Pop Sanat Eğilimi

POP SANAT EĞİLİMİ

1970 başlarında, ulusallık kaygısı ile figüratif anlatımlarda doğa ve topluma, insana dönük olarak ortaya konan bireysel arayışlar ve özgünleşme çabaları yanında bir grup genç sanatçı da batılı güncel sanat akımlarıyla ilgileniyordu. Batıda 1960’ların egemen akımı olarak gelişme gösteren “pop” sanatı, 1967’den itibaren Türkiye’deki uygulamalarla, figüratif resme çağdaş bir boyut getirmiştir. Batılı çağdaş sanatçılarla eş zamanlı olarak, bu eğilime katılan Altan Gürman (1935-1976), Paris’teki uzmanlık eğitimi yıllarındaki (1963-1966) ilk çalışmalarını, optik etkili yorumlarıyla ortaya koydu. Türkiye’de gerçekleştirdiği “Montaj”larında (1967) gerçek nesneleri kullandı. Altan, batıdaki sanatçılar gibi tüketim toplumunun nesnelerini değil, insanlık ve özgürlük adına savaş nesnelerini işlevsel gerçekliğinden parçalayarak, sanat nesnesi durumuna getirdi. Kalıp biçimlerle oluşturduğu görünü ve kompozisyonlarında, kalıp asker, bürokrat, nesne insan formlarını eleştirel bir bakışla ele aldı ve baskının insan yaşamında yarattığı suskunluğu kavramsal yönde sorguladı. Altan Gürman gibi, siyasi çatışmaların gençlik üzerindeki olumsuz etkilerine eleştirel bir bakış açısı ile yaklaşan Özdemir Altan (d.1931), 1971’de yarı soyut simgesel figürleri, vida gibi diğer mekanik nesnelerle birleştirdiği yapıtlarından itibaren, foto ve baskı aracılığıyla biçimlerin eriştikleri yeni anlamları, endüstri ürünleri ve insanın bunlarla kurduğu ilişkideki karşıtlığın, bilinmeyen bir espasta yarattığı imgeler, somut biçimlerdeki sözcük zenginliğiyle anlatımını derinleştirip, anlam üretimine yönelmiştir. Rastgele bulduğu her türlü endüstri ürünü nesneyi, değişik düşünce ve estetik yaklaşımların, çeşitli teknik ve yöntemlerin birlikteliğinde 1980 sonlarına kadar gerçekleştirdiği panolarla, farklı yapı ve düşüncenin sanatı oluşturabileceğini vurgulamıştır. 1986’dan sonra, bombardıman konusu çevresinde, her türlü üç boyutlu nesne ile somut-soyut imge çeşitliliğinde çözüm önerilerini ortaya koydu. 1988’de 30 m2 lik panosunda, çok çeşitli endüstri nesnelerini, araç gereçleri, sanat ürünlerini kullandı ve içinde gezilebilecek alanlarla dördüncü boyut arayışlarına yöneldi. Panonun önündeki karışık malzeme ile oluşturduğu yerleştirmesiyle de kavramsal yönde anlam üretimine gitti. Sanatçı çalışmalarıyla pop sanat akımına düşünsel, estetik, teknik ve yöntem olarak katkıda bulunmuş, sürekli kendini yenileyen tavrıyla, Türk resim gelişmesinde önemli bir yer kazanmıştır.

