TÜRKİYE'DE ÇAĞDAŞ GRAFİK TASARIMA TOPLU BAKIŞ
II. Meşrutiyet’in sağladığı özgürlük ortamında, grafik sanatının günlük
uygulamalarda kullanımına ilişkin ilk ciddi girişim olarak 1909 yılında
İlâncılık Kollektif Şirketini görmekteyiz. Basın ilanı alanında yapılan
çalışmalar, önce Balkan Savaşı, ardından yaşanan 1. Dünya Savaşı nedeniyle
yaşamını sürdürememiştir. Bilinen ilk sanatsal grafik uygulaması Ferah Tiyatrosu
için hazırlanan afiş çalışmasıdır. Bu dönemde yurt dışından gelen tüketim
ürünlerinin afişleri de yapılmıştır.
Türkiye’de sanayileşme çabalarının
başlamasıyla artan üretim, grafik tasarım alanına yansımaktadır. Eli Acıman ve
arkadaşları Faal Reklâm Ajansını kurarak 1940’lı yıllarda Koç şirketinin tanıtım
çalışmalarını yürütmüştür. Latin ABC’sine geçişle birlikte hızlı bir değişim
yaşanmış olmasına karşın, hat sanatında geleneksel kaligrafi ustalarının
çalışmaları bir süre varlığını sürdürmüştür. Hattat Hamit Aytaç, bu
kaligraflardan en önemlisidir. Bu geleneği sürdüren diğer önemli sanatçı Emin
Barın’dır. Emin Barın, özellikle Türklerin yaratmış olduğu “divani yazı”
(tuğraların stili) ve bugünkü mimarî estetiğe uyan “kufi” yazı stilinde
çalışmıştır. Sanatçı, bu iki çeşit yazıya da çağdaş yorumlar getirmeye
çalışmıştır. Mengü Ertel, Şah Faysal Camii düzenlemelerinde Emin Barın’ın hat
çalışmalarından yararlandığını anlatmaktadır. Emin Barın yeni yazıyla da
düzenlemeler yapmıştır. Örneğin Anıtkabir’de mozoleye giriş kapısının iki
yanındaki düzenlemeler ona aittir.
Türkiye’de Lâtin ABC’sinin kullanılmasıyla
birlikte, bu uygulamayı günün koşullarında başarıyla kullananlar İhap Hulusi
Görey, Münif Fehim, Mithat Özar ve Kenan Temizan’dır. Mithat Özar, 1924-27
yılları arasında Beyoğlu’ndaki atölyesinde sinema kapılarına çok büyük boy
sinema afişleri yapmıştır. Grafik tasarımların resim ile iç içe olduğu dönemde
Paris’e gidip resim eğitimi alarak yurda dönmüştür. Grafik tasarım tarihi
açısından önemi, 1932 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Afiş Atölyesinin başına
getirilmiş olmasıdır. 1937’de Güzel Sanatlar Akademisinin düzenlemiş olduğu
sergide Mithat Özar’ın, Güzel Sanatlar Akademisi sergi afişi ve Florya afişi,
akademik ortamda yaratılan ilk sanatsal ve profesyonel afiştir.
Uzun yıllar Tekel Genel Müdürlüğünde ressam ve dekoratör olarak çalışan Atıf
Tuna grafik sanatı tarihi içinde anılması gereken isimlerden biridir. 1938
yılında Samsun sigarasının amblem ve tüm ambalaj tasarımlarını yapan sanatçı
yalnızca bu çalışmalarıyla değil posta pulu ve amblem konularında kazandığı
birincilik ödülü ve aldığı mansiyonlarla da tanınmaktadır. Münif Fehim ve İhap
Hulusi ile aynı kuşaktan olan Atıf Tuna, Tekel idaresi için hazırladığı Rize
Çayı afişinde, siyahbeyaz tekniğiyle yazıyı 1960’lı yıllara göre çok daha iyi
çözümlemiştir. Tekel için yaptığı likör afişi de başarılı afişlerdendir. Ayrıca
Akbank için yaptığı afişte ışıkgölge kullanılarak siyah beyaz çalışmada etkili
bir sonuca ulaşılmıştır.
Öncü nitelikteki grafik tasarımcılarımızdan biri de
Kenan Temizan’dır. 1920’li yıllarda Berlin Güzel Sanatlar Akademisini bitiren,
aynı yıllarda Süsleme Sanatları Okulunda çalışan Kenan Temizan Almanya’da büyük
film şirketlerinde (Ufa ve Tobis) afişler yaptı. 1943 yılında Türkiye’ye
dönerek, Akademide dekorasyon ve tekstil alanında çalışmaya başladı. Kenan
Temizan, afişlerini foto-grafik tekniklerle ve figüratif yaklaşımlarla üretti.
