Dörtlü değnek oyunu olarak kalmıştır. Dört kişi ile oynanan bu oyunumuz beş bölümden oluşmaktadır. İlk dört bölümde mendil figürleri, yürüme, çökme, kalkma ve ayak figürleri bulunur. Son bölümde ise oyuncular ortaya atılan değnekleri alarak dövüşürler. Dövüşten sonra değnekler atılarak kucaklaşırlar. Bu oyunda da yiğitlik, mertlik ve kardeşlik figürleri işlenmektedir. Yalnız erkekler oynar.

11- Gemi: Fırat kenarında bulunan Bozova-Hilvan ilçelerimiz ve oraya yakın köylerde oynanmıştır. Sal ile nehri geçme, yük nakli ve bu işleri yaparken meydana gelen kazaları anlatır. Üzüntü ve sevinci ifade eden mizansen figürleri vardır. Yalnız erkek veya kız-erkek beraber oynanır.

12- Ğezale: Ğezal ceylan demektir. Elinde kovasıyla beriye süt sağmaya giden bir köylü kızı, yakın bir köyden gelen davul sesine ritmik hareketler yaparak sekmeye başlar ve oyunun adı kızın ceylan gibi sekmesinden dolayı ğezal ismini alır. Yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

13- Cezayir: Bir erkek oyunudur. Bu oyunda yiğitlik ve sertlik hakimdir. Yalnız erkekler oynar.

14- Çeçen Kızı: Bu oyun, düz oyununun figürleri ile aynı olmakla beraber, ezgi farklı, ritm daha hızlı çalınmaktadır. Düz oyununda olduğu gibi bu oyunu da güzel kılan taraf, ekip başının kendi figürlerini ortada göstermesidir. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynar.

15- Üç Ayak: İki ayakta olduğu gibi öne iki değil de üç defa vurularak oynanan ve sonradan düzülmüş bir oyunumuzdur. İsmini ayak vuruşlarından almıştır. Yalnız erkek, yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır.

16- Dik: Adından da anlaşıldığı gibi, oyuncular dik olarak iki ve dördüncü sayılarda diz kırarak oynarlar. Öne gidişlerde eğilerek üç adım atılır ve sol ayak vurularak dördüncü sayı tamamlanır. Öne gelindiğinde, sağ ayakla sol ayağın yanına üç defa topuk vuruşu yapılır ve sol ayağın topuğu yere vurularak sayı tamamlanır. Dik olarak geri çıkılır. Yalnız erkekler oynar.

17- Teşi (Serajeri): Teşi, yün ve pamuk eğirme yarayan iğdir. Kadının ev işlerini sembolize eder. Oyun içerisinde ip eğirme, süt sağma ve hamur yoğurma gibi ev işlerini dile getiren bir oyundur. Yalnız kızlar oynar.

18- Dinge: Komşudaki düğünde çalınan davul sesine dayanamayan anne, çocuğunu eve bırakır, düğüne gider. Daha sonra baba eve gelir, çocuğa annesinin nereye gittiğini sorar, çocuk da davul sesinden dolayı dın dına gitti diye cevap verir.

Dın dın kelimesi herkes tarafından duyulur ve annenin yapmış olduğu figürler zamanla dın dın kelimesinden Dinge’ye döner. Günümüze kadar böyle geldiği yaşlılar tarafından söylenmektedir. Merkezde oynanan Dinge’de yalnız kız veya kız-erkek birlikte oynanır. Hilvan ilçemizde oynanan Dinge’de ise yalnız erkek veya kız-erkek birlikte oynanır.

Şanlıurfa Halk Oyunları Çalgıları

1- Zurna: Üflemeli halk çalgılarımızın başında gelen zurna, davulun ayrılmaz parçasıdır. Kaba, orta ve cura olarak üç boya ayrılır. Özel bir soluk alma tekniği ile çalınır. Erik, şimşir ve zerdali ağacından yapılanları tercih edilir.

2- Davul: Türk vurma çalgılarının sembolü olarak kabul edilir. Ceviz ağacından yapılır. Kasnak, ip ve deri olmak üzere üç kısımdan meydana gelir. Tokmak ana ritmi, çubuk ise ana ritmi daha da detaylandırarak çalar. Genellikle küçük davul, orta davul, büyük davul ve koltuk davulu gibi mahalli boyları ve adları vardır. Yöremizde büyük davul (Meydan Davulu) kullanılmaktadır.

3- Keman-Cümbüş ve Darbuka: Erkeklerin asbap gecelerinde ve kadınların kına gecesi ile kadın düğünlerinde, oynanan oyunlara bu sazlar eşlik eder.

4- Kaval: Harran ve Akçakale yöresinde bazı oyunlar kaval eşliğinde oynanmaktadır.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 45103 kez gösterilmiştir.