Ayrıca, TRT yarışmasında (1969) birinci ödüle değer görülen iki dev halı resminde yumuşak malzeme olan halı ile, teknoloji ürünlerinin katı maddeselliğinin karşıtlığından yararlanmıştır. Halı sergisini ise 1980 yılında açtı. Somut-soyut kavram karşıtlığında ve pop sanat etkili bir yaklaşımla dinamik mekanik formlarını ve müzik enstrümanlarının parçalarını tuvallerinde yansıtan Güngör Taner (d.1941), endüstri çağının insanının ve doğanın dramının müziğini yakalamayı amaçladı. 1974’ten sonra pop eğiliminde Zekai Ormancı (d.1949), konu ağırlıklı tasarım olgusunu, endüstri ürünü kumaşın, insanın yumuşak, organik formu üzerinde aldığı, insanı nesneleştiren görüntüsünü, devinimli, renkli nesnel ayrıntılar, deformasyonla teknolojik çağın yarattığı nesne insanla, bu çağ insanının iç ve dış gerçeğinin derin çatışmasını yansıttı. 1990’larda, koyu lekeli soyut sonsuz mekânda biçimin yansıttığı ışıklı, küçük dinamik vurgu ile gizemli bir atmosfer yaratmıştır. Aynı eleştirel yaklaşımla, endüstri çağı insanının, makineleşmiş nesne adam tavrını, Timur Kerim İncedayı (d.1942)’da, insanın bir dramı olarak ele almıştır. Batıda 1967 yılında, pop sanatından kaynaklanan fotorealizmi benimseyen Nur Koçak (d.1942), 1974’ten itibaren endüstri toplumunda kadının nesne olarak, kullandığı nesnelelerin de fetiş nesne durumuna getirilmesini eleştirel olarak ele almıştır. Türk resminde ilk kez foto-gerçekçi anlayışta çalışan Nur Koçak, “posta” sanatı uygulamalarını da 1979’da, aile albümünden seçtiği fotoğraflarla “Mutluluk Resimlerimiz”dizisi ile ortaya koymuştur. Posta sanatı, diğer ülke sanatçılarıyla kurduğu yeni bir iletişim biçimi oluyordu. Toplumsal değişme ve kentleşmenin getirdiği kültürel gelişmelerin, toplumda yarattığı kötü beğeni estetiğine, 1980’de eleştirel olarak yaklaşan Gülsün Karamustafa (d.1946), 1983’te üç boyutlu nesneleri yapıtlarında kullanmış, 1990 sonrasında kavramsal yönde çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Nur Gökbulut (1954), kullanılmış atık endüstri ürünü malzemelerle yaptığı düzenlemelerinde, pop sanat eğiliminin farklı anlatım biçimlerini, anlam üretimine verdiği değerle, kavramsal yönde irdelemektedir. Şeffaf ve atık malzemelerle oluşturduğu kolaj yapıtları, Dada sanat akımı esprisine yaklaşarak, kullanılmış maddeyi, sanat nesnesi durumuna getirmektedir. Maddenin böylesine duyarlı ve uyumlu bir biçimde kurduğu denge ve etkililik, sanatçının, yaşanmışlık ve zaman izlerini duyurma, varoluş ve yokoluş düşüncelerinden temellenmektedir. Pop sanat eğiliminde, nazar boncuklarıyla yaptığı “optik sanat” etkili düzenlemeler yapan Gencay Kasapçı (d.1933), termiye adı verilen tahıl parçalarını, suluboya ve yağlıboya ile renklendirerek, tutkalla soyut düzenlemelerinde uyguladı. Bunlar, gözde yanılsama duygusunu yeterince veremiyen, optik çağrışımlı yapıtlardı. 1980’lerde daire formun gizemini, çiçek ve ağaçların üstten görünüşlerindeki ritmik yapıda aradı.

Türk pop sanat eğilimini taçlandıran, duvar resmi konusunda dünyanın tanınmış sanatçıları arasında yer alan Burhan Doğançay (d.1929), 1950-1955 yılları arasında Paris’te hukuk doktorasını yaptı, 1962’de New York’a yerleşti. 1965’ten sonra, gökdelen duvarlarına yaptığı kolaj tekniğindeki yapıtlarıyla, endüstri ürünü kağıttan hareketle, onun parlak, pürüzsüz yüzeyi ile nesnelliğini pop sanat etkili bir anlatımla büyük yüzeylerde, tuval ve duvar resmine, çağdaş bir boyut getirdi. Düz yüzey üzerinde üçüncü boyutu, huni biçimli ve yırtılmış, kıvrıntılı kâğıt parçaları izlenimini veren akrilik çalışmalarında ulaştığı kaligrafik eğilimli, röliyefli oluşumların yarattığı nesnel imajlarla, kâğıdın maddesel yapısına yeni bir boyut ve anlam getirdi. Tiyatro afişlerinin üzerine uyguladığı kurdelamsı, kıvrıntılı kâğıt formlarını ve kâğıt külahlarını andıran formlarla nesnenin gerçek algılama boyutları dışına çıktığı yapıtlarını 1986’da gerçekleştirdi. Akrilik, kolaj teknikleri ve karışık malzeme ile yaptığı çalışmalarında (1991), mısır koçanı, anahtarlar, terlik, ayakkabı formlarını kullandı ve duvarda asılı çamaşırları işledi. Akrilikle oluşturduğu nesne gölgeleriyle, gölgeye yeni bir kimlik kazandırdı. Nesne ve gölgesi, yaşamdan yansımaları içeriyordu ve nesneye farklı bir bakış getirerek, yeni, anlamlandırmaları yarattı. Bu işleyiş, bulunmuş nesneyi sanat nesnesi durumuna getiren Duchamp’a sanatsal yönden yeni bir katkı oluyordu. 1995’te geleneksel kapı formlarını, otomobil lastiklerini yüzeye monte ederek, yüzey katmanlarına ve somut nesneye yüklediği anlamlandırmalarla ve bu nesneleri çeşitli işaret ve sembollerle güçlendirerek zengin bir algılama alanı yarattı. Sanatçının bugüne kadar yaptığı çalışmaları içeren 9 katalog, çeşitli Avrupa ülkeleri, New York ve Japonya’da yayımlanmıştır.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 2155 kez gösterilmiştir.