3- Empresyonist Sanat Eğilimi ve Gelişmesi

3- EMPRESYONİST SANAT EĞİLİMİ VE GELİŞMESİ

II. Meşrutiyet döneminin (1908-1919) özgür düşünce ortamı, Halkçılık hareketinden beslenen Ulusçuluk akımının ortaya çıkmasını sağlamış, edebiyattan mimariye uzanan ulusal sanat ekollerinin oluşmasında etkisini göstermiştir. 1910 yılında, Akademi mezunu sanatçılardan, İbrahim Çallı (1882-1960), Hikmet Onat (1882-1977) ve Ruhi Arel (1880-1931) Avrupa sınavını kazanarak; Avni Lifij (1889-1927), Şehzade Abdülmecit, Feyhaman Duran (1886-1970) ise Abbas Halim Paşa tarafından Paris Güzel Sanatlar Akademisine resim uzmanlık eğitimi için gönderilmişlerdir. Namık İsmail (1890-1935) ve Nazmi Ziya Güran (1881-1937) da aynı yıllarda kendi olanakları ile Paris’te öğrenimlerini sürdürmüşlerdir.

1914’te I. Dünya Savaşı nedeni ile Türkiye’ye dönen bu sanatçılardan Çallı, Onat ve Duran, Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisine ilk Türk atölye hocaları olarak atanmışlardır. 1914 Grubu sanatçılarının dönüşlerinde, natüralizmin kendini yineleyen; oryantalizmin gelenekselleşen anlatım tarzı ile karşılaşmaları; onlarda Türk resmini yenileştirmek isteği yaratmış, geniş halk topluluğuna resim sanatını tanıtmak ve sevdirebilmek için, sanatsal ifadeyi direkt olarak duyularda arayan empresyonist görüşü, akademik ölçülerde bir yöntem olarak uygulamaya başlamışlardır.

Bu dönemde sanatsal kurumsallaşmanın bir örneği olarak “Osmanlı Ressamlar Cemiyeti” (1908)ni görmekteyiz. Ruhi Arel’in çabası ile kurulan bu dernek, 1921’de “Türk Ressamlar Cemiyeti”, 1926’da ”Türk Sanayi Birliği”, 1929’da da “Güzel Sanatlar Birliği” adını almış, ilk sergisini 1916’da İstanbul’da, 1923’te ise Ankara’da açmıştır.

1914 Grubu’nun sembolü olan Çallı, renk duyarlılığı ve coşkusu, fırça kullanımıyla diğerlerinden ayrılıyordu. Başta Atatürk olmak üzere, dönemin tanınmış kişilerine ait portreleri ve natürmortlarında güçlü bir duyuş ile ustalığını ortaya koymuştur. Nazmi Ziya Güran, ışık tayflarının yarattığı parlak renkleri cesaretle kullandığı yapıtlarında, bu akımın düşünsel temelini kavradığını göstermiştir. ”Atatürk Portresi” başarılı yapıtlarından biridir. İstanbul portrecisi olarak tanınan Hikmet Onat, açık havanın berraklığını, güneşin sudaki akislerini, renk nüanslarındaki zenginlikle dile getirmiştir. Atatürk portresi ile ünlü Feyhaman Duran ise, doğal gerçekçi yaklaşımına karşın, şeffaf renk armonileri ile portre resmini fotoğrafik görüntüsünden kurtarmıştır. Avni Lifij, romantik ve sembolist eğilimli biçeminde, sert ışık ve gölge kontrastlarına, desene ve renk zenginliğine yer vermesiyle dikkati çeker. Toplumsal gerçekçi anlatım biçimiyle Ruhi Arel, yapıtlarında geleneksel ve toplumsal yaşam konularını ele almıştır. Akademinin ilk mezunlarından olan Şevket Dağ (1876-1944), cami ve han içi konularındaki yapıtlarıyla tanınıyor. Namık İsmail, empresyonist ve dışavurumcu anlayışlar etkisinde kalmakla birlikte, realist ve empresyonist yaklaşımların izlerini taşıyan özgün biçemini güçlü açık hava resimleriyle ortaya koymuştur.

Empresyonist eğilime katılan diğer sanatçılardan asker ressam olarak Mehmet Ali Laga, Sami Yetik, Ali Sami Boyar, Ali Rıza Beyazıt, Saim Kanra, Enver Demokan, Nüzhet İslimyeli, Naim Uludoğan, Adil Doğançay yanında Hasan Vecihi Bereketoğlu, Hayri Çizel, Cevat Erkul, Naci Kalmıkoğlu, Selahattin Teoman, Seyfi Toray, Celal Uzel, Saim Özeren, Nazlı Ecevit, Afife Ecevit ve 1960 sonrasında İbrahim Safi, Necdet Kalay, Hamza İnanç, Işıl Özışık gibi sanatçılar görülebilir.

  





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 1817 kez gösterilmiştir.