Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa Halk Kültürü
Şanlıurfa Folklorunda Kuşlar ve Kuşçuluk Şanlıurfa çok zengin bir
folklor hazinesine sahiptir. Folklor anlayışına göre halka ait herşey onun
kültürünü oluşturmakta, dolayısıyla folklorun konuları içine girmektedir.
Folklorumuzun içinde yeralan halk kültürümüzdeki hayvanlar alemi, Şanlıurfa’da
kendini kuşlar ve kuşçulukla göstermektedir. Şanlıurfa’da halkın ikinci uğraşları arasında kuşçuluk başta gelmektedir. Her
Şanlıurfa’lı, kendi gibi endamlı ve mağrur bir yaratık olan güvercini canı gibi
sever, besler, süsler, takılar takar ve kendini ona bağlar. Bulundukları ortama neşe dağıtan ve tabiat özlemini gideren kuşların her
birinin güzel bir manası ve hayırlı bir tesiri vardır. Halk Edebiyatında Kuşlar Anonim Halk Edebiyatı ürünleri büyük ölçüde kuşların varlığına dayanır.
Kuşlar halk şiirine her zaman ilham kaynağı olmuşlardır. Halk dilinde övme-okşama sözlerinden bir bölümü sevilen kuşlarla yapılır.
Bunlara örnek: Güvercinim, kuşçağızım, minik kuşum, bülbülüm gibi sözlerdir. Halk inancına göre sokakta yürürken insanın başına kuş pisliği düşerse uğur
sayılır. Özellikle güvercin müjdeci kuş sayılır. Türkülerimizin bir çoğunun içinde çeşitli kuşların adları geçmektedir. Hatta
çok sevilen bazı türkülerimizin adları kuşa bağlı türkülerdir. Bunlar: Garip Bir
Kuştu Gönlüm, Güvercin Vurdum Kalkmaz, Bülbüller Düğün Eyler, Bülbülün göğsü al
olur gibi çok sevilen türkülerimizdir. Hikâye ve masallarımızda da kuşlara çok yer verilmiştir. Özellikle güvercin,
edebiyatımızın en gözde kuşlarından biridir ve barış semboludur. Kuşlar, beden ve davranış özellikleriyle atasözleri ve deyimlerimizde de
yeralmışlardır. Atasözlerimizden birkaç örnek verecek olursak: Kanatsız kuş olmaz, kuşu
kuşnan tutarlar, alıcı kuşun ömrü az olur, elin taşı ile kuş vurulmaz, yuvayı
yapan dişi kuştur, kuştan korkan darı ekmez, en bilinenleridir. Kuş ile ilgili deyimlerimiz ise: Ağzı ile kuş tutmak, bir taşla iki kuş
vurmak, devlet kuşu, gece kuşu, kuşa çevirmek, kuşbaşı, kuş beyinli, kuşhâne,
kuşüzümü, kuş sütü ile beslemek, uçan kuşa borcu olmak, taklacı kuş gibi, en
yaygın olanlarıdır. Ayrıca ninnilerde, bilmecelerde, masallarda, tekerlemelerde, fıkralarda çocuk
oyunlarında kuşlarla ilgili bölümler yeralmaktadır. Manilerimizde ise kuş bahsi oldukça çok geçmektedir. Ayrıca rüyada kuş görülmesi iyi haberlere yorumlanır. Halk hekimliğinde; konuşmayan yada güç konuşan çocuklar için, kuşun içtiği su
içirilir. Ağzına kuş sokulur ve kuş eti yedirilir. İslâm inancına göre kuşlar günahsız yaratıklardır. Barış ve sevgi semboludur. Hz. Muhammed, Sevr Dağı’ndaki mağarada
saklanırken, mağara girişindeki ağacın üstüne bir çift güvercin yuva yapar ve
yumurta yumurtlar, müşrikler kuşkulanmaz. Böylece kuşlar peygamberimizi
kurtarıcı rol oynamışlardır. Şanlıurfa’da Kuşçuluk İnsanoğlu ile kuşların dostluğu insanlık tarihi kadar eskidir. Bu dostluğun
başladığı ilk yer belki de Peygamberler Şehri Şanlıurfa’dır. Kuşçuluk, Şanlıurfa’da özel zevklerden biridir. (Şanlıurfa’lı buna “Merak”
demektedir.) Şanlıurfa halkı kuşları çok sevmektedir. Kuşçuluk zevk için yapılmakla
beraber kendine özgü özellikleri olan bir meslek olarak da sayılmakta ve halk
dilinde kuş besleyip uçuranlara “kuşçı” adı verilmektedir. Anadolu’da bir çok yörede güvercin besleyip uçurulmasına rağmen, Şanlıurfa
kadar yaygın bir bölge yoktur. Yaşlı kuşçuların anlattığına göre eskiden en çok
kuş Halep’te beslenirmiş. Daha sonraları Şanlıurfa’da kuş sayısı çoğalmış ve bu
konuda Şanlıurfa ünlü olmuştur. Böylece geniş bir kuş kültürü oluşmuştur.
