Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa M.S. 639 - M.S. 1098 I) Dört Halife Dönemi (639-661) Urfa’nın Müslümanların Eline Geçmesi Halife Hz. Ömer tarafından Şam ordusu komutanlığına getirilen İyâd B. Ğanem,
639 yılı içinde Elcezire üzerine gönderilir. İyâd, Ağustos ayında yanındaki
ordusuyla Rakka üzerine yürür. Rakka ahalisi vergi vermeyi kabul ederek
kurtulur. Şam ordusunun öncü kolu Harran önüne gelir. Harran halkı, Şam ordusuna
önce Urfa üzerine gitmelerini; Urfa halkı ne gibi şartlarla barış yapmayı kabul
ederlerse kendileri de o şartları kabul edebileceklerini söylerler. Bunun
üzerine İyâd, Urfa önüne gelerek kentin teslim edilmesini ister. Urfa halkından
birkaç kişi müslümanlara saldırmayı denerler, ancak baş edemeyeceklerini
anlayarak tekrar kente kaçarlar. Kısa bir süre sonra barış ve aman isteğinde
bulunurlar. İyâd, onlara bir mektup yazarak vergi vermek şartıyla anlaşma yapar.
İyâd, daha sonra Harran kenti ile de aynı şekilde bir anlaşma yapar. Bölgenin
diğer kentleri de İslâm ordusu tarafından ele geçirilir. Araplar, Yukarı Mezopotamya’yı burada oturan kabilelere göre; Diyâr-ı Mudar,
Diyâr-ı Rabia ve Diyar-ı Bekr olmak üzere üç kısma ayırdılar. Bunlardan Elcezire
de denilen Diyâr-ı Mudar’ın merkezi Harran, diğer kentleri ise Amid
(Diyârbakır), Mardin ve Ezgen idi. Diyâr-ı Rabia’nın merkezi Nusaybin, diğer
kentleri ise Sincar, Ra’s el-Ayn (Ceylanpınar), Beled, Dârâ, Habur, Cizre idi.
Halife Hz. Osman, Humus ve Kınnesrin’i de Elcezire ile birlikte Muaviye’nin
idaresine vererek onu Şam ve Elcezire valisi yapar. Dördüncü Halife Hz. Ali’nin
661 yılında bir Harici tarafından öldürülmesi üzerine, Muaviye’nin liderliğinde
Emevi devleti kurulur ve Elcezire de Emeviler’in hâkimiyetine geçer. II) Emeviler Dönemi (661-750) Çeşitli Olaylar 667 yılının Kasım ayında bir gece yarısı, kentte yine büyük bir su baskını
meydana gelir. Urfa tarihinde beşinci kez görülen bu afette yine surlar yıkılır
ve binlerce insan suda boğularak ölür. 3 Nisan 679’da bölgede büyük bir deprem olur. Urfa’da birçok insan ölürken,
Suruç da bütünüyle temelinden yıkılır. Bu depremde kentteki Hıristiyanların Eski
Kilisesi de tahrip olur. 718 yılında bir kez daha tekrarlanan depremde, Eski Kilise tamamen yıkılır ve
birçok yüksek binalarda çatlaklar oluşur. Emevi Halifesi II. Mervân, (saltanatı 744-750) hilâfet merkezini Şam’dan alıp
Harran’a getirir. Bu antik kentte 10 milyon dirhem altın sarfederek bir hükümet
sarayı yaptırır. Bugün kalıntıları ayakta olan Ulu Cami (Cami’ül Firdevs)
yeniletir. II. Mervân, bundan başka bölgede kanallar açtırarak tarım ve ticareti
geliştirir. Elcezire bölgesi onun devrinde altın çağını yaşar. Bu dönemde Urfa
bölgesi ve özellikle Harran, devlete en çok vergi ödeyen yerler olur. Doğuda meydana gelen Abbâsi ihtilali, devletin sarsılmasına sebep olur.
Abbâsiler’in, İran ve Mezopotamya’nın büyük bir kısmını ele geçirmeleri üzerine
harekete geçen II. Mervân, ordusuyla onları Büyük Zap Irmağı kıyısında karşılar.
