İnsan hayatının en önemli üç döneminden biri olan doğum, her zaman ailenin
heyecanla beklediği, sevinç ve mutlulukla karşıladığı bir olaydır. Ailenin,
dolayısıyla ait olduğu sülalenin, boyun, aşiretin gelecekte devamını sağladığı
için özellikle erkek çocuk, akrabaların, komşuların ve diğer tanıdıkların da
mutlu olmasını sağlar. Her doğan çocuk, ailedeki birey sayısını artırarak, o
ailenin kalabalık ve hatırı sayılır bir görünüm almasını sağladığından, herkes
tarafından sevinçle karşılanır. Doğumla kadın, ailesi tarafından ayrı bir
saygıya layık görülür.
Evli olduğu halde, yıllarca çocuk doğuramamış bir kadın, ailesi ve akrabaları
içinde önemsenmez, bir kenara itilir. Kusurun kimde olduğu araştırılmaksızın,
kadın kısır olarak nitelenir ve dışlanır. Eski yüzyıllarda erkeğin bu durumda
ikinci bir kadını nikahlaması uygun kabul ediliyordu. Doğuran kadının “anne” olması, annenin ve babanın kendilerine güven duygusu
kazanması, aile ve akraba olan bireylerin bu doğum dolayısıyla birtakım özel
kutlamalar yapması, gelebilecek veya ortaya çıkabilecek kötülüklere,
kıskançlıklara, kem gözlere karşı önlemlerin alınmasına yol açmıştır. Bunlardan
bazıları, büyüsel işlemler, doğum yapan kadına güç veren ilaçlar veya yemekler
ile birlikte yabancıların gözünden kırk gün annenin ve bebeğin saklanıp
gözetilmesi, loğusanın asla yalnız bırakılmaması, konuk olarak gelenlerin
yedirilip içirilmesi ve gerekirse sadaka-harçlık verilerek memnun edilmesi gibi
uygulamalardır. Daha önceden çocuğu doğup da yaşamayan ailelerde, yeni doğan bebeğin uzun
ömürlü olması için başvurulan uygulamalar arasında, Yaşar, Durdu, Duran, Durmuş,
Temel, Kaya vb. adların konduğu; yakındaki bir yatırın kabrinde dua edilip adak
kurbanının kesilip etlerinin dağıtıldığı; bebeğe okunmuş su içirildiği; yedi
renk iplikten başlık veya kuşak örüldüğü vb. yer almaktadır. Bebeğin uslu, akıllı olması, okuyup iyi bir iş ve meslek edinmesi, sağlıklı
büyümesi, kötülüklerden korunması, nazara uğramaması, sakatlanıp hastalanmaması
vb. için özellikle dinî inançların etkisiyle, birtakım uygulamaların yaygın
olarak yapıldığı da bilinmektedir. Bebek büyüdükçe, gelişip serpildikçe ailenin mutluluğu artar. Topluluğun
içine çıkabilecek çağlara gelene kadar, çocuk yalnız bırakılmaz; anne veya başka
bir yakın kişi, çocuğun konuşması, yemeği, eğitimi ile ilgilenir; onun daha
sağlıklı olarak yetişmesine gayret eder. Çocuk eğitiminde aile büyüklerinin sık
sık anne-babayı eleştirdikleri, kendilerine göre bir düzen tutturmak istedikleri
de genellikle büyük aile tiplerinde görülmektedir.
|