CUMHURİYET'İN KAZANIMLARI
70 yıllık bir geçmişin sonunda operamız bugün belli bir noktaya ulaştı...
Opera alanında özel girişimler olmaması nedeniyle Devlet Opera ve Balesi
Müdürlükleri bu sanatın en büyük üreticisi durumunda. Bugün giderek genişleyen
bir Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü var. Bakanlar Kurulu kararı ile yeni
kadro tahsis edilerek dört yeni operanın kurulması için yasal işlemler
tamamlanmıştır. Kuruluş aşamaları süren dört müdürlük Samsun, Sivas, Van ve
Gaziantep’le birlikte Türkiye’nin her coğrafi bölgesinde artık bir opera
bulunması planlanıyor.
Her yıl sahnelenen yeni eserlerle birlikte operamız dünyanın en önemli
eserlerini başarıyla sahneleyerek repertuvarına kazandırmış durumda. Bugün
Devlet Opera ve Balesinde 1800’ü sanatçı olmak üzere yaklaşık 2500 kişi
çalışıyor. Beş ilde yaklaşık 4500 koltuk sayısıyla, Ankara ve İstanbul
Müdürlüklerinin ayda ortalama 20 opera ve bale temsiliyle çalışmaları sürüyor.
1990’ların başında yıllık toplam seyirci sayısı 250.000 iken bugün iki katına
ulaştı. Yine 1990’ların başında ortalama 30 olan yıllık turne sayısı bugün 80
civarında... Devlet Opera ve Balesi yıl boyunca sahnelediği eserlerle yüz
binlerce kişiye opera sevgisini ulaştırmaya çalışıyor. Şu anda beş ilde onlarca
operayı sahnelemek için açılıyor her gece perdeler...
Opera, çağdaş kültürel yaşamda önemli bir yere sahip. Gelişmiş ülkeler
operalarını yaşatmak ve yaygınlaştırmak için büyük finansal destek sağlıyorlar.
Günümüzde yerleşik opera, dünyanın birçok ülkesinde bulunmuyor. Türkiye’deki beş
devlet operası, büyük oranda devlet desteği ile var olmaktadır. İstanbul
Belediyesi tarafından desteklenen Cemal Reşit Rey Opera ve Korosu, devlet
dışında yaşayabilen tek topluluktur. Operalarımıza devletin 70 yıllık desteğinin
yanı sıra artık belediyelerin, özel sektörün de sahip çıkmasının zamanı
gelmiştir. Eserlerin prodüksiyonlarında halen özel sektörün desteği
sağlanmaktadır. Bu desteğin artarak devam etmesi operayı Anadolu’nun birçok
yerine taşıma sorumluluğunda olan devletin yükünü hafifletecektir.
Aradan geçen yaklaşık 70 yılda bestecilerimiz özgün operalar
bestelemişlerdir. Bunların bir kısmı sahnelenmiş, ne yazık ki bir kısmı
sahnelenememiştir. Cemal Reşit Rey 6 opera yazmıştır ama biz onu operetleri ile
tanıyoruz. Ahmet Adnan Saygun beş opera yazmıştır. Necil Kazım Akses, Nevit
Kodallı, Sabahattin Kalender, Ferit Tüzün, Cengiz Tanç, Çetin Işıközlü, Okan
Demiriş, Selman Ada da operalar bestelemiştir. “Kerem”, “Köroğlu”, “Gilgameş”,
“Midas’ın Kulakları”, “Deli Dumrul”, “Nasrettin Hoca”, “Karagöz”, “Ağrı Dağı
Efsanesi”, “Dördüncü Murad”, “Karyağdı Hatun”, “Yusuf ile Züleyha”, “Ali Baba ve
Kırk Haramiler”, “Aşk ve Barış”, “Dudaktan Kalbe” gibi daha niceleri konuları ve
ezgileri itibariyle Anadolu’ya özgü operalardır.