750 yılında yapılan bu büyük savaşta II. Mervân yenilir, Elcezire’nin tümü
Abbâsiler’in eline geçer. III) Abbâsiler Dönemi (750-990) Çeşitli Olaylar Harran’ı ele geçiren ordu komutanı Abdullah b. Ali, Elcezire bölgesine Musa
b. Ka’b’ı vali tayin eder. Abbâsiler, Emeviler’e büyük zulümler ve katliamlar yaparlar, hatta mezardaki
ölüleri bile bu yapılanlardan nasiplerini alır. Sonunda, o zamana kadar olaylara
seyirci kalmak suretiyle kendi devletlerinin yıkılmasına yardım etmiş olan
Suriye ve Elcezire Arapları isyân ederler. Bunlara Kays ve Kelb aşiretleri de
katılır. Bu isyân 751 Temmuz’unda Kınnesrin yakınında Abdullah b. Ali tarafından
şiddetli bir şekilde bastırılır. Bu sırada, Elcezire, Doğu Anadolu ve Azerbaycan valisi, Halife Ebu’l Abbas
el-Seffah’ın kardeşi Ebu Cafer el-Mansur idi. 812 yılında, Amr ve Nasr b. Şebes adlı kişiler tarafından başlatılan Elcezire
isyânlarında Urfa, Harran ve Suruç yağma ve tahrib edilir. Bağdat’ta kritik bir
durumda bulunan hilâfet, bunlarla uğraşamadığından, isyânlar 13 yıl sürer. Mart
825 yılında Abdullah adlı komutanın dört yıl süren faaliyeti sonucunda yakalanan
Nasr b. Şebes, Bağdat’a götürülerek idam edilir. 835 yılında Urfa’da yedinci büyük su baskını meydana gelir. Batıdaki suru
zorlayarak kente giren sular, caddelere ve avlulara dolar, evlerinde oturan 3
bin kadar insan boğularak can verir. Daha sonra doğudaki surları parçalayan
sular güneye doğru akar. Kutsal Mendilin Bizanslıların Eline Geçmesi Bizans’ın Doğu Orduları Komutanı General Ioannes Kurkuas, 943 yılında Urfa
önüne gelerek, o sırada kentte saklanan Hz. İsa’nın portresi gözüken kutsal
mendili ele geçirmek amacıyla kenti kuşatır. Kısa bir süre sonra 200 müslüman
esirin serbest bırakılması ve gelecekte kente saldırılmaması karşılığında
yapılan anlaşma ile mendil Bizanslılar’a teslim edilir ve bu kutsal emanet
Bizans’a (İstanbul) götürülür. Ancak 949 yılında Hamdânîler’in Halep kolu lideri
olan Seyfüddevle Ali’nin Urfa halkıyla birlikte Bizans topraklarına saldırması
üzerine bu anlaşma çiğnenmiş olur. Bizanslılar, 959 yılında Leon komutasındaki
bir orduyu, Elcezire ve Urfa üzerine gönderirler. Bu ordu Urfa’ya saldırarak
pekçok insan öldürür ve Müslümanlardan bazılarını da esir alır. IV) Nûmeyroğulları ve Mervânîler Dönemi (991-1031) Harran’da Nûmeyri Emirliği 937 yılından itibaren Musul Hamdânîleri’nin elinde bulunan Harran’da,
hâkimiyet savaşları meydana gelmiş ve sonunda Harran’daki Hamdânî hâkimiyeti
sona ermiş ve kent Halep sahibi Sa’düddevle’nin eline geçmişti. Diyâr-ı Mudar ve
Halep sahibi Sa’düddevle’nin 991 yılında ölmesi üzerine Hamdâniler’e bağlı
valiler istiklallerini ilan ederler. Bu sırada Harran valiliği yapan Vessab b.
