Anton Dethier Müze Müdürlüğü görevini 1881 yılındaki ölümüne değin
sürdürmüştür. Döneminde gerçekleştirilen hizmetler arasında 1869 ve 1874 tarihli
Âsâr-ı Atika Nizamnameleri, Müze Komisyonunun kurulması, yeni müzenin
düzenlenmesi ve eski eser toplamacılığının devam etmesi gösterilebilir. Dönemin
ilk önemli etkinliği, 21 Şubat 1884'de yürürlüğe giren Üçüncü Âsâr-ı Atika
Nizamnamesidir. Yeni nizamnamenin birçok maddesi tümüyle arkeolojik kazılara,
eski eser ithal ve ihracına ayrılmıştır. 7. maddede kazı yapmak için ruhsat
alınması zorunluğu getirilmiş, kazılarda çıkan tüm eserlerin devlete verileceği
ve ülke dışına çıkartılamayacağı belirtilmiştir. Osman Hamdi Bey döneminde gerçekleştirilen son yasal düzenleme ise 1906
tarihli Âsâr-ı Atika Nizamnamesidir. İlk üç Nizamnamenin uygulanması sonucu elde
edilen deneyimler, arkeolojik kazıların artması, meslek adamlarının yetişmeye
başlaması, yeni bir yasal düzenleme yapılmasını zorunlu kılan nedenler arasında
yer almaktadır. 23 Nisan 1906'da çıkartılan bu son Nizamname, Cumhuriyet
döneminde de kullanılacak ve 1973 yılına değin, tek koruma mevzuatı olma
özelliğini koruyacaktır. Bu nizamnameye göre gerek kamu ve gerekse özel mülkiyette bulunan arazi ve
yapıda, varlığı bilinen ya da daha sonra ortaya çıkacak olan eski eserler devlet
malıdır. Bu nedenle, bu eserleri bulmak, korumak, toplamak ve müzelere götürmek
Hükümetin hakkı olmaktadır. “Taşınmaz eski eser" yaklaşımı, hemen tümüyle
arkeolojik nitelikli yapı ya da kalıntıları kapsamaktadır. Arkeolojik kazılar,
Nizamnamenin ayrı bir bölümünü oluşturur. Kazı izni alınması ile başlayan sürece
ilişkin ayrıntıların yer aldığı bu bölümün belki en önemli maddesi, kazı izni
vermeyen arazi sahiplerinin arazilerinin Maarif Nezaretince kamulaştırılmasıyla
ilgilidir. Osman Hamdi Bey yüzyılın ortalarından başlayarak hemen tümüyle yabancılar
tarafından sürdürülen arkeolojik kazılarla da ilgilenmiştir. Ancak onun
kazıların bir bölümünün Müze-i Hümayun tarafından da yapılmasına ilişkin
girişimlerinin kimi çevrelerde tepkiyle karşılandığı görülmektedir. 100 yıla
yakındır, kendilerine özgü kurallarla ve İmparatorluğu yok sayan bir yaklaşımla
kazı yapan ve birçok yapıtı, sergilenmesi gereken toprakların dışına taşıyarak
bir kültür suçu işleyen kimi Avrupalı çevreler, olumsuz kampanyanın öncüleri
arasındadır. Bu karşı çıkışların yadırganmaması gerekmektedir. Şu örnek, Osman
Hamdi Beyin girişimlerini haklı kılacak niteliktedir: 1896’da Avusturya
Büyükelçiliği tarafından Osmanlı Hariciye Nezaretine gönderilen bir yazıda,
Padişahın, Ayasluğ (Efes) kazısından çıkarılacak eski eserlerden
Avusturyalılarca uygun görülecek olanların seçimine izin verdiği belirtilmekte
ve bu eserlerin Viyana’ya götürülmesi sürecinde Aydın İl yetkililerinin bir
zorluk çıkartmaması için gerekli talimatların verilmesi istenmektedir. İstek
Hariciye Nezareti tarafından uygun görülmüş, ancak Müze-i Hümayun Müdürü Osman
Hamdi Bey, yürürlükteki Âsâr-ı Atika Nizamnamelerine aykırı hareket edildiğini
belirterek Maarif Nezaretine itirazda bulunmuştur.
|