İSTANBUL OPERAYA KAVUŞUYOR Artık operayı Ankara dışına taşımak zamanı gelmişti. Turne temsilleriyle
İstanbul’da operanın tanıtımı yapılmıştı; ikinci bir opera oluşturmak için en
uygun yer İstanbul’du. Operamıza daha başından beri damgasını vuran kişilerden
biri olan Aydın Gün, yöneticiliğinin yanında birçok eserde başrolleri üstlenmiş
ve eserler sahneye koymuştu. Aydın Gün bu birikimini İstanbul’a taşımış;
İstanbul Belediyesi Şehir Operasını açmak için bütün hazırlıkları tamamlamıştı.
19 Mart 1960’ta Tepebaşı Tiyatrosunda “Tosca”yı seslendirmek için perde açıldı.
Dönemin Belediye Başkanı Kemal Aygün’ün de desteğiyle sanat hayatımıza
kazandırılan İstanbul Operası, bu tarihten sonra birbirinden güzel eserleri
sahnelemeye başlamıştı.
Aydın Gün, 1966 yılında tekrar Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olur.
Yetkinleşen ve ünü dünyaya yayılan operamız, aynı zamanda, Türkiye’nin resmi
ilişkilerinde hep çağdaş yüzü olagelmiştir. Yabancı konukların ağırlanmasında
görev alan operamız birçok başarılı eser sahnelemiştir. İstanbul Şehir Operası, yaz aylarında açık hava tiyatrosunda temsiller
vererek çok daha geniş kitlelere seslenmiştir. Aydın Gün yönetiminde 1969’da
İstanbul Kültür Sarayı açılır. Açılışa operamızın kurucusu Prof. Carl Ebert
şeref konuğu olarak davet edilir. Ebert’in eski öğrencileri artık rejisör,
direktör olmuşlar; solist sanatçılar olarak Avrupa’nın en önemli sahnelerine
başrollerde çıkmışlardır. 12 Nisan 1969’da büyük bir açılış programı ile
İstanbul Şehir Operası, İstanbul Devlet Opera ve Balesi adı altında
çalışmalarına devam eder. Ankara ve İstanbul Operaları, 14 Temmuz 1970 yılında 1309 sayılı yasayla
tüzel kişilik kazanan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü çatısı altında
toplanmış ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştı. 1940’lı yıllarda Ankara’daki
mücadele bu kez 1970’li yıllarda İstanbul’da veriliyordu. 23 yıl süren inşaatın
ardından kazanılan İstanbul Kültür Sarayı iki yıl hizmet verdikten sonra 1971
yılında bir yangın sonucu harap oldu. Yanan o binada Ferit Tüzün’ün “Midas’ın
Kulakları” operası dahil birçok opera oynanmıştı. Daha sonra geçici bir sahne
oluşturmak için ödenek bulunarak Maksim Sahnesi 38 gün gibi kısa bir sürede
Aydın Gün’ün olağanüstü çalışmaları sonucu tamamlandı. İstanbul Operası daha
sonra Şan Tiyatrosunda da temsiller vermeye başladı. 1977’de onarım bittiğinde
İstanbul Kültür Sarayı, yeni adıyla Atatürk Kültür Merkezi olmuştu. Cumhuriyet’imizin 50. Kuruluş yıldönümü nedeniyle Devlet Opera ve Balesi,
İstanbul Festivali nedeniyle verdiği başarılı yaz konserlerinden sonra 1973-74
sezonuna zengin bir repertuvar ile girer: 16 opera ve 2 operet. Aynı sezon yoğun
bir biçimde öğrencilere özel matineler ve operanın tanıtılması için yurtiçi
turneler düzenlenmiştir. 15 Ekim 1977’de Ferit Tüzün’ün “Midas’ın Kulakları” ilk
kez opera olarak Ankara Devlet Operasında sahnelenir. Öyküsünü Anadolu
mitologyasının oluşturduğu eserin librettosu Güngör Dilmen’e aittir. Ulusal
opera yaratmada önemli kilometre taşlarından biridir “Midas’ın Kulakları”.
Çarpıcı, etkin, her ölçüsü hesaplıdır; kuvvetli bir prozodik yapısı vardır ama
bir o kadar da yalındır müziği. 1970’lerden sonra operamız zaman zaman duraklamalar yaşasa da gelişimini
sürdürdü. Her yıl yeni eserler repertuvara kazandırıldı. Ankara ve İstanbul’dan
sonra 1982’de İzmir Operası açıldı. İzmir’in ünlü Elhamra Sineması tadilattan
sonra opera binası olarak İzmirlilere hizmet ediyordu. Aslında İzmir’de operanın
açılması bir hayli gecikmişti. Çünkü operanın açılmasından çok yıllar önce İzmir
Konservatuvarı öğrencilerini yetiştirmişti. 1989 yılı operamız açısından önemli bir gelişmenin yaşandığı yıl olacaktı.
16-18 Mayıs günleri arasında İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezinde “I. Opera ve
Bale Kongresi” yapıldı. Bu kongrede değişik kesimlerden kişiler bir araya
gelerek operanın sorunlarını ve geleceğini tartıştılar. Ne yazık ki ilerleyen
yıllarda kongrenin yenileri yapılamamıştır.
Mersin Devlet Operası, operamıza damgasını vuran “Madam Butterfly” ile 9 Mart
1992 tarihinde Halkevinde perdelerini açtı. 10 yıl gibi kısa bir sürede on dokuz
operanın yanı sıra operet, müzikal ve oratoryo sahneledi. 5 Nisan 1999’da ise
Antalya Devlet Opera ve Balesi bir gala konseri ile açıldı. Atatürk Kültür
Merkezinde çalışmalarını sürdüren ülkemizin en genç operası olan Antalya Devlet
Operası, üç yıl içinde beş opera ve operetin yanı sıra “Yunus Emre” oratoryosunu
ve çocuk müzikallerini sahnelemiştir.
|