EL YAZMASI KİTAPTAN MATBAAYA
Avrupa'da basımevlerinin hızla kurulup üretim yaptığı yıllarda, Osmanlı
tahtında II. Mehmet padişah olarak bulunuyordu. Bilindiği gibi pek çok yeniliğe
uygulama olanağı tanımıştır. Bütün dünyanın tanıdığı Fatih Sultan Mehmed,
nedendir bilinmez İstanbul'a portre ressamlarını çağırıp ağırlarken matbaa
olayına uzak kalmıştır. Bu durum 1727 yılına dek böyle sürüp gitmiştir.
Osmanlı'da kitap sanatla ve el sanatlarıyla iç içe, tek ürün ve onun kopyaları
biçiminde değerlendirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu sıınrları içinde Türkler
tarafından işletilen ilk matbaa 1727 yılında İbrahim Müteferrika tarafından
açıldı. Müteferrika, bu konuda Padişah iradesi ve Şeyhülislâm fetvasını alınca,
matbaa ustaları ve harf dökümcülerini yurt dışından getirterek işe koyuldu.
Kendi konağında kurduğu ve ilk adı Darü't-tıbatü'l Mamure, daha sonraki adı
Darü't-tıbatü'l Amire olan matbaa, kuruluşunun üzerinden iki yıl geçtikten sonra
1729 yılında “Vankulu Lugatı”nın birinci cildinin basımını gerçekleştirdi.
Müteferrika, matbaasında ölümüne değin, aralarında, Vankulu’nun Arapça-Türkçe
sözlüğü, Katip Çelebi’nin “Tuhfetü'l-Kibar Fi Esfari'l-Bihar” (Deniz Savaşları
Hakkında Büyüklere Armağan), Emir Hasan El-Musidi’nin “Tarih-i Hind-i Garbi”
(Amerika Tarihi), kendi yazdığı “Usul'ü-l Hikem Fi Nizami'l Ümem” (Milletlerin
İdaresi) ve yine Katip Çelebi tarafından yazılan “Cihannüma” (Küçük Atlas) adlı
eserlerin de aralarında bulunduğu 25 ciltlik 17 kitap bastı.
|