OYUN YAZARLIĞI
Bir Türk tiyatrosundan söz edebilmek için tiyatro topluluklarından, bu
toplulukların sahne etkinliklerinden söz etmenin yeterli olmayacağı açıktır. Bir
ülkenin tiyatrosu varlığını büyük ölçüde oyun yazarlarına borçludur. Bu bakımdan
oyun yazarlığımızın gelişimi üzerinde etraflıca durmak gerekir. Tanzimat ve
Meşrutiyet dönemlerinde tiyatromuz batı tiyatrosunun izinde gelişmiş,
yazarlarımız batı tiyatrosuna egemen olan bellibaşlı akımlardan etkilenmişler,
bu tiyatronun biçim kalıplarını benimsemişlerdir. Sahnelerimizde çeviri oyunlar
ve uyarlamalar yanında pek çok yerli oyunun gösterime sunulduğu görülür. Namık
Kemal, Ahmet Mithat, Şemsettin Sami, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit,
Cenap Şehabettin, Hüseyin Suad, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Hüseyin Rahmi, Halit
Fahri gibi, başka yazın dallarında tanınmış olan yazarlarımız tragedya, komedya,
tarihî dram, duygusal dram, evcil dram, melodram gibi çeşitli türlerde oyunlar
yazmışlar, toplum sorunları hakkındaki görüşlerini, siyasal olaylar karşısındaki
tepkilerini bu oyunlarda coşkulu bir biçimde dile getirmişlerdir. Ahmet Vefik
Paşa’nın, Teodor Kasap’ın, Ali Beyin Moliére uyarlamalarını da, oyun
yazarlığımıza komedya türünde yeni bir anlayış getirmiş örnekler olarak
hatırlamak gerekir. Kaba bir genellemeyle, Cumhuriyet öncesi Türk tiyatro yazını
ileti ağırlıklı olmuş, yazarlarımız karakter derinliğinden çok düşüncenin doğru
anlaşılmasına önem vermiş, biçimsel yetkinlikten çok ifadenin etkili olmasına
özen göstermişlerdir, diyebiliriz.
Cumhuriyet döneminin başlarında yazarlarımızın büyük bir bölümünün yakın
geçmişte yaşanmış olan sorunları gündeme getirme eğiliminde oldukları görülür.
Halk tiyatrosu geleneğimizde yalnızca güldürü türünde oyunlar bulunmasına
karşın, oyun yazarlarımız başlangıçtan beri yapıtlarında ciddi konulara da yer
vermiş, toplum sorunlarına eleştirici bir gözle yaklaşmışlardır. Yirmili,
otuzlu, hatta kırklı yıllarda yazılmış olan oyunlarda, İstanbul’un işgali
sırasında yaşananlar, toplumun belli bir kesiminde görülen ahlak çöküntüsü,
farklı toplumsal ya da siyasal görüşlere sahip olanlar arasındaki çatışmalar,
değerler sistemindeki, yaşam biçimdeki hızlı değişimin aile kurumu üzerindeki
dramatik etkisi dile getirilmiştir. Önceki dönemlerde olduğu gibi oyun
yazarlarımız, tiyatronun etkileyici gücünü dikkate alarak toplumu eğitme, halkın
ilgisini toplum sorunlarına çekme eğilimindedirler. Oyunlar yazarın iletisini
vurgulayacak biçimde kurgulanmış, konularında cinayet, ölüm, ihanet, intihar
gibi etkileyici olaylara yer verilmiş, oyun kişileri toplumda görülen ahlaki
zaafları temsil edecek biçimde tipleştirilmiş, iyiler ve kötüler olarak
kümelenmiştir. Bu dönemde oyunları sahnelenen yazarlarımızın arasında, Sağanak
adlı oyunu ile karşıt siyasal görüşlere sahip olanların dramını cesaretle ele
alan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Kafatası, Bir Ölü Evi, Unutulan Adam adlı
oyunlarıyla mesajını büyük olaylarla vurgulayan Nazım Hikmet, İşsizler,
Köksüzler, Üç Kişi Arasında gibi oyunlarıyla adaletsizliği, ahlak çöküntüsünü
yansıtan Vedat Nedim Tör; Tersine Akan Nehir, Kurtlar, Yaşayan Ölüler adlı
oyunlarıyla toplum sorunlarını ruhsal sorunlarla birlikte ele alan Cevdet
Kudret; Tohum, Bir Adam Yaratmak, Para gibi oyunlarıya ahlak sorunları
yaşayanların iç dramlarına eğilen Necip Fazıl Kısakürek; aile sorunlarına eğilen
Reşat Nuri Güntekin vardır. Bir Kavuk Devrildi, Aynaroz Kadısı, Pazartesi
Perşembe gibi oyunlarıyla toplum eleştirisini geleneksel güldürü biçimlerinden
de yararlanarak ustalıkla kurgulayan tiyatromuzun en özgün yazarı Musahipzade
Celal olmuştur.