Şanlıurfa’da 200-300 adet kuş besleyen “Meraklılar” vardır. Evlerde beslenen
kuşların sayısı 25 binin üzerindedir. Kuşçuluk genelde esnafın özel zevklerinden biridir. Akşama doğru dükkânının
kapatan kuş meraklısı ve yetiştiricisi hemen kuşlarıyla beraber olur ve günün
bütün yorgunluğunu, stresini unutur. Şanlıurfa’da kuşçuluğun yaygınlık nedeni evlerin elverişli olmasındandır.
Hayatların (avluların) geniş ve gürültüden uzak oluşu, damların toprak ve düz
oluşu kuşçuluk için çok elverişlidir. Kuş beslenen evlerde “Hayat”ın bir yanında
veya damların uygun bir köşesinde kuş matarları (evleri) vardır. Bazen avludaki
bir oda da kuşevi olarak kullanılır. Kuşçu Kahvehaneleri Şanlıurfa’da kuşçuların buluştuğu “kuşçu kahvehâneleri” vardır. Bugün bu
kahvehânelerden birkaç tanesi hala varlığını sürdürmektedir. Bunların en meşhuru
ise “Çardaklı Kahvehânedir”, bu kahvehânelerin içinde tel kafesli odacıklar
bulunur. Bu kafeslerde kuş rafları vardır. Ve kuşlar bu kafeslerde oynaşır. Kuşçu kahvehâneleri otantik yapısını korumaktadır. Küçük masalar ve
etrafındaki kürsülerde (tabureler) oturup sohbet eden insanlar, kahvehânenin
içinde serbestçe dolaşan kuşları keyifle izlerler. Müşteriler burada kuş sohbetleri ve kuş alışverişi yaparlar. Bazen de en
gösterişli ve kıymetli kuşlarını getirip gösterdikleri olur. Bu kahvehânelerde
gürültülü konuşulmaz, rahatsız edici sesler çıkarılmaz, kuşlar seyredilir ve
ötüşleri dinlenir. Mimaride Kuş Takaları Halkın kuşa verdiği değer ve kuşa yönelik insancıl davranış “Geleneksel
Şanlıurfa Evleri”nin avluya bakan oda pencerelerinin üstünde yeralan “kuş
takaları”nda (kuş evleri) görülmektedir. Bu barınaklar insanoğlu ile kuşların dostluğunun yeşerdiği ve yaşadığı
mekanlardır. Kuşların Uçurulması Kuş uçurmak için damların uygun olması çok önemlidir. Kuşları damdan havaya
kaldırıp uçurmaya yarayan uzun bir sırık vardır. Bu sırığın ucunda bir “çapıt”
(bez) bağlıdır. Kuşları damdan kaldırma bu sırığın sallanmasıyla olur. Kuşlar
gelenek olarak sabah ve ikindi zamanı olmak üzere günde iki defa uçurulurlar.
