Büyükkale, İ.Ö. 14.-13. yüzyıllarda Hattuşaş’ın akropolisi olarak
kullanılmıştır. Kentin güneybatısındaki kapısı İmparatorluk dönemi başlarında
(İ.Ö. 14. yüzyıl başı) inşa edilmiştir. Hemen doğusunda da Akropolis Kapısı yer
alır. Doğusundaki yine İ.Ö. 14. yüzyıl başlarına tarihlenen Yan Kapı 34 m.
uzunluğundadır ve büyük taş bloklarla yapılmıştır. Kuzeyde, Akropolis’in Aşağı
Avlusu bulunmaktaydı. Doğusundaki Kral Yolu, kırmızı mermer plâkalarla kaplı
geniş bir yoldur, içte güneydeki surları izler ve doğuda bir havuzla sonlanır.
Havuzda, olasılıkla ayinlerde kullanılmış adak eşyaları bulunmuştur. Kapının
kuzeyindeki Güneybatı Holü, Akropolis’e girişi sağlayan bir revaktır. Revakın
alt duvarları İmparatorluk dönemi başlarına aittir. Giriş revakından geçilen
Orta Avlu sekiz yapıyla kuşatılmıştır. Kamu ve resmi toplantılar için
kullanıldığı anlaşılan avlu, bir tür “Devlet Agorası” olarak kabul edilmektedir.
Avlunun kuzeydoğusundaki Hitit İmparatorluğu Arşivi, bilinen en eski
kütüphanedir. 32 m. uzunluğundaki iki katlı yapının zemin katında depolar yer
alır. Beş dikdörtgen mekândan oluşan üst katın, bazıları yıkılmış olan
kireçtaşından desteklere oturduğu, güneydeki dört odanın kalıntılarından
anlaşılmaktadır. Buraya çıkışı sağlayan merdivenin doğu uçtaki en dar odada
olduğu düşünülmektedir. Yapıdaki çivi yazılı bütün ya da parça halindeki 30 kil
tabletin ve 3.300 bullanın çoğu güneydeki üç odada bulunmuştur. Bunlar, duvarlar
boyunca yer alan ahşap raflar üzerine, günümüz anlayışında olduğu gibi sırayla
yerleştirilmişlerdi. Tabletlerin içeriklerini belirten kil etiketler de
bulunmuştur. Orta avlunun kuzeyindeki üç bölümlü yapı Kral Kapısı’dır ve saray
alanının yukarı avlusuna geçişi sağlar.
Doğuda, Akropolis’in üst kesiminde Saray yapıları yer almaktaydı. Dış kapılar
dışında, Büyükkale’deki tüm yapılar, kapılar ve yollar İ.Ö. 13. yüzyıla
tarihlenir. Akropolis’in güney ve güneybatı eteklerindeki kesme taş kalıntılar
Frig dönemine, İ.Ö. 7.-6. yüzyıllara aittir. Akropolis’in eteğindeki kuyuda
kıvrılan ve güneybatıdaki kale kapısına kadar devam eden yol da Friglere, İ.Ö.
7. yüzyıla aittir.
Aşağı Kent ile Yukarı Kent arasında, Büyükkale’yi güneyden gelecek
saldırılardan koruyan ve kaya üzerinde yer alan üç kaleden, Akropolis’in hemen
güneyindeki Kale muhtemelen İ.Ö. 13. yüzyılın en önemli kalelerinden biri
olmakla birlikte henüz kazısı yapılmamıştır. Yine 13. yüzyıla ait olan
güneybatısındaki Nişantepe’nin 8.5 m. uzunluğundaki hiyeroglif yazıtı kayaya
kazınmıştır. İyi durumda olmayan yazıtta “Kral Şuppiluliuma”nın adı okunmakta,
ancak hangi Şuppiluliuma olduğu anlaşılamamaktadır. Güneybatıda, 13. yüzyıla ait
iyi korunmuş Yenice Kale yer alır. Kuzeyinde ise, duvar işçiliği ile dikkati
çeken 13. yüzyıla ait Sarı Kale görülür. Kalede kullanılan küçük taşlar Frig
dönemi onarımına işaret eder.
Surların güneyinde 14. yüzyıl başlarına ait Yer (Sfenksli) Kapı ile altında
70 m. uzunluğunda ve saldırı sırasında çıkış kapısı işleviyle kullanılmış büyük
dehliz (potern) bulunur. Surların doğusundaki 14. yüzyıl başlarına ait Kral
Kapısı’nın özgününde batı yüzündeki kuzey kapı sövesinde yer alan savaş tanrısı
kabartması günümüzde Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde bulunmaktadır;
yerinde betondan bir kopyası vardır. Kapının dikkat çekici dış yüzü iyi
durumdadır, söveleri, Hitit mimarîsinde yaygın görülen sivri kemeri oluşturan
uzun yekpare taş bloklarla yapılmıştır. 6 m. yüksekliğindeki sur duvarları ise
büyük kaba yontu taş bloklarla örülmüş ve kerpiçle kaplanmıştır. Güneyde yer
alan ve İ.Ö. 13. yüzyıla yerleştirilen benzer plân özellikleri gösteren
Tapınaklar, merkezi avlu, onu çevreleyen odalar ve kutsal bölümden (adyton)
oluşmuştur. Dehlizin eksenindeki kulelerden biri içten sfenks kabartmalarıyla
süslenmiştir. Bu sfenkslerden biri Berlin Devlet Müzesinde, diğeri İstanbul
Arkeoloji Müzelerinde, üçüncüsünün parçaları ise yerinde görülebilmektedir.
Surların batısındaki Aslanlı Kapı’nın, Kral Kapısı’na benzer biçimdeki sivri
kemerli üst bölümü yokolmuştur. Kapı sövelerinin dış yüzleri aslan
kabartmalarıyla süslüdür. Ağızları tehdit edercesine açık olan aslanların, kötü
ruhlara karşı yapıldığına inanılır.
|