"Madam'ın Çocukları" sahnede

"MADAM'IN ÇOCUKLARI" SAHNEDE

Devlet balesini kurma yolundaki kararlılık sonunda meyvesini veriyordu. Konservatuvarın ilk mezunları, daha sonraki mezunlarla birleşip, Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğünün çatısı altında ilk bale topluluğunu oluşturdular. Balenin gelişmesi ve kendini kanıtlaması için gerekli olanakları yaratan bu topluluk, önceleri opera içinde yer alan balelerde sahneye çıkıyordu. Balemizin kurucusu Valois, Konservatuvarın ilk mezunlarından oluşan dansçı topluluğuyla birlikte çalışabilecek teknik kadroyu oluşturmak için de uğraş veriyordu. Tütü denilen bale elbisesinin nasıl dikilmesi gerektiğini de, terzileri İngiltere’ye götürerek o öğretti. Bale müdürü, dekoratör gibi kadroların yetişmesi için British Council burslarıyla o kişileri Londra’ya götürdü.

Devlet Tiyatrosundaki ilk bale temsili ise orkestra şefliğini Ulvi Cemal Erkin’in yaptığı, müziği Manuel de Falla’ya ait olan ve Robert Harrold’un koreografisi ile sergilenen “El Amour Brujo-Büyüleyen Aşk” idi. 1960-61 sezonunda Dame Ninette de Valois, yardımcısı Ailene Phillips’i Türkiye’ye gönderdi ve üç perdelik “Coppelia” tümüyle sergilendi. Valois’nın düzenlemesine dayanan eserin başrollerinde dans eden Binay Okurer ve Ferit Akın büyük başarıya ulaştılar. Büyük ilgi çeken bu yeni sanat, halkın beğenisini kazanmıştı. 1961’de Todd Bolender, Konservatuvar öğrencileri için iki bale hazırladı: “Dünyanın Yaratılışı” ve “Still Point”.

Topluluk, 1961-62’de “Les Sylphides”, “Les Patineurs” ve Ninnette de Valois’nın “The Rake’s Progress-Hovardanın Sonu” balelerini oynadı. Hüsnü Sunal ve Evinç Sunal “Hovardanın Sonu” balesinde büyük başarı gösterdiler. O yıllarda Ankaralılar, bilet bulabilmek için sabahın erken saatlerinden itibaren kuyruğa giriyordu. Bu arada ünlü yabancı koreografların eserleri sahneye konuluyordu. 1962-63 sezonunda “Gençler Balosu”, “Ölüm ve Genç Kız” ve “Veneziena” baleleri sergilendi.

Sayıca az olan ama tam bir topluluk oluşturabilen bu grupla 1963-64 yıllarında Ninnet de Valois daha çok ilgilenmeye başladı. Valois, Lorna Munsford’u “Uyuyan Güzel”i sahneye koyması için Türkiye’ye yolladı. Aynı yıl Ninette de Valois’nın “Checkmate-Satranç” balesi temsil edildi. “Satranç” dramatik anlatıma ağırlık veren bir bale idi ve eserde Tenasüp Onat ve Sait Sökmen çok başarılı oldular. Balemiz için diğer bir aşama da “Giselle”dir. Bizdeki “Giselle” Frederick Ashton’un yeniden düzenlemesiyle 1964’de başarıyla sahnelenmiştir. Valois yönetimindeki değerli eğitmenlerle birlikte, balemizin genç kadrosunun özverili çalışmaları meyvesini vermekteydi. Şimdi sıra klâsik bale tekniği üzerine Türk motifli özgün eserleri yaratmaya gelmişti. Ferit Tüzün’ün “Anadolu Süiti” müziğiyle 1965’de sergilenen “Çeşmebaşı”, Türk balesinde bir başka dönüm noktasıdır. Eserin belirgin bir konusu yoktur. Herhangi bir Türk köyünden sahneler yansıtılır: Suya giden kızlar, satıcı kadınlar, köy davulcusu, çingeneler ve hatta gölge oyunumuzun baş karakterleri Karagöz ve Hacivat bile bu tek perdelik eserin kişilerini oluşturmaktadır.

“Çeşmebaşı”nın sahnelenmesiyle birlikte balemizin repertuvarı daha da genişliyor, bir yandan yeni mezunlar topluluğa katılıyordu. 1965, başka bir büyük başarının yılıydı: Devlet Balesi sanatçıları bu kez dört perdelik “Kuğular Gölü”nün tamamını, Valois’nın sahneye koyması ile dans etti.
 

Dansçıların ve koreografların başarılarının yanı sıra balenin diğer alanlarında da başarılı bir kuşak yetişiyordu. Koreoloji (Dans yazımı) alanında İngiltere’de eğitim gören Suna Eden Şenel ile Yüksel Çapanoğlu And sergilenen baleleri özel bir yazım tekniğiyle kağıda geçirerek unutulmamalarını sağladılar. Ankara’daki bu gelişmelerin yanında İstanbul’da Şehir Operası kurulmuş ve bazı opera baleleri sahnelenmeye başlamıştı. Molly Lake, 1965 yılında İstanbul Şehir Operasına davet edilerek, İstanbul Belediyesi Konservatuvarı mezunları ile “Şen Dul” ve “Aida” operalarının danslarını sahneledi. Bu arada Türk bestecilerinin müzikleri üzerine özgün baleler yapılması konusunda bir hareket başlamıştı. Nevit Kodallı’nın “Sinfonietta” adlı yaylı sazlar için yazdığı bir eser ile Ninette de Valois bir perdelik bale hazırladı. Küçük bir dans grubunun provaları sırasında geçen bir gönül macerası, klâsik bale ve Türk halk dansı adımlarından yararlanılarak yapılmıştı. Bülent Tarcan’ın müziği ile yapılan tek perdelik “Hançerli Hanım”da eski bir Türk hikayesi, meddah tarafından gençlere anlatılmaktadır. Türk müziği ile Türk masallarından, halk dansı adımlarından yararlanarak yaratılan bu eserler dansta kendi stilimizi, anlatımımızı bulmaya çalışmak açısından önemli örneklerdir.

 




 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 2193 kez gösterilmiştir.