Uçurulan “köme”ler (çoğunluğu erkek kuşlardan meydana gelen kuş topluluğu)
damın etrafında uzak mesafeli daireler çizerek uçarlar. Bunun sağlanması sırık
ve ıslıkla olur. Kuşçu, kömeyi dama geri çağırırken bu işi ıslık çalarak ve dişi
kuşu göstererek yapar. Kuş uçurma saatlerinde şehrin üstü kuşla dolar, havada kömeler birbirlerinin
içinden geçerler. Kayıp vermeden evine dönen kuş kömeleri evine bağlı, sadık ve
“yavuz kuşlar”dır. Kuşçu, başka kömeden bazı kuşları kendi kuşları arasına katar ve onu
yakalarsa o günkü kârı o olur. Kuşçuların bu konudaki son sözleri: “Kuş tutulunca verilmez”dir. Bu tutulan
kuşa “garip” denir. Bir müddet dişi bir kuş ile yanyana konur ve yeni yerine
alıştırılır. Kuşçu, yakaladığı kuşu; ya eski sahibine verir yada kendine alıkoyar.
Yakalanan kuşun sahibi, kuşundan vazgeçmek istemiyorsa, gelip yakalayandan para
ile geri almak ister. Bazende kuşun sahibi gelip almazsa, kuşçu bu kuşu satmak
için kuşçu kahvelerine götürüp orada satar. Bazende kuşlar değişikle geri
alınır. Bazen birkaç kuşçu aralarında “said” denen bir anlaşma yaparlar: Bu anlaşmaya
göre bir kuşçu, diğerinin kuşunu yakaladığında geri vermez. Ancak, tuttuğu kuşa
kuşçular arasında bir fiyat biçilir. Kuşun esas sahibi, bu fiyatı ödeyince
kuşunu geri alabilir. Kuş Takıları Kuşçular, kuşların bakımına büyük özen gösterirler. Onları boncuk ve
takılarla süslerler. Ayaklarına “takım” denilen kemikten veya kehribardan
yapılmış takılar takarlar. Ayrıca ayaklarına halhal denen küçük çıngıraklar
(zil) takılır. Kulaklarına sarı madenden işlemeli küpeler takılır. (Yazın
çıkarılır) İki kulak arasına takılan ve boyunda duran “gerdanlık” takılır. Bu
takılarla kuşlar damda ve hayatta yürürken çok güzel sesler çıkartırlar. Beslenme-Yumurtlama Kuşların çoğu tahıl tanesi, bitki tohumu ve özel olarak hazırlanan yemlerle
beslenirler. Ayrıca buğday, ağ darı, sarı darı, çekilmiş darı ve nar tanesi de
verilir. Yavru kuşlar daha çok yem yer hızla büyürler. Dişi kuş, birinci yumurtadan bir gün arayla ikinci yumurtayı verir. Kuluçkaya
yalnız dişiler yatar, yaz ise 16-18 günde, kış ise 24 günde bu yumurtadan yavru
alınır. Yavrulama ilkbaharda başlar kışa kadar devam eder. Yumurtalar açılıp
yavrular çıkınca ana-babaya çok iş düşer, yavrularına yiyecek taşırlar. Şanlıurfa’daki Kuş (Güvercin) Cinsleri 1. Ev Kuşları: Bu kuşlar kapısı açık bir kafeste veya evin yüksekçe ve
açık bir kuş takasında beslenir. Bunlar evcil kuşlardır. Eve alışınca hiçbir
tarafa gitmezler. Bu kuşların başlıcaları; Angut, Çiçi, Karagöz ve Kumru’dur.
