ÖLÇÜ, GİZEM, MATEMATİK VE MÜRŞİDE İÇMELİ
Mürşide İçmeli, dünyayı içindeki sessiz gizemde yoğurarak, “sanatçı içinde
yaşadığı toplumun yaşam biçiminin, geçmişten gelen gelenek ve göreneklerinin
çevresinin ve doğanın, çağının teknolojik gelişiminin etkisinde kalır ve eserini
yaratırken bunların karşısında bir tavır takınır. Bu tavrın biçimi kendi iç
dünyasına ve kendi duygularına bağlıdır. Neye karşı duyarlıysa onun yorumunu
yapar, mesajını yapıtıyla ortaya koyar" demektedir.
1930 yılında İstanbul'da
dünyaya gelen Mürşide İçmeli için, İkinci Dünya Savaşı'nın en yoğun yaşandığı ve
herşeyden tasarruf edilmesi gereken 40’lı yıllarda, bütün olanaksızlıklara
rağmen, oyunla resim iç içe geçmiştir. 1947 yılında katıldığı İstanbul Çapa
Eğitim Enstitüsü resim semineri, 1950 yılında girdiği Gazi Eğitim Enstitüsü,
sanat yaşamında önemli gelişmelere yol açtı. 1953 yılında Afyon'da resim
öğretmeni oldu. 1959 yılında Gazi Eğitim Enstitüsünde asistanlık sınavını
kazandığında, yaşamında yeni ufuklar açılır. 1960 yılında İspanya hükümetinin
verdiği bursla Madrid'e gitti. Güzel Sanatlar Akademisinde (Escuela de san
belles Artes de San Fernando) gravür ve grafik sanatlar üzerinde çalıştı. Madrid
etkisi, resimlerinde sonraki yıllarda sezilecektir. Resimlerindeki figür
yığışması Goya’nın iç savaş özgün baskılarına gönderme yapmaktadır. Türkiye'ye
döndükten sonra 1962 yılında Devlet bursu sınavını kazanarak Londra'ya grafik
sanatları alanında çalışmaya gitti. Central School of Art and Design'da
illüstrasyon ve özgün baskı çalıştı. 1965 yılında yurda döndü. Gazi Eğitim
Enstitüsü Resim-İş Bölümüne atandı, öğretmenliği ve sanatçılığı birlikte
yürüteceği üretken yıllar başladı.
Mürşide İçmeli'nin sanatı, Anadolu kültür
katmanlarından, Hitit, Selçuklu ve arkaik dönemlerden önemli oranda
etkilenmiştir. Resminde, evren, dünya, büyük evren, küçük evren sorunsalı hem
bir gizem yaratmakta, hem de bilim ve sanata yardımcı olmaktadır. İçmeli’nin
resmi soyuttur. Resimlerindeki geometrinin yanında figüre de başvurur. Figürler
insanlık kavramıyla ilgilidir. Bakışımlı, şematik etki bırakan kompozisyon
kurgusu, çeşitlemelerde ve kendini yinelerken oluşturduğu matematiksel dille
seçkinleşir. Doğulu kimliğini hep içinde taşıyan İçmeli, geleneğe, eski bir
düşünceye, yeni bir konuya hep aynı uzaklıktan çağdaş bakışın verileri ve
kavramlarıyla yaklaşır.
Mürşide İçmeli tüm bu derinlikleri, uğraşları daha çok Gazi Eğitim
Enstitüsündeki atölyelerde özgün baskı çalışmaları süreçleriyle yaşadı. 1970
yılından sonra çalışma alanlarında illüstrasyon, ağırlıklı olarak yer aldı.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Avrupa Konseyinin işbirliği sonucu İngilizce ve
Fransızca komisyonlarında yer alarak kitap resimlemesi alanında çalıştı. 1974
yılında bu projeye bağlı olarak Paris, Londra, York, Lids, Münih vb. Avrupa
kentlerinde araştırma ve inceleme yaparak, kitap grafik tasarımı ile uğraştı. Bu
çalışma 1977 yılında programın tamamlanmasına kadar sürmüştür. 1979 yılında
Devlet Opera ve Balesi için afiş tasarımları, davetiyeler, broşürler vb.
çalışmalar gerçekleştirdi.
1985'de sanatta yeterlik, 1986'da profesör unvanını
aldı. Gazi Eğitim Fakültesi olarak adı değişen kurumdan 1986 yılında emekliye
ayrılarak Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Müzik Fakültesine geçti. Burada
Grafik Tasarım Bölümünün kurulmasında etkin görev aldı. Sanatçı kişiliğiyle
katıldığı uluslar arası etkinliklerde, Ortadoğu, Avrupa, Uzak Doğu ve
Amerika’nın antik uygarlıklarını tanıma fırsatı buldu. Bu deneyimler sanatına
yansıdı. 1995'ten bu yana özel atölyesinde üretkenliği ve sanata verimli
katkıları sürmektedir. Mürşide İçmeli'nin çalışmaları yirminci yüzyılın
içerikleriyle de doludur. Çok kısa sürelere sığan bilimsel buluşlar, değişimler,
süreklilikler imgelerinde kimi atom modüllerini, kimi beyin yarım kürelerini
çağrıştırır. Sıkışmış, daralan alanların biçimsel sınırlılıkları içinde yer alan
figürler yine yirminci yüzyılın insan yığınlarının yazgılarını sorgular gibidir.
Anadolu topraklarında 10 bin yıldır farklı öğreti ve biçimlerle sorgulanan insan
yazgısı, Mürşide İçmeli'nin toplumsal bilinçaltının imgelerini günümüze taşıyan
tasarımlarına da yansımaktadır. Son dönemlerindeki çalışmalarında renk ögesinin
ağırlıklı olarak hissedilmesi bu güne, yaşanana ilişkindir.
|