Kırklı yıllarda yazarlarımızın, halkın özgüvenini pekiştirmek, ileriye umutla
bakmasını sağlamak amacıyla yazdıkları eğitici oyunların Halkevleri sahnelerinde
oynandığı görülür. Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Kudsi Tecer, Aka Gündüz, Faruk
Nafiz Çamlıbel, Behçet Kemal Çağlar, Yaşar Nabi Nayır, Halit Fahri Ozansoy,
Peyami Safa, Nihat Sami Banarlı, Abdullah Ziya Kozanoğlu, Nüzhet Haşim
Sinanoğlu, Münir Hayri Egeli gibi yazarların oyunlarında Kurtuluş Savaşı’nda
halkın gösterdiği kahramanlık ve özveri dile getirilmiş, tarihî kahramanlar
yüceltilmiş, Türk aydınının, sanatçısının başarıları sergilenmiş, Osmanlı
kurumlarının işleyişindeki bozukluklar eleştirilmiştir. Tiyatronun eğitici
işlevine inanmış olan Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu, eğitim ve tiyatro sanatı
konularındaki yapıtları yanında tiyatro oyunları da yazmıştır. Oyun yazımında
biçimsel yetkinliğe ulaşılamamış, derinlikli karakterler yaratılamamış,
eğiticiliğe fazla ağırlık verilmiş olmasına karşın, bu dönemde oyun
yazarlarının, yönetmenlerin, oyuncuların, yöneticilerin topluma karşı sorumluluk
bilinci içinde oldukları, tiyatroyu ciddiye aldıkları ve Türk tiyatrosunun
gelişimine ivme kazandırdıkları yadsınamaz.
Ellili yıllardan başlayarak oyun yazarlarımızın kendi uslubunu arama sürecine
girdikleri, tiyatromuzun bugüne dek değerini koruyan başarılı örneklerini
ürettikleri görülür. Reşat Nuri Güntekin, Vedat Nedim Tör, Mahmut Yesari,
Musahipzade Celal gibi kıdemli, Cevat Fehmi Başkut, Ahmet Kudsi Tecer,
Selahattin Batu, Sabahattin Kudret Aksal, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday,
Haldun Taner, Turgut Özakman, Çetin Altan, Orhan Asena, Refik Erduran, Nazım
Kurşunlu, Aziz Nesin gibi, dönemin genç kuşak yazarları oyunlarında günün
gerçeklerini inandırıcı ve düşündürücü dramatik durumlar içinde yansıtmışlardır.
Üzerinde durulan sorunların başında, maddi değerlere düşkünlük, vurgunculuk,
yoksulluk, geçim sıkıntısı kuşaklar arası anlaşmazlık, züppelik gelir. Kırsal
kesimde yaşanan sorunlara, kadınların durumuna, gecekondu gerçeğine, kenar
mahalle yaşamına eğilen, bu ortamlarda yaşanan sorunları irdeleyen oyunlar
yazılmıştır. Reşat Nuri Güntekin’in Yaprak Dökümü, Ahmet Kudsi Tecer’in
Köşebaşı, Selahattin Batu’nun Güzel Helena, Cevat Fehmi Başkut’un Küçük Şehir,
Ahmet Muhip Dranas’ın Gölgeler, Oktay Rifat’ın Yağmur Sıkıntısı, Haldun Taner’in
Fazilet Eczanesi, Turgut Özakman’ın Ocak, Melih Cevdat Anday’ın İçerdekiler,
Mikadonun Çöpleri, Çetin Altan’ın Çemberler, Refik Erduran’ın Cengizhanın
Bisikleti, Vüs’at O. Bener’in Ihlamur Ağacı, Adalet Ağaoğlu’nun Çatıdaki Çatlak,
Evcilik Oyunu, Güner Sümer’in Bozuk Düzen, Sabahattin Kudret Aksal’ın Kahvede
Şenlik Var, Ülker Köksal’ın Sacide, Dinçer Sümer’in Eski Fotoğraflar gibi
oyunları, toplum sorunlarını eleştirel gözle irdeleyen yapıtlar olarak öne
çıkar. Oktay Rifat Çil Horoz, Erdoğan Aytekin Kırmızı Sokağın Suzanı, Orhan
Kemal İspinozlar adlı oyunlarıyla kenar mahallelerde yaşanan dramı yansıtmış,
