PLASTİK SANATLAR EĞİTİMİ Sanat Eğitimcisi Yetiştiren Kurumlarda Plâstik Sanatlar Eğitimi Eğitim sisteminin en önemli öğesi, kuşkusuz öğretmenlerdir. Sanat
eğitimcisinin niteliği de sanat eğitiminin yeterliği üzerinde en etkili
belirleyicidir. Cumhuriyet’in ilk on yılında, ortaokullarla liselere resim öğretmeni
yetiştiren tek kaynak Güzel Sanatlar Akademisidir. 1922’de Güzel Sanatlar
Akademisi Programına “Resim Pedagojisi” dersi konur ve bu dersi vermekle İsmail
Hakkı Baltacıoğlu görevlendirilir. Yaklaşık olarak 1930 yılında, bu ders
programdan çıkarılmıştır.
İstanbul Erkek Öğretmen Okulu ise 1909’da Satı Bey’in müdürlüğü ve Ismail
Hakkı Baltacıoğlu’nun öğretmenliği döneminde resim eğitimi yönünde etkili olur.
Bu okulun yetiştirdiği öğretmenler resim ve elişleri öğretmenliği de
yapmaktadır. İsmail Hakkı Tonguç, Malik Aksel, Hayrullah Örs, İsmail Hakkı
Uludağ, Şinasi Barutçu bu kurumda yetişirler ve daha sonraki yıllarda Gazi Orta
Muallim Mektebi Resim-İş Kolunun kuruluşunda görev alırlar. Türkiye’de sanat eğitiminin sistemleştirilmesinde, davet edilen yabancı
uzmanlardan J. Dewey’in hazırladığı raporun önemli bir yeri vardır. Dewey
raporunun etkileri ile Türkiye’de “iş eğitimi” önem kazanmış ve bu etki
1960’lara dek sürmüştür. Mustafa Necati’nin Bakanlığı döneminde (1925-1929), raporun
gerçekleştirilmesine çalışılır. Müdürlüğüne İ. H. Tonguç’un getirildiği Mektep
Müzesi kurulur, Sanayi-i Nefise Encümeni (Güzel Sanatlar Kurulu) oluşturulur ve
İş Prensiplerine Müstenit Tedrisat (İş İlkelerine Dayalı Öğretim) Kursu
düzenlenir. 1926’da İlkokul Programında yer alan Resim-Elişleri derslerini
uygulayabilecek öğretmenler yetiştirilmesine başlanır. İlk ve ortaokul
öğretmenlerinin yetiştirilmesine katkıda bulunan İş İlkelerine Dayalı Öğretim
Kursuna, Almanya eğitimbilimcileri Frey ve Stihler öğretici olarak katılırlar.
İlköğretim kurumlarında, sanat eğitimi derslerinin sorumluları ilkokul
öğretmenleridir. Öğretmen yeterliği açısından, yeterli sanat eğitimi verdiği
düşünülen kurumlardan biri de “Köy Enstitüleri” olmuştur. 17 Nisan 1940 tarih,
3803 sayılı yasayla kurulan Köy Enstitüleri, bir halk eğitim modeli oluşturduğu
gibi sanat eğitimi açısından da değer taşımaktadır. 1943 tarihli Köy Enstitüleri
Programında, “iş okulu” anlayışına uygun olarak, sanatın tür ve dallarını
kucaklayan geniş çerçeveli bir eğitim öngörülmüştür. Köy Enstitülerinde, dönemin
gerektirdiği teknik bilgi ve becerileri kazandıran derslerin yanında Türkçe,
Resim-İş, El Yazısı, Müzik, Beden Eğitimi ve Ulusal Oyunlar derslerinde estetik
eğitim anlayışı egemen olmuştur. 1947 tarihli Köy Enstitüleri Programıyla iş
okulu ilkelerinden uzaklaşılmışsa da enstitülerin kuruluşuna İlköğretim Genel
Müdürü olarak katılan İsmail Hakkı Tonguç’un kitaplarında da ifadesini bulan
sanat eğitimi anlayışı etkinliğini sürdürmeye devam etmiştir. Köy
Enstitülerinde, sanat eğitimiyle donanımlı yetkin öğretmenler yetiştirildiği
gibi, bu öğretmenlerin arasından çok sayıda sanatçı da çıkmıştır. Köy
Enstitülerinde yetişmiş olan Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal gibi
yazarlar, ulusal yazınımıza katkıda bulunmuşlardır. Köy Enstitülerinin
kapatılmasından sonra, ilkokul öğretmenlerinin yetiştirildiği kurumlar olan
İlköğretmen Okullarında da sanat eğitimi kapsamındaki dersler, en önemli dersler
olarak görülmüştür. İlköğretmen okullarının, 1974 yılında Öğretmen Liselerine
dönüştürülmesinden sonra, sanat eğitimi dersleri program içindeki ağırlığını