Sabık el-Nûmeyri de Harran hâkimi olarak istiklalini ilan eder. Vessab b. Sabık, 1019 yılında ölünce yerine oğlu Şebib geçer. Bu sırada Urfa
Nûmeyroğulları’na bağlı Utayr adlı birisinin hâkimiyetinde idi. Onun kentteki
naibi ise Ahmed b. Muhammed idi. Utayr, Ahmed’i kıskanarak öldürür; bunun
üzerine Urfalılar Diyarbakır Mervâni hükümdârı Nasrüddevle Ahmed’e mektup
yazarak kenti teslim almak üzere gelmesini isterler. Nasrüddevle de, Zengî
adındaki bir Türk komutanı, Urfa’yı teslim almak üzere gönderir. Utayr ise daha
sonra Nasrüddevle’nin huzuruna çıkarak Urfa’nın yarısının idaresini ele
geçirmeye muvaffak olur. Ancak Zengî, Ahmed b. Muhammed’in oğlunu teşvik edip
Utayr’ı öldürtür. Bu olaydan sonra Şubat 1027’de Nûmeyroğulları ile yapılan
savaşta Zengî de öldürülür. Böylece Urfa tamamen Nasrüddevle Ahmed’in hâkimiyeti
altına girer. Urfa’da Mervâniler Hakimiyeti Nasrüddevle, kısa bir süre sonra kenti İbn Utayr (Utayr’ın oğlu) ile
Nûmeyroğulları’ndan Şiblüddevle’nin oğlu arasında paylaştırır. Ancak kent yine
de huzur bulamaz, İbn Utayr Şiblüddevle’nin oğlunu öldürür. Daha sonra İbn
Utayr’ın öldürülmesi üzerine Nasrüddevle, Selman adında bir Türk’ü vali olarak
atar. Selman, Utayr’ın dul eşi tarafından o kadar baskı altında tutulur ki, o bu
sıkıntıdan kurtulmak için Samsat’ta oturan Bizanslı komutan Georgios Maniakes’e
kenti teslim etmek için haber gönderir. Urfa’nın teslimi karşılığında uygun bir
tazminat ve “Bizans imparatorundan bir ülke ve bir eyâlet” isteyen Selman’ın
isteklerinin kabul edilmesi üzerine Urfa, Bizanslı komutana teslim edilir
(1031). Böylece Urfa çok basit ve kansız bir şekilde Bizans’ın eline geçmiş
olur. V) Bizans İmparatorluğu’nun III. Hâkimiyet Dönemi (1031-1087) Urfa Bölgesinde Selçuklu Akınları Bu dönemde göze çarpan olaylar arasında Büyük Selçuklu komutanlarının Urfa
bölgesine yaptıkları akınlar sayılabilir. Nitekim 1065-1066 yılında askerleriyle
Urfa bölgesine giren Sâlâr-ı Horasan, Siverek’e saldırarak Urfa civarını yağma
eder. Aynı yıl içinde ikinci kez Urfa civarına saldırarak Kısas’ta karargâh
kurar. Yapılan savaşta Bizans ordusu büyük kayıplarla geri çekilir. Selçuklu
komutanı üçüncü kez bölgede görünerek yine yağma yapar, ganimet ve esirlerle
geri döner. Yine Selçuklu komutanlarından olan Hacib Gümüştekin, 1066-1067 yılında
yanında askerlerle Urfa civarına gelerek Siverek’e yakın Nasibin kalesini
kuşatır, ancak alamaz. Daha sonra ele geçirdiği Bizanslı komutan Aruandanos’u
Urfa önüne getirerek 20.000 dinar karşılığında serbest bırakır. Sultan Alp Arslan Urfa Önünde Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan (saltanatı 1063-1072), Mısır’dan aldığı bir
davet üzerine bu ülkeye sahip olmak amacıyla harekete geçer ve Urfa civarındaki
bazı kaleleri ele geçirir. Sultan 10 Mart 1071’de Urfa’yı kuşatır. 50 gün süren
sonuçsuz kuşatmayı kaldırarak Birecik’e gider ve orada konaklar. Suriye’ye doğru
giderken, Bizans ordusunun Anadolu’da ilerlediğini duyunca süratle geri dönerek
Urfa’dan geçer ve 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Savaşı’nı kazanarak imparatoru
esir alır. Sultan Alp Arslan’ın oğlu Melikşah, (saltanatı 1054-1092) 1087 yılında
Halep’e giderken Harran’a uğrar. Emir Bozan adlı bir komutanını Urfa’ya
gönderir. Bozan üç aylık sıkı bir kuşatmadan sonra kenti ele geçirir (Mart-Nisan
1087). 1093 yılında Harran da kendisine verilir. VI) Büyük Selçuklular ve Suriye-Filistin Selçukluları Dönemi (1087-1095)
Çeşitli Olaylar Urfa bölgesinin Türk hâkimiyetine geçmesi üzerine bütün civar asayiş ve
huzura kavuşur. Emir Bozan, kentin yönetimini Sâlâr Hulukh adlı bir komutana
verir. Sultan Melikşah 19 Kasım 1092’de öldüğünde, Emir Bozan bu sırada İznik’i
kuşatan orduda savaşıyordu. Sultanın ölümünü duyunca kuşatmayı bırakarak Urfa’ya
çekilir. Bundan sonra Büyük Selçuklu Devleti’nde taht mücâdelesi başlar. Bu mücâdele
esnasında önce Melik Tutuş’u destekleyen Emir Bozan ve Halep Emiri Aksungur,
daha sonra Melikşah’ın oğlu Berkyaruk tarafına geçer. Suriye-Filistin Selçuklu
Sultanı olan Melik Tutuş bu ihâneti unutmaz, yapılan savaşta onları yener, önce
Aksungur’u, sonra da Emir Bozan’ı ele geçirerek öldürtür. (1094) Suriye-Filistin Selçukluları Urfa Bölgesinde Melik Tutuş daha sonra Bozan’ın esir aldığı iki askerini idaresindeki Harran
ve Urfa’ya göndererek bu kentlerin teslimini ister. Emir Bozan’ın vekilleri ve
kentteki askeri birlik, efendilerinin ölmüş olduğuna inanmayarak kenti teslim
etmek istemezler. Ancak Melik Tutuş, bir mızrak ucuna taktırdığı Bozan’ın kesik
başını kente gönderir. Bozan’ın kesik başını gören vekilleri Urfa ve Harran’ı
Tutuş’a teslim ederler. Melik Tutuş, idarede kolaylık sağlamak amacıyla Urfa’yı Ermeni asıllı Thoros
adında birisine verir. Kalede sürekli olarak bir Türk garnizonu bulundurulur.
