Koleksiyonculuk

Türkiye’de insanları özel müze kurmaya iten başka ve önemli bir olgu daha yaşanmaktadır. Bu da son yıllarda hızla gelişen koleksiyon yapma merak ve eğilimidir. Koleksiyoncu sayısı öyle bir artış göstermiştir ki, bu talebi karşılamak için onlarca Müzayede Evi ve Antikacı ortaya çıkmıştır. Konunun ticarî boyutu çok artmıştır. Şimdilik toplanıp, satılan objeler sanat değeri olan, Osmanlı ve Yakın Çağ Avrupa dönemlerine ait eserler ile etnografik nitelikli halk sanatı ürünleridir. Her ne kadar arkeolojik buluntuların koleksiyonu serbest ise de, ticari bir meta olarak ve müzayedelerde toprak altından çıkan eserler, genellikle kapsam dışında bırakılmaktadır. Bu elbette faydalı bir uygulamadır. Böylece kaçak kazıların önlenmiş olacağı düşünülmüştür. Bu sektörün ve olgunun temelinde biraz da antika eşyanın vergisiz , sürekli değer artışı olan bir ticari eşya olarak görülmesi yatar. Kısaca Türk koleksiyoncularının, bazılarının koleksiyon merakından veya eski eser sevgisiyle bu işi yaptıkları söylenemez. Ticarî amaç taşıyanlar da vardır. Bununla beraber antika eşya ile ilgili yayınların çoğalması ve bazı müzayede evlerinin bir okul gibi, bu konularda kurslar düzenlemeleri, ilginin, salt ticari olmadığını kanıtlayan göstergeler sayılır. Bu koleksiyonlar, şayet kişinin parasal yeterliliği ve ilgisi varsa bilinçli bir oluşum temeline oturtulur ki, sonuçta bir müzenin açılması kaçınılmaz hale gelir. Böylece Türkiye’de, başta Koç Ailesi ve Sakıp Sabancı olmak üzere kişilerce başlatılan müzeleşme olayının devam edeceği anlaşılmaktadır.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 1408 kez gösterilmiştir.