Hızla gelişen basım teknolojisi tasarımcıya yeni olanaklar sundu. Kenan Temizan,
güçlü deseni, renkçi yaklaşımı, seçkin kompozisyon anlayışı, ritmik, akıcı
tipografi kullanımıyla çalışmalarında çağdaş dili yansıtmayı başardı. Kenan
Temizan 1951 yılında NATO’nun açtığı uluslar arası afiş yarışmasında üçüncülük
ödülü aldı. Yine 1200 kişinin katıldığı Avrupa Birliği Afiş Yarışması’nda da
birincilik ödülü kazandı. Temizan, Almanya’daki uygulamalarının kazandırdığı
ustalıkla ülkemizde yaşanan tipografi sıkıntılarını aştı.
1950’li yıllarda
Selçuk Önal, Mesut Manioğlu, Fikret Akgün çalışmalarıyla grafik sanatında,
İstanbul ortamında etkili olmuşlardır. Mesut Manioğlu, 1946 yılında Birleşmiş
Milletler, 1952 yılında Basın Yayın ve Turizm Bakanlığı, 1954 yılında Yapı Kredi
Bankası ödüllerini almıştır. 1981 yılında Grafikerler Meslek Kuruluşunun 1.
Grafik Ürünler Sergisi’nde afiş alanında birincilik, broşür alanında ikincilik
ödülleri almıştır. 1968-1970 yılları arasında Varşova’da Afiş, Brno’da Grafik
Sanatlar, Listovel’de (İrlanda) III. Uluslar Arası Poster Bienali’ne
katılmıştır. Yapıtları Willanow, Afiş Müzesi’ne kabul edilen sanatçının
İngiltere’de “Modern Pullicity” adlı yayında çalışmaları yer almıştır. Tasarımlarında buluş yaparak anlatımı güçlendiren Mesut Manioğlu, ikinci kuşak
tasarımcılar arasında yer almaktadır. Tipografiyi yalın bir etkiyle ve figürün
simgelediği hedef kitleyle bütünleştirmekte, anlamı ve mesajı yalınlaştırarak
iletmektedir. Afişlerinde resimleme tekniklerini çalışmaktadır. Tasarımcı,
yalınlığı kimi zaman afişlerinde amblem gücüne ve sadeliğine indirgemektedir.
Mesut Manioğlu’nun çalışmalarında Fransız afiş sanatının etkileri görülmektedir.
1956 yılından sonra Güzel Sanatlar Akademisindeki Afiş Atölyesi Grafik Bölümü
olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde Akademiyi bitirenler Mengü Ertel, Yurdaer
Altıntaş gibi tasarımcılar artık “grafik sanatı” kavramından söz etmekte, bu
alanda çalışmaları anlatırken “grafik sanatçısı” kavramını kullanmaktadırlar.
Geleneksel boyama tekniklerinin ve özgün baskı tekniklerinin çokça
kullanılmasından, ayrıca Orta ve Kuzey Avrupa etkisinden olmalı, uzun yıllar
“grafik sanatlar” kavramı, basın, yayın ve sergi ortamlarında geçerli olacaktır. 1957 yılında kurulan İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulunun
eğitim kadrosu Federal Almanya, Avusturya ve Japonya’dan getirilen onbeş uzman
eğitimciden oluşmuştur. 1961 yılında ilk mezunlarını veren okulda, özel sektörle
daha cesur bağlar kuracak olan profesyonel sanatçılar yetiştirilmesi
amaçlanmıştır. 1958 yılında Fikret Akgün Fransa’dan dönmüştür. Fransa’da Paul
Colin’in atölyesinde beş yıl çalıştıktan sonra dönüşü ortama renk katmıştır.
