PLASTİK SANATLAR EĞİTİMİ Genel Eğitim Kurumlarında Plâstik Sanatlar Eğitimi Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar sanat eğitimi alanı, çağın gerisinde kalmış
bir görünümdedir. Plastik sanatlar eğitimi, okullarda daha çok süsleme ve
bezemelerin kopyasına dayalı yöntemlerle verilmekte ve ancak çok dar bir
toplumsal kesime ulaşılmaktadır. Dönemin okullarında verilen resim dersi,
acınacak durumuyla Avrupa okullarının elli yıl önceki durumuna benzemektedir.
Kültürel temeller üzerine kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin önderi
Atatürk, eğitime ve sanata olduğu gibi sanat eğitimine de özel bir önem vermiş
ve daha Cumhuriyet’in ilk yıllarında, sanat eğitimi alanında büyük bir gelişim
yaşanmıştır. 1925 yılından başlayarak, genel eğitim kapsamında örgün eğitim
kurumlarında plastik sanatlar eğitiminin, “resim”, “resim-iş”, “elişleri”
dersleri şeklinde yer aldığını görüyoruz. resim-iş / resim dersleri günümüze
değin varlığını sürdürmüştür. Örgün eğitimde resim dersleri temel eğitimde
zorunlu, orta ve yükseköğretimde ise seçmeli dersler şeklinde yer almış ve bu
durum da günümüze dek varlığını korumuştur.
1926’da İlkokul Programında Resim ve Elişleri derslerine yer verilmiştir.
Bunu 1936 ve 1948 İlkokul Programları izlemiştir. 1968’e kadar değişmeksizin
yürürlükte kalmış olan 1948 İlkokul Programında, Resim-İş dersinin amaçları
kısaca, öğrencilerin kendini ifade etme becerilerinin ve estetik duygularının
geliştirilmesi, öğrencilere işin sevdirilmesi ve sanat değeri olan eşyayı tanıma
yetisi kazandırılmasıdır. Bu amaçlar, 1968 İlkokul Programında da korunmuştur.
Yirmi dört yıl sonra uygulamaya konan 1992 tarihli İlköğretim Kurumları Resim-İş
Dersi Öğretim Programında ise, sanatsal ifade yollarının ve resim tekniklerinin
öğretilmesinin önem kazandığı görülmektedir.
1938’de uygulamaya geçen Ortaokul Programında, haftada önce bir, daha sonra
iki saate çıkarılan resim derslerinde, her üç sınıfta serbest ve doğadan resim,
süsleme resmi ve sanayi resimlerine yer verilmiştir. Sanat tarihi örneklerinin
incelenmesi de bu dersin kapsamına girmektedir. 1949’da Ortaokul Programına “İş Bilgisi” dersi konmuş ve 1970’e kadar başka
bir değişiklik yapılmamıştır. “İş Bilgisi” dersi tarım işleri, ticaret işleri
ile erkek öğrenciler için el işleri, kız öğrenciler için ev işleri bileşenlerini
içermektedir. Dersin amacı, yaşama hazırlık olarak beceri kazandırılması
çerçevesinde belirlenmiştir.
1971‘de ortaokullara, çağdaş bir anlayışla yaratıcılık ve özgünlük ilkeleri
temelinde hazırlanmış olan İş ve Teknik Eğitimi Programı (Tebliğler Dergisi
1971/1652) uygulamaya konmuş, ancak 1983 tarihli İlköğretim Kurumları İş Eğitimi
Programıyla (Tebliğler Dergisi 1983/2148), bunu izleyen süreçte iş eğitiminin
mesleğe hazırlık özelliği öne çıkmıştır. 1952 yılına kadar liselerde sanat eğitimi ile ilgili dersler bulunmamaktadır.
