Yüzlerce yıldan beri hiç aksatılmadan ve değiştirilemeden sürdürülen inanışlara bağlı halk takvimi içindeki kutlamaların önemli bir örneği de nevruz adıyla bilinir. Kelime Farsça kökenli olup, "yeni gün" anlamına gelir. Bu terim kış mevsiminin sona erip, yaz mevsiminin gelişini belirtmek için kullanılan, yeni yılı gösteren bir terimdir. Avrupa ve Asya’nın belirli bir coğrafya kuşağında; Çin’de, Hint’te, Orta Asya’da, İran’da, Kafkaslarda, Mezopotamya’da, Türkiye’de, Balkanlarda ve Orta Avrupa ülkelerinde, bu mevsim başı ile ilgili törensel uygulamaların eski tarihlerden beri yapıldığı bilinmektedir. Doğanın yeniden canlanması, sıcaklığın artması, yağmur ve güneşin bereket getirmesi, ürünlerin daha bol alınması düşüncesi, nevruz/yeni gün kavramının bir bayram, bir eğlence ve kutlama, bir barış ve dostluk yaratma, bir gönül alma eylemine dönüşmesine yol açmıştır. Orta Asya, Orta Doğu ve özellikle de Türkiye, nevruzu/yeni günü, insanların birlikte olma, birlikte kutlama, paylaşma, dayanışma, kötülüklerden ve günahlardan arınma vb. düşünceler içinde kutladıklarını görüyoruz. Kibirden, egoizmden, ihanetten, adaletsizlikten, hakaretten, öç almadan uzak kalarak bireyin diğer insanlarla, eşdost ve akrabalarıyla beraber eğlendiği; bereket vaad eden yeni yılın bu ilk gününün yeryüzüne mutluluk, rahmet ve iyilikler getirdiği inanışı içinde sevinçle yaşama arzusunu paylaştığı, birçok yöredeki uygulamalarda görülmektedir. Nevruz’a hazırlık döneminde önce evin, ambarın, kilerin, deponun, ahırın, ağılın ve diğer barınakların dipten köşeden temizlenmesi, insanların bedenlerini baştan ayağa yıkayıp paklaması gerekir. Havanın 20-21 mart günlerinde daha henüz tam ısınmaması yüzünden, ateş öğesi Nevruz’da önemli bir rol oynar. Ateş bir yanıyla günahlardan temizleyici olduğuna inanılan bir kuvvettir. Bu bakımdan evdeki ocak hiç söndürülmez, alanlarda veya uygun yerlerde ateş yakılır, üzerinden üç kez atlanır, tütsülenilir ve böylece insan günahlarından da arınmış olur. Nevruz ortaklaşa yapılan yemek hazırlıklarıyla da, dostlukları pekiştirir. Önceden kararlaştırılan yeşili bol, ağaçlıklı bir yerde pişirilen yemekler hep birlikte yenir, mâniler-türküler söylenir, dualar edilir, ölmüşler için hayırlar yapılır, sadakalar dağıtılır, yoksulların gönlü alınır, onların istekleri yerine getirilmeye çalışılır. Böylece toplum içinde bir dostluk ve beraberlik havası eser, herkes mutlu ve sevinçli olarak evine döner. Nevruz inancının kökenleri olarak araştırmacılar çok değişik olayları belirtmişlerdir. Bunlar arasında en yaygın rivayetler, Allah’ın yeryüzünü gece ile gündüzün eşit olduğunda yarattığı gün; Hz. Âdem’in yaratılması için çamurunun yoğrulduğu gün; Âdem ile Havva’nın Cennet’ten sürgün edilmelerinden sonra pişman olmaları üzerine Allah tarafından affedilip yeniden buluşturuldukları gün; Hz. Nuh’un gemisinin tufandan sonra Ağrı dağına konmasıyla Hz.Nuh’un karaya ayak bastığı ilk gün; Hz.Yusuf’un kardeşleri tarafından atıldığı kuyudan kurtarıldığı gün; Hz. Musa’nın Kızıldeniz’i yarıp geçtiği gün; Hz. Ali’nin doğum günü; Türk boylarının çoğalıp sığmaz oldukları vadiden bir demircinin tavsiyesiyle demir dağını eritip dışarı çıktıkları Ergenekon günü; Hz. Ali ile Hz. Fatma’nın evlendikleri gün; Hz. Yunus’un yunus balığının karnından çıkıp, karaya ayak bastığı gün; Türklerin 12 hayvanlı takviminin ilk günü vb. olarak belirlenmiştir. Edebiyatta ise çeşitli adlar altında bilinen Nevruz’a değişik bölgelerde de farklı adlar verilmiştir. Söz gelimi, Yengi Gün, Bahar Bayramı, Meyrem, Mart Dokuzu, Baba Marta, İlk Yaz Yortusu, Sultan Nevruz, Ulusun Ulu Günü, Hıdır Nebi Bayramı, Teze Yıl vb. bu adlar arasındadır. Genellikle tarım ve hayvancılıkla geçinen toplulukların, doğaya bakış açıları da, doğadan bekledikleri de farklıdır. Bu bakımdan kışın sert, bereketsiz, soğuk, karlı ve verimsiz günlerinin sona ermesi büyük ümitlerle beklenir. Ürünlerin alınacağı, hayvanların daha kolay ve rahat besleneceği, insanların emeklerinin karşılığını alacağı günler gelmektedir. Bunun heyecanı ve coşkusu, diğer insanlara da aktarılmalı, törensel uygulamalar yapılmalı, sevinç ve mutluluk paylaşılmalıdır. Ancak böyle yapılırsa, bereket, iyilik ve rahmet gelecektir. Böylece daha mutlu, rahat ve refah içinde bir yılın geçirilmesi mümkün olabilecektir. İşte Nevruz/Yeni gün, bu umutların, beklentilerin ilk filizlerinin göründüğü gün olarak elbirliğiyle ve coşkuyla kutlanacak bir gün kabul edilmelidir.
|