Fransız etkisinde çalışmalar yaparak profesyonel ortamı zarif çalışmalarıyla
etkilemiştir. Mengü Ertel ve Yurdaer Altıntaş, tiyatroyla kurdukları yakın
iletişimle grafik tasarımların içeriğini zenginleştirmişlerdir. Açtıkları
sergiler alanın profesyonelleştiğini, sorunlarının da bu bağlamda gündeme
geldiğini göstermektedir. Bu dönemin tasarımlarında geleneksel kültür ve birikim
modern yorumlara ulaşmakta, sanatçılar yurt dışındaki sergilere, yarışmalara
katılmakta, beğeni toplamaktadır. Bunun yanında 1960’lı yıllarda grafik
sanatının üstünde, Polonya, Almanya ve Avusturyalı sanatçıların etkisi de
yadsınamaz. Bu yıllarda tipografi kullanımındaki problemler de çözümlenmeye
çalışılmış ve özgün anlatım biçimleri denenmiştir. O yıllarda daha çok ürün
veren sinema endüstrisindeki düzeyin, bilinçli ve entelektüel bir yapıya
ulaşamaması yüzünden tiyatro verimli bir yaratım alanı olmuştur. Bu dönemde usta
grafik tasarımcılarının tiyatro alanına yönelmesi, bu alanda tanıtım ve duyuru
gereksiniminin hissettirilmesinden ve bu duyarlılığın kabul görmesinden
kaynaklanmaktadır. Afiş çalışmaları ve reklam grafiği sürerken 1960’lardan sonra
yayımcılık çalışmaları da hız kazanmaktadır. Basım alanındaki gelişmeler kitap
kapağı tasarımına da yansımıştır. Sait Maden, Erkal Yavi gibi tasarımcılar bu
konuda bir estetik düzey tutturulmasında ısrarlı olmuşlardır. Sait Maden
yayıncılıkta grafik tasarımın yerini kabul ettirmek için gösterdiği ısrarlı
çabasıyla öne çıkmaktadır. Bu konuda “Türk grafik tasarımı”nı yaratma çabaları
da dikkat çekmektedir. Geleneksel kültürümüzle bağlantı üzerinde durmakta bu
yaklaşımlarla çağdaş, modern ve kimlikli yorumlar yapabileceğimizi
vurgulamaktadır. Görüşlerini, “Kitap kapağı, kitabın yüzüdür, çehresidir. Öyle bir çehre ki,
konuşmadan kitabın kişiliğini, özünü aktarabilmelidir. Hem görsel, hem de içerik
olarak kişiyi yakalayıvermelidir. Kitabı okutmalıdır... Ve belki de en önemlisi
çok geniş kitlelere ulaşabildiği için, eğitmelidir de. Bu yüzden belli bir
kesimle değil herkesle iletişim kurabilmelidir...” sözleriyle açıklayan Erkal
Yavi de, çalıştığı kitap kapaklarında içerik ve biçim ilişkisinin çok iyi
kurulmuş olması problemine yoğunlaşmıştır. Zincirin halkaları çoğalarak,
güçlenerek günümüze ulaşmaktadır. Zincirin halkalarından birisi de Cemalettin
Mutver’dir. Grafik tasarımın pek çok alanında ürünler vermesine karşın en çok
ilgi duyduğu alan pul tasarımı ve ambalaj grafiği alanlarıdır. Pul tasarımının,
tasarımcının gönlünde özel bir yeri vardır. 1979 yılında Birleşmiş Milletlerin
35. Yılı Pul Yarışması’nda birincilik ödülünü kazanmıştır. Turgay Betil de
çocuklara yönelik çalışmaları, tiyatro afişleri, kitap ve dergi illüstrasyonları
ve grafiğin pek çok alanında ürünler veren bir tasarımcıdır. Tasarımlarında
mizah öğesini ön plâna çıkaran sanatçı San Grafik, Manajans, Yeni Ajans, Repro
gibi ajanslarda art direktör olarak çalışmıştır. Tasarımcının çalışmaları
çeşitli kurumların koleksiyonlarında ve yurt dışındaki müzelerde yer almaktadır.
1970’lerden sonra çoğalan reklam ajansları konuyu ekip çalışmalarıyla
kişisellikten profesyonelliğe taşımışlardır. Ambalaj çalışmaları ve özel
şirketlerin tanıtım çalışmaları grafik tasarım alanlarına girmiştir. Dünyada da
farklı gelişmeler olmakta, sivil toplum örgütleri toplumsal yaşamda yerlerini
almaktadır. Bu nedenle anılan sanatçılar, kutlanan önemli günler, anlam yüklenen
yıllar, grafik tasarım alanlarının ufkunu açmaktadır. 1970’lerdeki önemli
gelişmelerden birisi de televizyon alanıdır. Bu alanda özel uzmanlık almamış
olmalarına karşılık kimi tasarımcı ve kuruluşlar bu alandaki gereksinimler
üzerine çalışmalarını yeni bir alan olan televizyon grafiğine
yönlendirmişlerdir. Bu konuda Mengü Ertel programlarda danışmanlık yaparak,
kurum kimliğine ilişkin tasarımlarıyla Abdullah Taşçı da TRT’ye logo çalışmaları
yaparak özel ilgi duyduklarını göstermişlerdir. Ayrıca Bülent Erkmen televizyon
grafiğinde başarılı işler yapmıştır. 1971 yılında Uygulamalı Endüstri Sanatları
Yüksek Okulunun Grafik Sanatlar Bölümünün açılması da önemli olgulardan
birisidir. Bu bölüm grafik tasarım olgusunun analizini yaparak çağdaş
gelişmeleri uygulama alanlarına aktarmayı amaçlamıştır. Televizyon, sinema ve
çeşitli çağdaş grafik tasarım alanlarının sorunlarına çözüm getirmek üzere
programlanan bu bölüm 1980’li yılların başında kapatılmıştır. Grafik tasarım olgusu asıl sıçramasını 1980’lerden sonra
gerçekleştirmiştir. Daha önce kurulan, ancak sürdürülemeyen “Grafik Sanatçıları
Derneği”nin boşluğunu 1978 yılında kurulan “Grafikerler Meslek Kuruluşu”
doldurmaya çalışmıştır. Ancak kuruluşun adından da anlaşılacağı gibi grafiker
kavramı piyasa olgusundan kaynaklanmaktadır, alanın tanımlanmasını tam
karşılayamayan bir kavramdır. 1978’lerde henüz ülkemizde grafik tasarımcısı
kavramı alanın literatürüne girememiştir. Piyasanın gerektirdiği koşullar
nedeniyle tekniğin belirleyici olması, hızlı üretim ve
müşteri ilişkileri
gerçeğiyle grafik sanatçısı ya da “grafik tasarımcısı” kavramı da gündeme
gelmemiştir. Grafiker kavramı piyasa gerçeğinden hareketle kullanılmıştır.
