KAVRAMSAL SANAT YÖNÜNDEKİ GELİŞMELER
1977’de bir grup genç kuşak sanatçı çevresinde etkin bir biçimde ortaya çıkan
“kavramsal” sanat eğilimi, Japon “Gutai Grubu” tarafından 1955’te “Eylem ve
Çevresel” sanat yönlerinde başlatılmış, Grubun Avrupa’da gerçekleştirdikleri
sergi ve gösterileriyle (1955, 1956), kısa sürede batı sanatında benimsenmişti.
Türkiye’de kavramsal sanatın öncüsü olan Altan Gürman, 1963’ten sonra,
kataloglardan yararlanarak yaptığı dizi resimlerinde, kesilip oyulmuş kalıp
biçimlere yüklediği anlamlarla bu eğilimde ilk yapıtlarını üretmişti. Kavramsal sanata Türkiye dışında yaptığı yerleşmeleriyle katılan Sarkis
Zabunyan (d.1938), Paris’teki iç ve dış çevre düzenlemeleri (1968) ile kavramsal
sanatın öncüsü olmuştur. Paris Bienali’nde (1967)’nde, Resim Dalı’nda “Büyük
Ödülü” almış, 1968’de katıldığı “Davranışlar Biçim Olunca” adlı ilk kavramsal
sanat sergisindeki anlatımına günümüze kadar bağlı kalmıştır. 1965’ten beri
Paris’te yaşayan Nil Yalter, yeni çevre yaratma sorununu, çevreye müdahale
ederek irdelemektedir. Güzel Sanatlar Akademisinin düzenlediği “2000 Yılına Doğru Sanatlar”adlı
sempozyum (1977) kapsamındaki, gençler için açılan yarışmalı “Yeni Eğilimler”
sergisinde Şükrü Aysan, Serhat Kiraz, Osman Dinç’in ödüle değer görülen
kavramsal sanat eğilimindeki yapıtları, bu eğilimin Türk sanat ortamında
benimsendiğini yansıtıyordu. Bu sanatçılarla birlikte Ahmet Öktem, Avni Yamaner
kavramsal sanat grubunu (1977) oluşturdular. Amaçları sanatsal çözümlemelere
yönelmek, sanatın yapısı üzerinde düşünmek ve izleyeni düşündürmekti.
Serhat Kiraz, “Görsel Yanılsamalı Algılama ve Gerçeklik” yönündeki
uygulamalarından sonra, yerleştirmelerinde, kullandığı nesneler arasında kurduğu
görsel ilişkilerde, zaman ve mekân boyutunu, insanın yaşam süreçlerini
sorgulamaktadır. Pisagor felsefesi, astronomi ve astroloji düşünülerini
temellendirdiği alanlar olmaktadır. İsmail Saray (d.1943), 1978’de katıldığı X.
Paris Gençler Bienali’nden sonra, basit, sıradan nesneleri kullanarak, “fakir”
sanat yönünde düşünülerini oluşturmuştur. Ayşe Erkmen (d.1949), minimalist
anlayıştan hareketle zaman içindeki değişimleri sorguladığı iç ve dış mekân
yerleştirmelerine yer vermektedir. Gürel Yortan (d.1938), Yılmaz Aysan (d.1953)
ve Adem Yılmaz (d.1955), yeni çevre yaratmaları ile kavramsal sanat gelişmesine
katkıda bulunmuşlardır. Bu yönde 1980 ortalarından sonra, Tomur Atagök (d.1939),
kadının iç gerçekleriyle ilgili çelişkili kavramları, çok katmanlı ve çok
boyutlu yaşamsal kavramlar olarak irdeledi. Üstün Yetenekli Çocuklar Kanunundan
yararlanarak 1970 yılında resim öğrenimi için Paris’e gönderilen Neveser Aksoy
(d.1953), assemblaj tekniğinde gerçekleştirdiği pencere-tablo resimlerinde,
mekân ve zaman boyutunu bütünleştirerek, toplumsal, kültürel yaşam biçimini ve
insanın tinsel yaşamını sorguluyor. Mithat Şen (d.1957), günümüz insanının
parçalanmış dünyasını; Tülin Onat, 1985’te mekâna göre hazırladığı tablolarla,
mekân-tuval resim ilişkisini kavramsal düzeyde sorgulamaya yöneldi. Tuvallerini
nesneleştirerek, onlara yeni anlamlar yükledi. Yusuf Taktak’ın (d.1951),
mekânsal bir kavram olan çadırların, üçgene dönüşen formlarını ve bisikletleri
sembolik olarak kullandığı yapıtlarıyla anlamlandırmalara gittiği görülüyor. Kavramsal sanat anlayışının Ergül Özkutan, Hale Tenger, Şeyma Reisoğlu, Fatoş
Beykal, Selim Birsel, Handan Börütüçene, Rahmi Aksungur, A. Öner Gezgin, Serdar
Arat başta olmak üzere, çok sayıda genç sanatçı tarafından benimsendiği
görülüyor.
|