ULUSALLIK VE KİMLİK SORUNLARI
1970’de düşünsel yönde ve sanat alanında, geçmiş dönemlerin süreği olarak,
ancak daha güçlü bir biçimde ulusal ve batı kültürü karşıtlığında yoğunlaşan
tartışmalar, sanatta ulusallık sorununu yeniden gündeme getirmiştir. Çözümü,
insana, toplumsal yaşama ve insanın içsel yaşantısına yönelik olarak,
biçim-içerik bütünlüğünde gören sanatçılar, toplumsal-eleştirel-gerçekçi yönde
ve psikolojik yorumlarla, fantastik yaklaşımların birlikteliğinde yapıtlar
ortaya koydular. Figüratif resmin, resim gelişmesinde egemen anlatım biçimi
olarak görüldüğü ve Cumhuriyet’in 50. kuruluş yılı nedeniyle açılan sergilerde
çoğunlukla, figüratif anlatımdaki yapıtların yer alması ve ödüle değer görülmesi
yanında gençlerin yerellik sorununa yönelen tavrı, yeni figüratif arayışların,
bir Türk resmi yaratabileceği düşüncesini ortaya çıkartmıştır. Diğer yandan
”bizim sanat” görüşünde olan bir grup sanatçının ise, Türk resminde öncelikle,
kimlik sorununun çözümlenmesi gereğini dile getirmeleri, sanatçıları özgünleşme
çabası ile bireysel arayışlara sokmuştur.
1970 ortalarına kadar figüratif anlatımda güçlü ivme kazanan özgünleşme
çabaları, doğa ve toplumsal gerçeklere, insana dönük olarak çok yönlü yeni
arayışları ortaya koyuyordu. Devletin bir kültür politikası olmaksızın,
galerilerin sergi etkinlikleriyle düşünsel yapıya koşut olarak sürdürülen
gelişmeler, 1971’de Kültür Bakanlığının, 1977’de de “Türkiye Sanatçılar
Birliği”nin kurulmasına karşın, çözüm bekleyen sanat sorunlarına çözüm üretmek
bu dönemde kolay olamamıştır. 1972’de ilk kez toplanan “Plâstik Sanatlar Danışma
Kurulu” ise, devletin bir kültür politikası olması gereğine değinmiş, öncelikle
“Devlet Sanat Sergisi Başarı Ödülleri” adı altında yeni bir ödüllendirme ile
sanatçıları desteklemeye çalışmıştır. Türk resmindeki özgünleşme çabalarının
olumlu sonuçlarını 1976’daki yurt dışı UFACSİ sergisinde, 29 ülke arasından,
Türk grubunun büyük ödüle değer görülmesi vermiştir. GSA’da düzenlenen ve
sürdürülen “Yılın Genç Sanatçıları” adlı yarışmalı sergide (1977), genç kuşak
sanatçılarının figüratif anlatımdaki özgün yorumları resim gelişmesindeki
yenilikleri yansıtıyordu. Alaeddin Aksoy’un geleneksel kültür verilerinden
hareketle, biçim-içerik bütünlüğünü sağladığı ödüle değer görülen yapıtı,
duygusal coşkusu ve derin psikolojik yorumuyla somut örneğini vermiş, yeni bir
umut olarak görülüyordu. 1978 ve 1979 yıllarındaki “Sedat Simavi Vakfı Resim
Yarışması”nda, psikolojik kökenli fantastik yorumlarıyla Burhan Uygur, Ali
İsmail Türemen ve Mehmet Güleryüz’e verilen ödüller, çağdaş resim sanatındaki
çeşitli anlatım biçimlerini, yeni tekniklerle gerçekleştiren genç kuşağın
başarısını kanıtlamıştır. Diğer yandan, buna karşın, 1979’da özgünlük sorununun
tartışma konusu olarak güncelliğini koruduğu görülmektedir.
|