GENÇ TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KURUMSAL KİMLİĞİNİN OLUŞTURULMASI VE İHAP HULUSİ
GÖREY Zorlu bir mücadelenin ardından, Kurtuluş Savaşı'nı kazanmış, ulusuna
özgüvenini kazandırmış olan Atatürk'ün, yepyeni bir toplum kurma çabasında, bir
sanatçı, İhap Hulusi Görey görsel anlamda bir mimar gibidir. Buradaki köklü
kültürel değişiklikleri iyi özümsemek gerekmektedir. Geleneksel yaşam ve
değerler yerine yepyeni bir toplumsal düzen ve kültür oluşturma isteği gündemin
özüdür. Bunları gerçekleştirmek için kitlelere doğrudan seslenmek çağdaş bir
tavır olacaktır. Bu da grafik tasarım alanlarıyla ve özelde afişle
gerçekleşebilir; sosyal psikolojik bir yaklaşımla milyonlara seslenerek.
Balkanlar ve Ortadoğu ülkelerinden seçkin bir şekilde farklılaşan Türkiye
Cumhuriyeti’nde İhap Hulusi'nin
çalışmaları bir görsel anayasa oluşturulmasının
ilk çabalarıdır. Önce devlete ait kuruluşlarda içerde ve dışarıda kendini anlatma ve tanımlama çalışmaları yürütmüştür. Millî Piyango bunun tipik
örneğidir. Döneminin olanakları içinde, bilet, etiket, afiş çalışmalarında
toplam iletişim anlamında kurumun sistematik sunumunu yapmıştır. Toplumda umut
oluşturma, kurumu tanıtma anlamında bütünsel bir algı oluşturmuş ve ün
kazandırmıştır. İlettiği mesaj, verimlilik, başarı, yaşama sevinci, güvenirlik
üzerinedir. Böylece ülkenin ve yüzyılın değişen koşulları vurgulanmakta, uyum
sağlama çalışmaları yapılmaktadır. Çalışma alanları tanıtılmakta, kapsam ve
içeriği anlatılmaktadır. Oluşan yeni boyutlar yansıtılmaya çalışılmaktadır. Kurumsal kimlik bir kurumun görsel anayasasıdır. Bu anayasa kendini sosyal,
ekonomik ve psikolojik ortamlarda ifade eder. Bu nedenle kurumsal kimlik ilgili
kurumun sözel, görsel söylemlerini belirli standartlara kavuşturmakla kalmaz,
bunların davranış biçiminde de ifadeler oluşturmasına yol açar. Kurumsal imaj
ise kurumun geleceğini de hesaba katan en önemli özelliğidir. İhap Hulusi,
Ziraat Bankası, Zirai Donatım Kurumu, Sümerbank, İş Bankası, Devlet Demir
Yolları, Devlet Deniz Yolları, Tekel, Millî Piyango İdaresi vb. kurumların
kurumsal kimliklerini oluştururken, aslında yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin
tüm kurumlarıyla birlikte kurumsal kimliğini oluşturmuştur. Tüm bunları
gerçekleştiren İhap Hulusi, belli ki sıradışı, kültürlü, çağı kavramış,
gelişmelere belli bir uzaklıktan bakabilen, sorumluluğunun farkında bir
kişiliktir. Mısır'da Hidiv maiyetinde çalışan Kemahlı bir asker, ileri
görüşlülüğü sayesinde ulusa tutkulu bir tasarımcı armağan etmiştir. İhap
Hulusi'nin dedesi olan Kemahlı asker, Kahire'nin çok kültürlü ve Avrupa'yla iç
içe atmosferinden etkilenerek oğlunu da Kahire'ye götürdü. Avrupa kenti
görünümündeki Kahire'de pek çok okul vardı. Kahire'de öğrenimini tamamlayan İhap
Hulusi, İngilizler'in Mısır'ı işgaliyle birlikte Türkiye’ye döndü. Savaş bitince
Almanya’ya giden İhap Hulusi Münih'te Haiman Schule'de üç yıl modelden resim
çalıştı, iki yıl da Kunst Gewerbe Schule'de çalışmalarını sürdürdü. "İstanbul'a
döndüğümde afiş sanatı diye birşey olmadığını gördüm" diyen İhap Hulusi, ısrarla
yaşamını sanatla kazanmak istiyordu. Öğrenimini bitirdikten sonra Haiman
Schule'de 1920-25 yıllarında hem ders verdi hem de grafik sanatçısı olarak
çalıştı. 1923 yılında Almanya'dan gönderdiği yapıtlarıyla Galatasaray Lisesinde
ilk afiş sergisi açıldı. Bu sergi, Türkiye'deki ilk afiş sergisidir. Bütün
İstanbul, bu yeni imzanın getirdiği yeni üsluba hayran olmuştur. Büyük ilgi
gören segisinden iki yıl sonra da Türkiye'ye döndü. İlk çalışmalarını “Akbaba”
dergisine gönderdi. Derginin yöneticisi Yusuf Ziya Ortaç'ın ilgisini çekti;
"...İçinden bir karikatür çıktı zarfın. Ama bildiğimiz karikatürlerden değil. Ne
resim-karikatür, ne karikatür-resim. Alışmadığımız, görmediğimiz bir sanat işi.
