YENİ FİGÜRASYON EĞİLİMİ
1960’ta başlayan yeni siyasal dönemde, toplum ve insana yönelen ilgi,
figüratif resimde biçim-içerik birlikteliğinin çözümünü gündeme getirmiştir.
Akademide, geleneksel figüratif resme ve biçimsel soyut araştırmalara karşı
tavır alan bir grup öğrenci ve genç sanatçı, 1964’den sonra, “Yeni Figürasyon”
eğilimi çevresinde özgür arayışlara yönelmişlerdir. 1960’da Avrupa’da başlayan “yeni figürasyon” sanat akımı, Türk resminde de bu
akıma koşut olarak dışavurumcu-sürrealist ve toplumsal-eleştirel-gerçekçi
yönlerde gelişme göstermiştir. İçeriğe yönelik yeni tavırla, çağdaş insanı
kuşatan toplumsal ve içsel yaşam gerçekleri, sanatçı için kaynak oluşturmuştur.
Bu eğilime 1960 başında, Paris dönüşü katılan Cihat Burak, Akademi’deki
gençlerden önce fantastik ve toplumsal eleştiri içeren yapıtlar üretmeye
başlamıştı. 1963-1968 yılları arasında ise, genç kuşak sanatçılarının psikolojik
kökenli, çağdaş arayışlarında ortaya koydukları değişik anlatım biçimleri, yeni
figüratif resme eğilimi artırmıştır. Burhan Uygur (1940-1980), toplumsal ve
ruhsal yaşantıları ele aldığı yapıtlarını fantastik bir anlayışla işlemiş,
Alaeddin Aksoy (d.1945), dışavurumcu-sürrealist anlatımıyla masalsı bir dünyayı
dile getirmiştir. Fantastikgerçekçi çalışmalarına 1965’te başlayan Utku Varlık
(d.1943), fantazya ve simgenin bireşimini içeren ve figürlerinin, müdahale
edilmiş fotoğrafik görüntülerinin, düşsel mekânlarda kullanıldığı yapıtlarında;
soyut biçimleri simgesel olarak değerlendirmiştir. Mehmet Güleryüz (d.1936),
dışavurumcu bir anlayışla ve çizgisel anlatımın egemenliğinde imgesel yorumlara
yer verdi. Oktay Anılanmert (d.1939), fantastik figür yorumları ile dikkati
çekmiş, 1980’lerde insanın bilinçaltına itilmiş cinsel dürtülerini fantastik
yorumlarıyla, yeni bir boyutta çözümlemeye yönelmiştir. 1968’den sonra
psikolojik kökenli portreler gerçekleştiren Ergin İnan (d.1943), çoğunlukla
böcekleri konu aldığı yapıtlarında, imgeler arasında kurulan görsel ve simgesel
ilişkileri işlemiştir. Dışavurumcu-sürrealist anlatımda Coşkun Gürkan (d.1942)
(Komet), mizah yüklü özgün yapıtlarını, lekeci anlayışıyla ortaya koymuştur.
Ömer Kaleşi (d.1932), tek figürlü düzenlemelerinde, insan psikolojisinin
gizemini irdeleyerek özgün yorumlara ulaşmıştır. 1971’den sonra Balkan Naci
İslimyeli (d.1947), masal dünyasını resmettiği, çizgisel anlatımlı fantastik
çalışmalarından sonra, akademik resme tepki olarak, halk resmi etkili
figürasyona yönelerek, figür yorumunu simgesel yapıda oluşturmuştur. Aydın Ayan
(d.1953), özgür figürasyonla özdeşleşen figürlerinde, deformasyon ve simgesel
öğelerle anlatımını zenginleştirmiş, konuları ise, fantastik-gerçekçi yaklaşımla
ele almıştır. Toplumsal-eleştirel-gerçekçi anlayışta; 1960’dan sonra Cihat Burak,
sosyo-politik eğilimini yansıtan mizah ve erotizmi birleştirdiği kadın konulu
dışavurumcu anlayıştaki yapıtlarında (1966), süsleyici ve simgesel öğelerle
yorumlarını ortaya koymuştur. Mehmet Güleryüz, 1963’ten sonra, fantastik
imgelere yer verdiği, çizgisel anlatımdaki yapıtlarında, cinselliği, kentsel
yaşantıyı ve insan ilişkilerini bayağılaştıran bir tavırla, toplumsal eleştiri
yüklü yorumlar ortaya koydu. 1971’den sonra, İbrahim Örs (d.1946), simgesel
öğelerle, toplumsal eleştiri yüklü, çarpıcı yorumlara ulaşmıştır. Neşe Erdok
(d.1940), toplumsal yaşamda itilip, kakılmış, yoksun insanların ruhsal
yapılarını öne çıkartarak ve renkten çok biçimi yeğleyerek, toplumsal eleştirel
gerçekçi anlatıma yönelmiştir. Özer Kabaş (d.1934), deniz işçilerinin yaşam
koşullarını, simgesel öğelerle dramatik olarak anlatmakta, Seyyit Bozdoğan
(d.1944) sosyal eleştiri içeren, güncel yaşam konularına değinmektedir.
|