Abidin Dino Kel, Yaşar Kemal Teneke, Sermet Çağan Ayak Bacak Fabrikası, Haldun
Taner Keşanlı Ali Destanı, Güngör Dilmen Kurban, Cahit Atay Sultan Gelin, Necati
Cumalı Nalınlar, Susuz Yaz, Recep Bilginer İsyancılar, Hidayet Sayın Pembe
Kadın, Oktay Arayıcı Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi gibi oyunlarıyla köy
yaşamını ve sorunlarını yansıtmış, Orhan Kemal Murtaza, Başar Sabuncu Şerefiye
ile emekçilerin gerçeğine eğilen oyunlar yazmışlardır. Orhan Asena’nın Gılgamış,
Güngör Dilmen’in Midas Üçlemesi gibi, konularını söylencelerden, Turan
Oflazoğlu’nun IV. Murat, Orhan Asena’nın Hürrem Sultan, Erol Toy’un Pir Sultan
Abdal gibi tarihten alan bu konuları günümüz gerçekleri ışığında değerlendiren
pek çok oyun yazılmıştır. Bu dönemde oyun yazarlarımızın klâsik birlikli ve
bütünlüklü dram yapısını ve serimdüğüm- çatışma-çözüm dizgesini aşmaya
başladıkları görülür. Bu doğrultuda yapılan çalışmalarda, epik tiyatroda
uygulanan parçalı yapı, açık biçim ve göstermeci biçem etkisi görülür.
Geleneksel seyirlik oyunlarımızın biçimsel özellikleri epik tiyatro uygulaması
ışığında yeniden değerlendirilir. Vasıf Öngören’in Asiye Nasıl Kurtulur, Haldun
Taner’in Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Turgut Özakman’ın Sarıpınar 1914, Resimli
Osmanlı Tarihi, Oktay Arayıcı’nın Rumuz Goncagül adlı oyunlarında başarılı
sonuçlar alınır.
Siyasal baskıların yoğunlaştığı seksenli yıllardan başlayarak oyun
yazarlığında bir duraklama görülmüştür. Altmışlı, yetmişli yılların kimi
başarılı oyun yazarları üretimlerini başka yazın dallarında vermeye başlamışlar
ya da birkaç yeni oyunla tiyatroya katkıda bulunmuşlardır. Tuncer Cücenoğlu,
Ülker Köksal, Dinçer Sümer, Nezihe Araz, Bilgesu Erenus, Erhan Bener, Yılmaz
Onay, Ferdi Merter, Ergun Sav, Nezihe Meriç, Turan Oflazoğlu oyun yazmayı
sürdüren yazarlarımızdır. Onlara, Erhan Gökgücü, Adem Atar, Ülkü Ayvaz, Coşkun
Irmak, Turgay Nar, Erman Canatan, Coşkun Büktel, Civan Canova, Burak Mikail
Uçar, Kubilay Tuncer, Behiç Ak, Özen Yula gibi yeni yazarların katıldığı
görülür. Seksenli yıllardan başlayarak oyunlarıyla tiyatromuza taze bir soluk
getiren iki önemli oyun yazarımız Mahmut ile Yezida, Taziye, Geyikler, Lanetler
adlı Mezopotamya Üçlemesi ile Murathan Mungan; Limon, Kadın İstasyonu,
Cumhuriyet Kızı, Yangın Yerinde Orkideler, Günebakan Cam Kırıkları gibi
oyunlarıyla Mehmet Baydur olmuştur. Ferhan Şensoy kendi yazdığı, sahnelediği ve
başrolünü oynadığı oyunları ile kendine özgü bir üslûp yaratmıştır. Son yıllarda
yazılan oyunlarda bireyin iç dünyasına yönelme, ruhsal sorunları irdeleme,
geçmişin izinde insanın ortak gerçeğini arama ya da söylencelerin
derinliklerinde insanlığın bilinçaltı gerçeğiyle yüzleşme eğiliminin ağır
bastığı, belli bir iletiye odaklanmaktan çok sorunların çok yönlü olarak
tartışıldığı oyunlar yazıldığı görülüyor. Bu gerçekleri sahne üzerinde
yaşatabilmek için yazarlıkta olduğu gibi oyun yönetiminde de yeni biçim
denemeleri yapılıyor.
|