Kuruluşun, tüzüğünde genel amacı, meslek alanının sorunları, haklarının
korunması bir takım alana ilişkin ölçütlerin ve belli ilkelerin yerleştirilmesi
üzerine oturtulmuştur. Yine de metin içinde, alan, grafik sanatlar olarak
belirtilmiştir. Grafik tasarım kavramı tüm dünyada kullanılırken, Türkiye’de bu
kavram hâlâ tartışmalıdır. Ancak, giderek daha çok yandaş bulan grafik tasarım
kavramının ifade ettiği üretim süreci, artık reklâm ajanslarında ve akademik
ortamlarda gerçekleşmektedir. Uluslar arası gelişmeleri izleyen, küreselleşen
dünyanın iletişimdeki ulaştığı boyutlara uygun olarak, ulusal yorumları evrensel
sentezlere ulaştıran tasarımcılarla gelişmektedir. Bu alanda akla gelen diğer
önemli isimler: Aydın Erkmen, Savaş Çekiç, Şahin Aymergen, Haluk Tuncay, Leyla
Uçansu, Hamdi Giray Koyuncu, Hakkı Mısırlıoğlu, Uğurcan Ataoğlu, Zeynep Ardağ,
Mesut Kayalar, Serdar Benli, Murat Dorkip’tir. Bu tasarımcılar reklâm
ajanslarında çalışarak grafik tasarım ortamına önemli yapıtlar üretmişlerdir.
Grafik tasarımındaki diğer önemli gelişme de tasarımların dijital ortamlarda
gerçekleşmesidir. Bilgisayar destekli tasarımlar, yazılım programlarıyla çok
boyutlu, değişik ve yeni anlatım olanaklarına ulaşmıştır. Son gelişmeler
internet ortamında gerçekleşmekte; ortamın özelliklerine uygun yazılımlarla
tasarımlar oluşturulmakta, iletişim sanal ortamlara taşınmaktadır. Bu ortamda
kullanılan yazılımlar ve onları destekleyen efektler, benzer etkiler ve sonuçlar
yaratmak tehlikesini de birlikte getirmektedir. Bunun aşılması ve sıradan
olandan uzaklaşma ise güçlü konseptlerin yaratılmasıyla olanaklıdır. Bu konudaki
gelişmeler kavramları da değiştirmekte, alanın etkinliklerini yalnızca grafik
tasarım ya da tasarım kavramı karşılayamamaktadır. Bu alanda medya plânlaması,
iletişim tasarımı, görsel iletişim, sanal gerçeklik, bilgisayar destekli tasarım
ve bilişim vb. kavramlar grafik tasarım alanına girmektedir.
Çağdaş yönelim ve ihtiyaçlardan doğan grafik tasarımı, kendisine güzel sanatlar fakültelerinin çatısı altında bir eğitim ortamı bulmuştur. başlangıçta, resim sanatının geleneklerine sahip olmakla birlikte, sadece bir sanat dalı olmaktan öte, çeşitli ihtiyaçlara çözüm üretmeyi amaç edinen bir tasarım alanı olarak grafik eğitiminde uygulama etkinliklerine büyük ağırlık verilmektedir. İçinde bilgisayar teknolojisinin olanaklarını da barındıran pek çok yeni tekniğin kullanım zorunluluğu, grafik eğitimi verilen kurum ve bölümlerini, sanat eğitimi verilen diğer alanlardan köklü bir biçimde ayırmaktadır.
|