İlk kez 1952’de, Lise Programına resim, müzik ve sanat tarihi dersleri seçimlik
dersler olarak girmiştir. Lise sınıflarında birer saat resim ve son sınıflarda
sanat tarihi dersleri bulunmaktadır. 1978’de ortaöğretim kurumlarında iki
saatlik zorunlu bir ders olması düşünülen Turizm ve Sanat Eğitimi dersi
uygulamaya geçirilememiştir. Uzmanların ortaöğretimde sanat eğitiminin her
öğrenci için zorunlu ders olması yolundaki önerileri hala gerçekleştirilmiş
değildir. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilen komisyonların çalışmaları
da önemli belgelerle sonuçlanmıştır. 1962’de toplanan 7. Millî Eğitim Şurası’na
sunulan Kültür İşleri ve Güzel Sanatlar Komisyonunun raporu, sanat eğitimine
ilişkin önemli saptama ve öneriler içermektedir. 1982 yılında “Türkiye’de Güzel
Sanatlar Eğitimini Geliştirme Komisyonu Raporu” ve 1992’de “Türkiye’de Güzel
Sanatlar Eğitimini Geliştirme Özel İhtisas Komisyonu Raporu” hazırlanmıştır.
Raporlarda önerilen kimi konular gerçekleştirilmiş olup, diğerleri geçerliğini
korumaktadır.
İlköğretimde resim-iş dersleri, ilk üç sınıfta ikişer, diğer sınıflarda
haftada birer saattir. Bu sürenin yetersizliğinin yanı sıra dersi olumsuz yönde
etkileyen bir diğer durum da öğrenme çevresine ilişkin yoksunluklardır. Ayrıca
halen yürürlükte olan, 1992 tarihli İlköğretim Okulları Resim-İş Eğitimi Öğretim
Programı’nda, daha çok resim tekniklerinin öğretimine ağırlık verilmektedir.
1998 tarihli sanat eğitimcisi yetiştiren lisans programıyla arasında eşgüdüm de
sağlanmış değildir. Ülkemizde okul eğitimi, yedi yaş sınırı ile belirlenmiş olup, anaokulu ve
anasınıflarında, yaş özelliklerine uygun bir yapı içinde yeterli bir sanat
eğitimi verildiğinden söz etmek mümkün değildir. 1997-1998 öğretim yılında ilköğretimin ilk üç sınıfında haftada üçer saatlik
Bireysel ve Toplu Etkinlikler dersinin konmuş olması, sanat eğitimi açısından
yeni olanaklara elverişli bir ortamın oluşturulabileceği bir gelişmedir. Lise resim dersi programı 1957, 1991 ve 1998 yıllarında değiştirilmiştir.
1991’e kadar seçmeli resim dersleri şeklinde uygulama yapılırken, 1991’de
kredili sisteme ve 1998’de alan seçmeli sisteme geçilmiş ve böylece bu derslere
gençlerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönelmeleri öngörülmüştür. Ancak
sanat alanının açıldığı lise ve bu alanda eğitim alan öğrenci sayısının çok
düşük olduğu bilinmektedir. Ayrıca, 1998 tarihli Lise Resim Dersi Programının,
ciddi bir çalışmanın ürünü olmasına karşın, pek çok yönden geliştirilmesine
gereksinim duyulmaktadır. 1982’de yükseköğretim programlarında, sanat eğitimi kapsamında derslerin yer
almasına ilişkin 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasasının 51 ve 67. maddeleriyle
önemli bir girişimde bulunulmuştur. 1983-1984 öğretim yılından başlayarak
yükseköğretim kurumlarının programlarına, beden eğitimi veya güzel sanatlar
dallarından biri seçimlik ders olarak konmuş ve uygulamaya geçilmiştir. Yüksek
Öğretim Kurulu tarafından bu derslerle ilgili bir program hazırlanmış ve
uygulama şekli üniversitelere bırakılmıştır. Başlangıçta, her yıl haftada bir
saat olarak düşünülen söz konusu dersler, zaman içinde yalnızca birinci sınıfta
yer alan, sonraki yıllarda ancak öğrenci isterse devam edebileceği dersler
haline dönüştürülmüş ve bu uygulama kapsamına, programlarında sanat dersleri
olan fakülteler alınmamıştır. 1998-1999 öğretim yılında da birçok fakültede
sanat eğitimi dersleri tamamen kaldırılmıştır.