Thoros, 1095 yılında Melik Tutuş’un ölümünü fırsat bilerek kentin tümüne
hakim olur. VII) Ermeni Thoros Dönemi (1095-1098) Türklerin Urfa Kuşatması Ermeni Thoros’un 1095 yılında kente hakim olması üzerine, bu arada içkalede
bulunan Sipehsalar ünvanlı Türk komutanı civardaki Türk emirlerine mektuplar
yazarak Thoros’un Urfa’ya tamamiyle hakim olduğunu bildirir. Türk komutanının
çağrısı üzerine kısa sürede emirler harekete geçerler. Önce Artukoğlu Sökmen ve
Samsat Emiri Balduk askerleriyle beraber Urfa’ya yürüyerek kenti kuşatırlar.
Kuşatma 65 gün sürer, ancak bir sonuç elde edilemez. Haçlılar Urfa’da Avrupa’dan toplanan ve Haçlı reisleri komutasındaki birleşik Haçlı ordusu
1097 yılı Nisan sonunda Anadolu’ya girer. 17 Ekim 1097’de Antakya üzerine
hareket ederken, ordu komutanlarından Godefroi de Bouillon’un küçük kardeşi olan
Baudouin de Boulogne, Maraş’da 700 kişilik bir kuvvetle ordudan ayrılır ve Fırat
bölgesine yönelir. Baudouin, Fırat’ın batısında birkaç kaleyi ele geçirir ve
bunları Ermeni asıllı reislere verir. Haçlılar, Antakya ve Trablus’da birer
kontluk kurarlar. Asıl ordu Kudüs’e ulaşır ve burada krallık kurularak,
Baudoin’in ağabeyisi Godefroi de Bouillon kral ilan edilir. Baudouin, ele geçirmiş olduğu Tell-Beşir’de bulunduğu bir sırada, Thoros
tarafından gönderilen Urfa papazı ile kentin eşrafından 12 kişilik bir elçi
heyeti Baudouin’e gelerek Türkler’e karşı yardım için kentlerine davet ederler
(Ocak 1098). Baudouin 6 Şubat 1098’de 200 kişilik bir kuvvetle Urfa’ya gelir ve
halk tarafından büyük bir sevinçle karşılanır. Bu arada Baudouin’in Thoros ile
anlaşarak Samsat üzerine başarısız bir sefer yaptığı görülür. Baudouin, bu
savaşta 6 şövalyesini kaybeder. Urfa Hakimi Thoros’un Öldürülmesi Samsat hezimetinden sonra halktan bazı kimseler Thoros’u öldürmek üzere
anlaşırlar. Bu adamlar daha sonra geceleyin Baudouin’in yanına giderek
planlarını açıklarlar ve daha sonra kenti kendisine vermeyi vadederler. İsyancılar, 8 Mart 1098 Pazartesi günü Thoros’un içinde bulunduğu kent surunu
kuşatırlar. Kuşatmacılar Thoros’a bir şey yapmayacaklarına dair büyük yeminler
edince, Thoros kalenin kapısını açar, isyâncılar hemen kaleye girerler. 9 Mart Salı günü halk kılıç ve sopalarla Thoros’un üzerine saldırırlar ve onu
surların üzerinden galeyana gelmiş olan halkın içine atarlar. Thoros bunlar
tarafından parçalanarak can verir. Yeminlerine ihânet eden bu adamlar, Thoros’un
ölüsünün ayaklarına bir ip bağlayarak onu kentin sokaklarında sürüklerler.
Başını da bir mızrağın ucuna geçirip küfrederler ve daha sonra Halaskâr
Kilisesi’nin önüne atarlar. Bu olaylardan hemen sonra Urfa, Frank asıllı Baudouin’e verilir. O da 10 Mart
1098’de isyâncıların da desteğiyle Urfa’da kontluk kurar.
|