Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa Halk Kültürü
Şanlıurfa'da Ziyaret ve Adak Yerleri Hz. İbrahim Peygamber Makamı
Şehir merkezindedir. Hz. İbrahim Peygamber’in doğduğu rivayet edilen
mağaradır. Adak adanır. Çocuk sahibi olmayı dileyenler, çocukları erken doğarsa
adını İbrahim Halil koyarlar. İçinde su da olan mağaranın sinir ve ruh
hastalarına iyi geldiği öne sürülmektedir. Eyyup Peygamber Makamı Şehir merkezinin güneyindedir. Hz. Eyyup Peygamber’in burada iyileştiği ve
yaşadığı rivayet edilir. Buradaki suyun şifalı olduğu öne sürülür. Mağarası,
Şanlıurfa’nın bilinen adak yerlerinden biridir. Eyyup Nebi Türbe, Viranşehir yakınlarındaki Eyyup Nebi Köyü’nde bulunmaktadır. Türbede
Hz. Eyyup (a.s)’un kabri bulunmaktadır. Ayrıca köyün güney batısında Hz. Elyesa’
(a.s) ın türbesi bulunmaktadır. Köy mescidinin kuzeyinde Hz. Rahime Hatun’un
türbesi bulunmaktadır. Şeyh Hayat El-Harrani Şeyh Hayat el-Harrânî’nin adı Kays idi. Harran’da doğup, orada yaşadığı için
kendisine el-Harrânî denilmiştir. Devrinin en büyük evliyasındandır. Şeyh Hayat
el-Harrânî için, vefatından sonra tasarrufları devam eden dört evliyadan biridir
denilmektedir. Babası da büyük evliyadandır. Hayat el-Harrânî, h. 581 m. 1185’de
vefat etti. Harran’da defnedildi. 1195’de üzerine bir türbe yapıldı. Hayat el-Harrânî Hazretleri çok keramet gösteren bir veli idi. Bugün türbesi
halk tarafından ziyaret edilmektedir. Şeyh Mes’ud (Şıh Maksut) Şanlıurfa’ya ne zaman geldiği belli değildir. Nişabur’dan Urfa’ya geldiği
bilinmektedir. Türbesi ve tekkesi Şanlıurfa’nın güneyinde, Urfa Kalesinin de
güney tarafına düşen tepenin üzerindedir. Mezarı bu türbenin içindedir. Devrinin
alim ve mutasavvuflarındandır. Halk arasında “Şıh Maksut” diye yanlış
tanınmaktadır. Asıl adı Şeyh Mes’ud’dur. Bu türbe hem bir ziyaret yeri etrafı
ise bir mesire yeridir. Türbe Selçuk Mimari tarzında yapılmış olup, kubbesi yarı açık bırakılmıştır.
Şeyh Mes’udun mezarı türbenin doğu tarafında bulunan eyvanın bodrumundadır.
Normal olarak eyvanın için de tahtadan bir sanduka vardır ve üzeri yeşil bir
kumaşla örtülüdür. Bu sandukanın içi boş olup evyanın altındaki bodrumda mezar
bulunmaktadır. Burada beş mezar bulunmakta; bunlardan biri Şeyh Mes’ud’un, biri
kız kardeşinin, diğer üç mezarda müritlerinin mezarlarıdır. Mezarların bulunduğu
bu bodruma inecek bir kapı bulunmamaktadır. Şeyh Mes’ud tekkesinin içinde
mescid, çilehâneler ve misafirler için ayrılan odalar bulunmaktadır. Hoca Ahmed Yasevi’nin halifelerinden biri olduğu sanılmaktadır. Nişabur’dan
Anadolu’ya gelerek halka İslâmiyeti öğretmekle görevlendirilmiştir. Uzun yıllar
Urfa’da müslümanlığa hizmet etmiş evliyadandır. Bediüzzaman Ahmed El-Hemedâni Bediüzzaman Ahmed el-Hemedâni hazretlerinin türbesi, kendi adını taşıyan
mezarlığın ortasındadır. Türbenin üzerinde açık bir kitabe bulunmaktadır. Bediüzzaman Ahmet
el-Hemedani hicri 1209 senesinde vefat etmiş ve bu türbeye defnedilmiştir. Halk
tarafından devamlı ziyaret edilen türbenin etrafında birçok meşayıh ve ulema
mezarı bulunmaktadır. Hacı Kermo Kadiri şeyhidir. Hacı Kermo diye şöhret kazanmıştır. Bu Kadiri Şeyhi’nin
mezarı Harrankapı Kabristanındadır. Devrinin alim ve mutasavvuflarındandır.