2. Kafes Kuşları: Kafeste beslenen, evcil olmayan kuşlardır. Bunlar;
Yâkerim Kuşu ve Hâkkur’an Kuşu’dur. 3. Evlere Alışmış Yabani Kuşlar: Bu kuşlar evlerin muhtelif
bölümlerinde, çatı üstü, çatı arası ve kuş takalarında yaşarlar. Evcil olmayıp
evlere alışmış kuşlardır. Bunlar; Kit (Güvercin) ve Yusuf Tutan Kuşu’dur. 4. Halıs Kuşlar (Köme Kuşlar): Bu kuşlar evcil ve eğitilmiş olup
uçurulabilen kıymetli türden kuşlardır. Takla vurmazlar, düz uçarlar ve
tumansızdırlar. Bu kuşların erkek olanları (bölük) ayrı matarda beslenir ve
yetiştirilir. Bölük kuşların yanında dişi kuş bulunmaz, çünkü kuşçu gereken
eğitimi veremez. Halıs Kuşların çeşitleri: Mısırlılar, Kuzerler, Fitilliler, Nakışlılar
(Yazılı), Amberli, Kınıfırlı, Kuyrak, Perçemli, Aynalı, Şarabı, Devriş Aliler,
Cübbeliler, Abalı, Zeytuni, Mevrendi, Lemsavey, Kırktelli, Şıhşelli, Şamı,
Zırhlı, Karalı, Tağlit, Şekerli, Şafrakaragöz, Killo, Gez, Ehles, Şafra, Arans
(Keşpir), Baş, Üveys, Balina, İsrail, Macar, Hollanda, İspir, Müsevved ve
Alacalar’dır. 5. Yapışan Kuşlar: Halıs kuşlardan farklı tarafı ayaklarının “Tumanlı”
(Tüylü) oluşu ve takla atmasıdır. Çeşitleri: Siyah Yapşan, Gök Yapşan, Beyaz
Yapşan, Hume, Miski, Yandı Döndü, Çakmaklı, Sarıboz, Kırmızıboz, Kula, Kürenk ve
Musullu’dur. Kelaynak Kuşları Yeryüzünde Kuzey Afrika hariç, üremeleri için sadece Birecik’e gelip burada
yuva yaparak yavrularını büyüttükten sonra tekrar kışlaklarına dönen nadir
göçmen kuşlarımızdan olup sayıları gittikçe azalmaktadır. 1950’lerde Birecik’te 1000’den fazla olan Kelaynakların sayısı 1954 yılından
sonra hızla azalmıştır. Azalma nedeni olarak; bu tarihten itibaren zirai ilaçların fazla kullanılmaya
başlanılması, uzun süren göç esnasında gerek avcılar tarafından vurulması ve
gerekse soğuk hava şartlarından etkilenmesi ve böcekçil olan bu kuşların tabii
denge bozulması sebebiyle tabiatta yiyeceklerinin azalması olarak görülmektedir.
Bu azalmayı ve nesillerinin tükenmesini önlemek için bazı girişimlerde
bulunulmuş; Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı bünyesindeki Orman Genel
Müdürlüğü tarafından 1977 yılında Birecik’te Kelaynak üretme istasyonu
kurulmuştur. Kelaynak Kuşlarının Yaşama Tarzları Kelaynak kuşlarının Şubat ortalarında Birecik’e gelip kayalıklara
yerleşmeleri Mart ortalarını bulmaktadır. Üremelerini yapıp yavrularını
büyüttükten sonrada Temmuz ortalarında Birecik’ten tekrar yavruları ile birlikte
ayrılmaktadırlar. Kışları Kızıl Deniz kıyılarında yaşadıkları tesbit edilmiştir.
Kelaynak kuşlarının Birecik’e üreme için gelmelerinin nedeni; buradaki
kayalarda bulunan kalsit maddesinin Kelaynak kuşlarındaki üreme gücünü
arttırdığı şeklinde söylenmektedir. Kelaynaklar tek eşlidirler. Yani genellikle
her sene aynı eşler yuva yapar ve çiftleşirler. Kelaynak kuşlarının ergin
olanları yuva yaparlar. 5 yaşından sonra ergin hale gelmektedirler. Bunların
ömürleri 25-30 yıl arası olduğu söylenmektedir. Üretme istasyonunda korunmaya alınan kuşlar, siyah yağsız kıyma et,
rendelenmiş havuç, rendelenmiş haşlanmış yumurta ve fenni yem karması ile
beslenirler. Göçmen Kelaynak kuşları ise et ihtiyaçlarını tarıma zararlı
böcekleri yiyerek giderirler. Kelaynak kuşu, Birecikliler tarafından kutsal sayılmaktadır. Kuşların Şubat
ortalarında gelişleri Birecikliler için İlkbaharın gelişinin bir işareti
sayılmaktadır. Daha önceleri kurbanlarla karşılanan Kelaynak kuşları için son
yıllarda Birecik’te Kelaynak Festivali düzenlenmektedir.
|