Uluslararası Boyuttaki Çalışmalar

Kültür varlıklarının korunması ve değerlendirilmesiyle ilgili olarak, Birleşmiş Milletler örgütü ve Avrupa Konseyinin çeşitli birimlerinde uzun yıllardır kapsamlı çalışmalar sürdürülmektedir. Türkiye’nin daha çok UNESCO kapsamında yürütülen ve taşınır eserleri kapsayan bu çalışmalarla ilgisi, 1975 yılında ilân edilen “Avrupa Mimarî Miras Yılı” ile yoğunlaşmış ve taşınmaz kültür varlıklarının bir sit bütünlüğü içerisinde korunmaları ve geliştirilmelerine yönelik olarak belirlenen ilkeler, Ülkemizde onarım ve koruma plânlaması etkinliklerini önemli ölçüde etkilemiştir. Bu ilkeler, sadece korumayı değil, değerlendirmeyi ve kullanımı da öngörmekte, yapıların çevreleriyle bir bütün olduğunu belirterek, çevrenin de korunması gerekli bir öğe olduğunu vurgulamaktadır. Kısaca “Bütünleşmiş Koruma“ olarak betimlenebilecek bu ilkeler demeti, ülkemize en çabuk giren ve kendisine geniş bir tartışma ve uygulama ortamı bulan konuların başında gelmektedir.

Taraf olduğumuz temel belgelerden ilki, 1982 yılında, 2658 sayılı yasayla kabul edilmiş bulunan “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme”dir. UNESCO’nun, 1972 yılında Paris’te toplanan 17. Genel Kurulunda kabul edilen bu sözleşme, kültürel ve doğal mirasın sadece o ülke insanlarının değil, tüm dünyanın ortak malı olduğu kavramını getirmiş ve üye ülkeleri, “Kültürel ve doğal mirasa, toplumun yaşamında bir işlev vermeye ve bu mirasın korunmasını kapsamlı plânlama programlarına dahil etmeyi amaçlayan genel bir politika benimsemeye” çağırmıştır. Bunun yanı sıra, ülkeler, “Bu mirasın saptanması, korunması, sergilenmesi ve yenileştirilmesi için gerekli olan uygun yasal, bilimsel, teknik, idarî ve mali önlemleri” alacaklardır. Sözleşmenin getirdiği en önemli yeniliklerden bir tanesi de , her ülkenin saptanmış ölçütlere göre “evrensel” olarak nitelendirdiği yapı ve alanlarından oluşan bir liste yapması ve “Dünya Miras Listesi”nde yer almak üzere UNESCO’ya başvurmasıdır. Bu listede, Türkiye’den, İstanbul, Kapadokya, Nemrut Dağı anıtları, Divriği Ulu Camisi, Boğazköy, Xanthos- Letoon Ören Yeri, Pamukkale (Hierapolis), Safranbolu ve Troya yer almaktadır.

Taraf olduğumuz ikinci sözleşme, 1989 yılında onaylanan “Avrupa Mimarî Mirasının Korunması Sözleşmesi”dir. 1985 yılında, Granada’da Avrupa Konseyine üye ülkeler tarafından kabul edilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarfından 13.4.1989 gün ve 3534 sayılı yasayla yürürlüğe giren bu sözleşmeye göre, ülkeler, mimarî mirasın korunması için yasal önlemler almayı ve bu önlemler çerçevesinde ve her ülkeye ve bölgeye özgü yöntemlerle, anıtları, bina gruplarını ve sitleri korumayı üstlenmiş bulunmaktadır. Sözleşmenin ortaya koyduğu bir diğer evrensel ilke ise, “Mimarî mirasın korunması, bunun teşviki ve yaygınlaştırılmasını, kültürel ve çevresel plânlama politikalarının başlıca unsuru olarak kabul etmek”tir. Bu husus, özellikle ülke koşullarının iyileştirilmesi bakımından önem taşımaktadır.

Türkiye, yukarıda sıralanan temel belgelerin yanı sıra, aşağıda bir bölümü verilen uluslar arası belgelere de taraf olarak imza koymuş bulunmaktadır:

Silâhlı bir çatışma hâlinde, Kültür mallarının korunmasına ilişkin sözleşme, La Haye/1954

Kültür Varlıklarının kanunsuz ithal, ihraç ve mülkiyet transferinin önlenmesi ve yasaklanması için alınacak önlemlere ilişkin sözleşme, Paris/1970

Özellikle su kuşları yaşama ortamı olarak uluslar arası öneme sahip sulak alanlar hakkında sözleşme, Ramsar/1971

Avrupa’nın yaban hayatı ve yaşama ortamlarını koruma sözleşmesi, Bern /1979 Akdeniz’de Özel Koruma Alanlarına ilişkin protokol, Cenevre/1982: Bu protokol uyarınca Batı Anadolu’daki Dilek Yarımadası, Batı Akdeniz kıyılarındaki Olympos Dağları ve Çanakkale Boğazı’nın kuzeyinde konumlanmış olan Gelibolu Yarımadası Millî Parkı özel koruma alanları olarak belirlenmiştir. Yine aynı sözleşme uyarınca Akdeniz’de ortak öneme sahip 100 tarihî sitin içinde Ülkemizden de 17 adet sit yer almıştır.

Arkeolojik Mirasın korunmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi, Malta/1992

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından, Akdeniz’in korunması için oluşturulan “Akdeniz Eylem Plânı” da ülkemizin etkinlik gösterdiği bir diğer uluslar arası projedir. Bu plân içerisinde yer alan öncelikli eylem alanlarından bir tanesi de Akdeniz’de yer alan 100 tarihî sitin korunması ve geliştirilmesi için pilot araştırma ve uygulamalardır. Bu 100 tarihî sit içerisinde, Ülkemizden, Antalya, Aspendos, Bursa, Didyma, Efes, Fethiye-Ölüdeniz, Bodrum, İstanbul, Kaunos, Kekova, Knidos, Milet, Bergama, Phaselis, Priene, Troia ve Xanthos yer almaktadır.

Uluslararası Kuruluşların örgütlediği Uluslar Arası nitelikli kampanyalardan, ülkemiz de pay almıştır. 1976 yılında, Avrupa Konseyinin İstanbul’u “uluslar arası çabalar aracılığıyla desteklenmesi gereken“ bir tarihî şehir kabul etmesi, UNESCO’yu harekete geçirmiş, yoğun görüşmeler sonucunda, 1980 yılında, Belgrat’da toplanan UNESCO Genel Kurulu, İstanbul ve Göreme’nin belirli bölümlerinin korunması için uluslar arası bir kampanyanın başlatılmasını kararlaştırmıştır. Kampanya, 1983 yılında, dönemin Genel Sekreteri Amadou M’Bow tarafından başlatılmıştır. Bu konuda, İstanbul’da ve Göreme’de sürdürülen çeşitli proje çalışmalarının yanı sıra, Göreme’de, kaya oluşumunun ve kiliselerde yer alan fresklerin korunması için uygulamalar da gerçekleştirilmiştir. Ancak, bu çalışmalar, uluslar arası bir kampanyanın gerektirdiği katkıdan yoksun kalmış, yeterli ve istenen düzeye ulaşamamıştır.

 





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 1596 kez gösterilmiştir.