Yaygın sanat eğitimi, örgün eğitim dizgesi içindeki okulların dışında,
sanatsal etkinliklerin amaçlandığı çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından
yürütülmüştür. Yaygın eğitim kapsamında plastik sanatlar eğitimi için müzeler,
çok etkili kurumlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte, müzelerin
kurulması ve yaygınlaştırılması için çaba harcanmıştır. Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk, “Cumhuriyet’in temeli kültürdür” derken
kültürün, toplumu temellendiren en önemli öğe olduğunu ifade eder. 9 Mayıs 1920
tarihli İcra Heyeti Programındaki eğitimle ilgili konular arasında, “eski millî
eserlerimizi kayıtlara geçirmek ve korumak” hedefi yer alır. Atatürk’ün, 1 Mart
1923 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi açış konuşmasında da kapsamlı bir
eğitime sahip olmak için müzelerin kurulması gereği belirtilmektedir.
1920’de, ilk Millet Meclisi Hükümeti Maarif Bakanlığına bağlı olarak, Türk
Asar-ı Atika (Eski Eserler) Müdürlüğü kurulmuştur. 1923’te, Atatürk’ün emriyle
kurulan Heyet-i İlmiye (Bilim Kurulu); Ankara’da bir müze kurulması, Eski
Eserler Tüzüğünün yeniden düzenlenmesi ve okul müzelerinin açılmasını karar
altına almıştır. Mektep Müzesi, 1926’da Millî Eğitim Bakanlığı binasında
açılmıştır. 1938’de kapanan müze, 24 Kasım 1981’de yeniden düzenlenmiş olarak
hizmete girmiştir. Plastik sanatlar eğitiminde, yaygın sanat eğitimi işlevi olan galeri ve
müzelerin açılmasına özel bir önem veren Atatürk, 20 Eylül 1937 tarihinde
Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nde İstanbul Resim Heykel Müzesinin açılmasına
öncülük etmiştir. Halkevlerindeki Müzecilik Kollarının yanı sıra, Atatürk’ün
kurduğu Türk Tarih Kurumu ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi de müzeciliğin
bilimsel bir yön almasını sağlamışlardır. 1960’lı yıllarda, sanat galerilerinin
yurt düzleminde yayılması çabaları görülmektedir. 1980’de ise Özel Müzeler
Yönetmeliği çıkartılarak, müzeciliğin gelişmesine yön verilmiştir. Yaygın plastik sanatlar eğitimi alanında, en başta anılması gereken bir diğer
kurum ise Halkevleridir. Halkevleri, sanatın farklı tür ve dallarını kucaklayan
bir halk eğitimi modeli oluşturmuştur. 19 Şubat 1932’de kurulan Halkevlerinin
amacı, Atatürk ilkelerinin ışığında Türk kültür ve sanatına hizmet etmek,
devrimleri yaymak ve kökleştirmek, halkı toplumsal ve kültürel alanda
yetiştirmektir. Halkevlerinin yeni harflerle okuma-yazma öğretiminde de büyük yararları
olmuştur. Halkevlerinin halk eğitim çalışmaları dokuz kol şeklinde
düzenlenmiştir. Bunlar; 1) Dil, edebiyat ve tarih, 2) Güzel sanatlar, 3) Temsil,
4) Spor, 5) Sosyal yardım, 6) Halk dershaneleri ve kurslar, 7) Kütüphane ve
yayın, 8) Köycülük, 9) Müze ve sergi kollarıdır. Bu kolların çeşitli görevleri
arasında; Dil Edebiyat ve Tarih Kolunun atasözü, mâni, masal, folklor araştırma
ve derlemeleri, Temsil Kolunun sahne ve temsil çalışmaları, Müze Kolunun eski
eserleri toplayıp koruması gibi önemli etkinlikler görülmektedir. Güzel Sanatlar Kolu ise, resim ve modern müzik çalışmaları yapılması,
bandolar kurulması, halk türkülerinin notaya çekilmesi, el sanatlarının
geliştirilmesi gibi görevler üslenmiştir. Resim çalışmalarında sanatçılar,
öğreticilik yapmışlardır. Çağın estetik anlayışının yaygınlaştırılıp
benimsetilmesine ve genç yeteneklerin ortaya çıkmasına özen gösterilmiştir.
Halkevleri resim çalışmalarında amatörlere malzeme verilmiş ve sergilerde
başarılı görülen eserler koleksiyon için satın alınmıştır.
|