Karikatür ve Bilişim Burak Oktay Tuşlardaki Mürekkep İnsanoğlunun, varoluşlarından beri çok iyi tanıdığı bir kavram vardır:
''mizah''. Onu, yıllarca şakayla, espriyle olsun; tiyatro ve fıkrayla olsun
beslemişlerdir. İşte bu besinlerden biri, belki de en güçlüsüdür
''karikatür''... Karikatürün birçok açıklaması yapıldığı gibi, somut bir
anlatımı olup olmadığı da tartışılır. Lakin bir gerçek vardır ki o da,
karikatürün üstün bir zeka ürünü olduğudur. Bir bilim dalı olmadığı düşünülse
de, zekanın bir diğer ürünü olan bilimle ilişkisi yadırganamaz. Ne de olsa aynı
toprağın mahsulü; aynı annenin evlatları... Bilimin meyvesi olan buluşlar, olayları; çağları başlatıp bitirirken;
karikatürler, bunlara tanıklık etmiş; gayriresmi kayıtlarını tutmuşlardır. Bu dolaylı ilişkinin yanısıra, bu iki kardeşin birbirlerine doğrudan etkileri
de olmuştur elbette... Papirüstekilerin, kağıdın bulunmasıyla çizimi
kolaylaşmış; matbaa ile sayıları kolayca artırılmış; bilgisayar ile çeşitli
çizim yolları oluşmuş ve bugün içinde bulunduğumuz ''bilişim çağıyla'' yeni bir
evrimdeki yeri ; aranmaya başlanmıştır. Gün geçtikçe gelişen bilim, bir gün robotların insanların yerine geçebileceği
şüphesini uyandırırken, o ''hızlı ve mucizevi (?) zekaları'', çizgi mizahından
da nasiplerini alabilecekler mi? .. Yanıtı, tartıştığımız konuya inat hiç düşünmeksizin söylenebilecek bir
''hayır''. ''Bir kalem hayal edin'' dediğimde neredeyse hepinizin aklında aynı görüntü
canlanmıştır. Tıpkı bir makinenin; bir bilgisayarın devreleri arasında oluşan
görüntü gibi. Bu durum; bir alet, bir yazı, bir fotoğraf veya herhangi bir nesne
için de geçerlidir. Karikatür istisna... Karikatürde esas; sıradan bir resimden öte; çizileni değil düşünüleni
görmektir. Dolayısıyla her zeka farklı algılar. Renkler, fikirler, zaman, mekan,
bir karikatür içindeyken binlerce şekle girebilir. Zaten güzelliği de buradadır.
Hızlı veya büyük hiç farketmez; seri üretilmiş zekalardan farklı algılamalarını
bekleyebilir miyiz ki, o güzelliği görmelerini bekleyelim... Gün gelir, bir çizgi, hayatı anlatan bir karikatür olurken, bunun matematik
zekadaki anlamı yine bir çizgiden ibarettir. Tabi bu acizlik, karikatürü
anlayamamakta olduğu gibi; onu oluşturamamakta da geçerlidir. Ne de olsa
doğmayan bir bebek büyüyemez... Anlaşılıyor ki, sürekli gelişen teknolojiye karşı yenilmeyecek yegane güç,
karikatür ve onu yaratandır. Bu, kabul edilmeye başlandığında, zamanımızın
''değersiz işçileri'' karikatüristlerin, ileride ''değer biçilemeyen , dahiler"
sıfatını resmen kazanmaları, pek de şaşırtıcı olmasa gerek... Öyleyse, siz karikatüristler; çizerler; dahiler ya da sıfatlarınız her neyse;
şimdi kafanızın içindeki ''yapay olmayan ama sınırsız zekayı'' özgür bırakın, ve
elinize bir kalem alıp, bir çizgi daha çizin; gerçeğe, geleceğe ve güzel bir
hayata dair...
|