Opera tarihimizin en önemli olgularından biri de, Cumhuriyet’in müzik
devrimini yapan kuşağın operanın varolması, yaşaması için de büyük bir çaba
harcamış olmasıdır. Cumhuriyet dönemi klâsik batı müziğinin en önemli kurucuları
arasında yer alan ve “Türk Beşleri” olarak bilinen Cemal Reşit Rey, Ahmet Adnan
Saygun, Ferid Alnar, Ulvi Cemal Erkin ve Necil Kazım Akses, Atatürk
devrimlerinin müzik alanındaki simgeleri olmuşlardır. Çünkü onlar sadece bir
besteci değil, geleceğe dönük yaratıcı çalışmalar yapan düşün adamları,
etnomüzikolog ve kompozisyon öğretmenleridir. Cumhuriyet’in müzik alanındaki
çağdaşlaşma atılımında en önemli kazanımlarından biri olan operaya büyük
katkıları olmuştur. Özellikle ilk girişimlerde, öncü denemelerde hep onların
imzaları vardır: İlk opera olan “Öz Soy”un yazılmasından başlayarak, ilk
orkestra şefliği, ilk genel müdürlük görevlerini üstlenmişlerdir. Bu ilklerin
yanı sıra genel müzik direktörlüğü, bestecilik, libretto çevirmenliği gibi
operanın yeşermesi için gerekli her alanında çok önemli hizmetlerde
bulunmuşlardır. Tiyatromuzun ünlü ismi Muhsin Ertuğrul’un yanı sıra Carl Ebert’in öğrencileri
Cüneyt Gökçer, Ertuğrul İlgin, Aydın Gün gibi birçok sanatçı aynı zamanda
yöneticiliklerinin yanında opera rejisörlüğü ve libretto çevirmenliği de yaparak
operamızın gelişmesine katkılarda bulunmuşlardır. Operamızın değerli sanatçılarından bazılarına Devlet Sanatçısı unvanı
verilmiştir: Aydın Gün, Ayhan Baran, Suna Korad, Mete Uğur, Okan Demiriş. Ayhan
Baran, Suna Korad gibi sanatçıların yurt dışında yaptıkları plak kayıtlarının
dışında ne yazık ki yakın dönem büyük sanatçılarımızın ses kayıtları
yapılamamıştır. Altyapı yetersizlikleri ve zaman zaman yaşanan idarî
istikrarsızlıkların, toplulukların başarısını etkilemesine rağmen, Türk operası
her zaman yıldız sanatçılar yetiştirmiştir. 1950’lerden itibaren Türkiye’deki
konservatuvarlarda yetişen çok sayıda sanatçımız yurt dışında önemli
topluluklarda solist olarak sahneye çıkmışlar ve genç kuşak da halen aynı
sahnelerde görev almaktadır. Aydın Gün, Yekta Kara gibi rejisörler yurt dışında
eser sahneye koymuşlardır. Bütün bunlar, yaklaşık 70 yılda alınan önemli bir
yolun göstergeleridir. Bugün operamız yaşadığı sorunlara rağmen belli bir
noktaya ulaşmıştır. Devlet destekli opera aynı zamanda Türkiye’de çok sesli müziğin gelişmesine
katkı sağlamıştır. Genel Müdürlük bünyesindeki sanatçıların değişik dönemlerde
kurdukları gruplar ile çok sesli müziği ve operayı popülerleştirmek çabalarıyla
çok sayıda konser verilmiştir. Opera sanatçıları devlet konservatuvarlarında
eğitmen olarak görev almakta, birikim ve deneyimlerini yeni kuşaklara aktarmaya
çalışmaktadırlar. Bazı sanatçılar bir yandan uluslar arası eğitim kurumları
aracılığıyla değişik sürelerde yurt dışına gitmekte ve eğitimlerini
ilerletmektedirler. Operamızı destekleyen vakıf ve dernekler de faaliyetlerini
sürdürmektedir. Uzun vadeli bir sanat politikası ile operamızın bu başarıları gelecekte
artarak devam edebilir. Finans sorunlarının çözülmesi, devletin yanında özel
kurumların desteğiyle operamızı daha parlak günler bekleyebilir. Yeni opera
evlerinin kurulmasıyla birlikte daha fazla kişiye opera ulaştırılabilir.
|