İmza yerinde bir üçgen ve eski harflerle İhap Hulusi, sene 1923..." Bu adı
konulamayan çalışma, kuşkusuz bir grafik çalışmasıydı. Bu güzel ve orijinal
yapıt Akbaba'nın birinci koleksiyonundadır. İhap Hulusi batı kültürüyle
donanımlı bir öncüydü. Atatürk, sanatçıdan Ülkü'ye ders verirken resmini
yapmasını istemiş, daha sonra uzun yıllar alfabenin kapağında gördüğümüz tasarım ortaya çıkmıştır. 1928 yılında yeni bir alfabe
gündeme geliyordu. İngilizce, Almanca, Arapça bilmesi, Almanya'da çalışmış
olması onun için bir farklılık ve avantaj oluşturuyordu. Kaligrafi, tipografi,
görüntü ve grafik tasarım arasındaki çok yakın ilişkiye yabancı kalmadı. İlk
Türk alfabesinin kapağını da o gerçekleştirdi. İhap Hulusi sanayileşme dönemine
geçmemiş bir ülkede afişçiliğe soyunmuştu. Ama çok geçmeden düşleri gerçek
olacaktı. 1927 yılında atölyesini açtı. Çünkü sanayileşme çabaları başlıyor ve
Türkiye devletçi bir döneme giriyordu. 1927 yılında "Sanayii Teşvik Kanunu"
çıktı. 1928 yılında Atatürk'ün konuşmasıyla açılan "İzmir İktisat Kongresi"nde
Türk sanayisini geliştirme koşulları tartışıldı ve gerekli önlemlerle hedefler
üzerinde duruldu. Artık tünelde ışık görünmüştü. Sanayideki gelişmelerle serbest
rekabet yaşanacak ve grafik tasarım alanlarına gereksinim doğacaktı. Sanayi
ürünleri tanıtılacak, ambalaj sanayi gelişecek, ürün satışları özendirilecekti.
Bütün bunları yapacak donanımdaki tek kişi kuşkusuz İhap Hulusi’ydi. Alman Prof.
Ludwig Hohlwein'in öğrencisi olan İhap Hulusi hocasından oldukça fazla
etkilendi. Hohlwein güçlü bir desen anlayışına sahipti. “Proto-art deco”
stilinde çalışıyordu. Kompozisyonlarını, kesin çizgilerle belirlenmemiş
gölgelerle yaptığı resimlerle kuruyordu. İhap Hulusi de bu tekniği kullanmıştır.
Çeşitli fotoğraf montajlarından etkili bir biçimde yararlanan sanatçı, çok titiz
ve yalın bir sanat işçiliğiyle bütünleşen afişleriyle hedef kitlenin
özdeşleşmesini sağladı. Portrelerinde ve suluboya çalışmalarında da grafik
çalışmalarında olduğu gibi foto gerçekçi bir yaklaşımı vardır. Çoğu taşbaskısı
olan yüzlerce çalışma ile İhap Hulusi yarım yüzyılı aşkın bir dönemin endüstri,
kalkınma, ticaret ve sosyal yaşamın gelişmelerini belgelemiş, Cumhuriyet
kuşaklarının belleklerinde yer etmiştir. Klüp Rakısı'nın bugün de kullanılan ve
markayla bütünleşmiş olan etiketi sanatçı tarafından 1932 yılında
tasarımlanmıştır. İhap Hulusi bu çalışmasında, yakın dostu Fazıl Ahmet Aykaç'la
bir içki sohbetini ölümsüz kılmıştır. Etiket bu güzel sohbetin fotoğrafından
foto gerçekçi bir anlayışla tasarımlanmıştır. Ancak sanatçı son sergisinde bu
çalışmadan imzasının silinmiş olduğunu büyük bir kırgınlık ve hüzünle
anlatmıştır. Yeni kurulmuş bir devletin ilk uzman tasarımcısı olarak İhap
Hulusi, yalnız ülkemizde değil yurt dışında da tanınmıştır. Alman Bayer firması,
havayolları, sigara üreticileri için uzun yıllar afişler çalışmış, Mısır turizm
şirketleri ve İtalyan içki fabrikaları için afişler tasarlamıştır.
|