Hicri Zilkade 1234 (miladi Agustos 1819) senesinde vefat etmiştir. Asıl adı Haci Abdülkerim olan Hacı Kermo, aslen Bağdad’lıdır. Urfa’ya ne
zaman geldiği bilinmemektedir. Mezarı halk tarafından ziyaret edilmektedir. Yakup Kalfa Onyedinci yüzyıl Kadiri şeyhlerindendir. Urfa’lı Şair Nâbi’nin şeyhidir.
Türbesi Şanlıurfa kalesinin eteğinde ve Aynı Zeliha gölünün güney batısındadır.
Türbesinin bulunduğu mahalleye “Yakupbiye Mahallesi” ismi verilmiştir. Şeyh Ali Dede Aslen Tunus’lu olan Şeyh Ali Dede, Şâzeliyye Tarikatı kurucusu Hasan Şâzeli
Hz.’nin torunlarındandır. Doğum ve vefat tarihleri bilinmemektedir. Şeyh Ali Dede, muhtemelen 1600’lü yılların ilk çeyreğinde Tunus’tan
İstanbul’a giderek Erenköy’e yerleşir, Şazeliyye adındaki tarikatını yayar. Daha
sonra İstanbul’dan Urfa’ya gelir ve Halil-ür Rahman Camii’nin yanına yerleşerek
buraya bir tekke yapar. Osmanlı Padişahı Sultan IV. Murad Han, 1639 yılında Bağdat Seferi’ne giderken
Urfa’ya uğrar ve Şeyh Ali Dede’ye misafir olur. Urfa’dan ayrılırken Şeyh’e ve
tekkesine hediyeler verir. Sultan IV. Mehmed Han, 30 Kasım 1651 tarihli bir berâat ile Şeyh’e, bugün
Karaköprü olarak bilinen beldeyi bağışlar. Şeyh Ali Dede’nin torunlarına yakın zamanlara kadar ‘Halil-ür Rahman Şeyhi’
denilmiştir. Torunları ‘Eren’ ve ‘Felhan’ soyadlarını almışlardır. Türbe arasındaki iki küçük yeşil mezarın, Şeyhin küçük yaşta vefat eden Hasan
ve Hüseyin isimli çocuklarına ait olduğu söylenir. Şeyh Ebu Salih Et-Balık Kurumu’nun hemen batısında olup önünden yol geçmektedir. Eski sur
duvarları arasında bulunan mezarına birkaç merdivenle çıkılır. Halk arasında, Şeyh Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin manevi evladı olarak
tanınan Şeyh Ebu Salih’in asıl adı ve yaşadığı dönem bilinmemektedir. Halk tarafından ziyaret edilen Şeyh Ebu Salih’in, darda kalan müslümanların
imdadına yetiştiğine inanılmaktadır. Arş Hoca Arş Hoca, 1930 yıllarında yaşamış evliyadan bir zattır. Türbesi Harrankapı
Mezarlığı’ndadır. Türbesinin üzerindeki kitabesi çok bozuk olduğu için
okunamamıştır. Türbe, Yavuz Selim İlköğretim Okulu’nun bahçesinde bulunmaktadır.
Devamlı “Arş” diye bağırdığı için adı “Arş Hoca” olarak kalmıştır. Adının ne
olduğunu kimse bilmez. Birçok kerameti olduğu söylenilmektedir. Şeyh Ebubekir Ulucami’nin doğu kapısı yanında bulunan türbesi, halk tarafından çok ziyaret
edilmektedir. 17. yüzyılda yaşadığı bilinmektedir. Zamanın büyük evliyasından
biridir. Dipsiz Ziyaret Şehir merkezinin 5 km. kuzeyinde, Karaköprü beldesindedir. Çocukları olmayan
gelinler, türbenin yanındaki ağaca bez parçaları bağlar. Dilekte bulunurlar.
Ziyaretin yanında küçük bir göl vardır. Boztepe Ziyareti Bozova ilçesine bağlı Boztepe mıntıkasındadır. Baharda, Cuma günleri sıkça
gidilen bir yerdir. Çocuk özlemi ile gelen kadınlar çoğunluktadır. Akbalık Hz. İbrahim’in ateşe düştüğü gölün kaynağında, beyaz bir balığın yaşadığı
rivayet edilir. Dileği olan, bu balığa şeker ve üzerinde ayetler yazılı bulunan
kağıt parçaları atar. Balık görünür ve atılanı yerse dilek kabul edilmiş
sayılır. Öküz Taşı Şehir merkezinden 15 km. uzaklıkta, Kızlar Köyü’ndedir. Taş uzaktan
bakıldığında oturan bir öküzü andırmaktadır. Velinin türbesi, bu taşın hemen
bitişiğindedir. Türbe ziyaret edilir. İyileşmek için dua edilir. Debbağhane Şehir merkezindedir. Yıkılan türbenin kaybolmaması için üzerine bir şadırvan
inşa edilmiştir. Yaramaz ve haylaz çocukları sükunete kavuşsun diye buraya
getirirler.
|