GRAFİK TASARIM ALANINDA MUHTEŞEM GEÇMİŞİMİZ
Cumhuriyet döneminde çağdaş grafik tasarımın ulaştığı düzeyden söz edebilmek
için tarihî geçmişimize bakmak, bağlantıları görebilmek, yaşanılan süreçleri
kendi gerçeklikleri içinde değerlendirmek gerekir. Çağdaş grafik
tasarımcılarının bilinçli yaklaşımlarla zaman zaman minyatürlerdeki istif
düzeninden ya da hat sanatının akıcı kaligrafisinden söz etmeleri, kimi zaman
öykünmeleri rastlantısal bir durum olmasa gerek. Neredeyse el yazması kitaplarla
dört yüzyıl gerçek bir tasarım olgusu yaratmış olan Osmanlı Saray Okulu
incelenmeye değerdir.
Geçmişin sosyo-ekonomik yapılarına ışık tutan ve dünden
bugüne iletişim görevini sürdüren minyatür sanatı Kanuni Sultan Süleyman,
zamanında doruk noktasına ulaşmıştır. Osmanlı kaligrafisinin ustaları ve
minyatürde ulaşılan Osmanlı sentezi ve ûslubu, bu çağda ortaya çıkmıştır.
Devletin ve sarayın sanat gereksinimini karşılayan Ehl-i Hıref bölükleri
Hazinedar başının emrinde çalışmakla beraber, Enderuna bağlıydılar. Bu
bölüklerin çalışması sonucu üretilen el yazması bir kitap, birkaç aşamalı
çalışmadan sonra oluşurdu. Öncelikle yazar, şair ya da tarihçiler minyatürü
yapılacak metinleri hazırlarlardı. Özel olarak hazırlanmış aharlı kâğıtlar
hattatlara ve cetvelkeşlere verilirdi. Her sanatçı kendine düşen bölümünü
tamamladıktan sonra, resimlenmek üzere nakkaşlara teslim ederdi. Kitabın tüm
tasarımı, yazarıyla birlikte bir ekip çalışması sonucunda oluşurdu. Böylesi
kompleks bir çalışmanın ürünü olan el yazmalarında en dikkat çekici öğelerden
olan minyatürler, bir resimleme çabasının ötesinde grafik değerleri açısından da
incelenmeye değerdir. Minyatürlerde dikey perspektif kullanılmış olması, geri
plândaki figürlerin daha iyi görülebilmeleri, renk ve desen zenginliklerini
yitirmemeleri kaygısıyla açıklanabilir. Bu çalışmalarda, doğa ve iç mekânlar
kuşbakışı görünümleriyle resmedilmişlerdir. Yalınlıkları, doğallıkları, titiz ve
ince işçilikleri, rahat mekân düzeni, boşluğu ölçülü parçalama, başarılı mimarî
çizimler, olayları tüm gerçekliğiyle verme çabası, yatay ve dikey
düzenlemelerdeki uyum, canlı, parlak, ışıklı renklerin kullanılması ve geometrik kurgulardaki
grafiksel anlatım öğeleri dikkat çeker. Minyatürlerdeki soyutluk anlayışı,
günümüz çağdaş tasarımlarında yer alan soyutluk anlayışına çok da uzak düşmez.
Minyatürleri grafik sanatı açısından değerlendirirken, Nasuh Matrakî’nin
çalışmalarına da değinmek gerekir. Çalışmaları bir anlamda grafiksel diyagramlar
niteliğinde olan Nasuh Matrakî’nin en ünlü yapıtları Süleymanname ve Beyan-ı
Menazil-i Seferi Irakeyn’deki minyatürler, o güne kadarki minyatür geleneğine
yeni bir anlatım biçimi getirmiştir. Çalışmaları grafik tadında bir etki
bırakmaktadır. Bu el yazmadaki İstanbul minyatürü o gün için bile bir metropol
olan İmparatorluk başkenti hakkında kapsamlı bilgi iletmektedir. Hiç insan
figürü kullanılmamasına karşın kentin kalabalıklığını gözler önüne seren bu
çalışma, aynı zamanda belgesel bir niteliğe sahiptir. Matrakî bu yapıtın aynı
zamanda yazarıdır. Burada özel bir durum ortaya çıkmaktadır. Hat ve minyatür bir
tasarımcıda ve bir kitap bütünlüğüyle oluşmaktadır.
|