kaybetmiştir. Millî Eğitim Yasasının 43. maddesi gereğince öğretmen adaylarına yüksek
öğrenim şartı getirilmiş ve 1974 yılında ilköğretmen okullarının bir kısmında
İki Yıllık Eğitim Enstitüleri kurulmuştur. 1982 yılında iki yıllık eğitim
enstitüleri, Eğitim Yüksek Okulu adı altında fakültelere bağlanmış ve öğrenim
süresi dört yıla çıkarılmıştır. Üniversite çatısı altında yer alan eğitim
fakültelerinin Sınıf Öğretmenliği Programlarında da sanat eğitimi derslerinin
ağırlığı, 1970’li yıllara kadar sınıf öğretmeni yetiştiren kurumlardaki düzeyine
ulaşamamıştır. Hâlen yürürlükte olan, 1998 tarihli Sınıf Öğretmenliği Lisans Programında yer
alan sanat eğitimi kapsamındaki derslerden Müzik I-II haftada 2’şer saat olarak
iki yarıyılda, Resim-İş Eğitimi ile Sanat Eğitimi Kuramları ve Yöntemleri ise
haftada ikişer saat olarak birer yarıyılda verilmektedir. Bu çerçevede, sınıf
öğretmeni adaylarının, ilköğretim programlarını uygulama yeterliği kazanması
olanaklı değildir. Ayrıca, sınıf öğretmeni yetiştiren eğitim fakültelerinin bir
çoğunda, öğrenme ortamlarının iyileştirilmesi ve bu dersleri verebilecek öğretim
elemanlarının istihdam edilmesi gibi sorunlar da güncelliğini korumaktadır. Sanat eğitimcisi yetiştiren kurumlar içinde dikkate değer olan bir diğer
yapılanma Seminer’dir. 1947’de, İstanbul İlköğretmen Okulu (Çapa)’na bağlı
olarak, öğretmen okullarının 3. sınıfından sonra seçerek öğrenci alan, üç yıl
süreli Sanat (Resim ve Müzik) Seminerleri açılmıştır. Seminer’de, ilköğretmen
Okulu Programına ek olarak sanat formasyonu veren derslerin ağırlıklı olduğu bir
eğitim uygulanmıştır. 1948’de Seminer kapatılmış ve öğrencileri ilköğretmen
okullarına dağıtılmıştır. Seminer 1951’de ikinci kez ve 1962’de üçüncü kez
açılmıştır ve son olarak 1974’de kapatılmıştır. Seminer çıkışlıların kimileri
sınıf öğretmeni olarak kalırken, pek çoğu eğitim enstitülerinin sanat eğitimi
veren programlarına ya da sanatçı yetiştirme hedefli yükseköğretim kurumlarına
girmişlerdir.
Alana öğretmen yetiştirilmesine yönelik en köklü girişim ise, 1932-1933
öğretim yılında Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsünde öğrenim süresi
üç yıl olan Resim-İş şubesinin açılmasıdır. Böylece, Türkiye’de ilk kez resim
öğretmeni yetiştiren bir kurum oluşturulmuştur. Daha sonra Gazi Eğitim Enstitüsü
Resim-İş Bölümü adını alacak olan kurumun 1932 tarihli ilk programı, bölüm
başkanı olan İsmail Hakkı Tonguç’la birlikte bölüm öğretmenleri tarafından
hazırlanmıştır. Daha sonra, 1945’te Balıkesir, 1948’de İstanbul, 1958’de
Bursa’da eğitim enstitüleri açılmış ve bunları diğerleri izlemiştir. Kurumun
programlarında yapılan değişiklikler içinde en köklü olanları; bölümün öğretim
elemanları tarafından hazırlanan 1963, 1974, 1988 tarihli programlar ile
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından uygulamaya konan ve halen yürürlükte
olan 1998 tarihli programdır. Sanat eğitimi tarihimizde, sanat eğitimbiliminin gelişimine öncülük eden bir
kurum olarak Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Güzel Sanatlar
Eğitimi Kürsüsünün önemli bir yeri vardır. 1965’de oluşturulan kürsü, 1981’de
bölüme dönüştürülmüştür. Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünde, kuramsal nitelikte
sanat eğitimi dersleri verilmiş, lisans, yüksek lisans, doktora programları ile
tez ve seminer çalışmaları yapılmıştır. 1998 yılında YÖK’ün eğitim fakültelerini
yeniden yapılandırma girişiminde bölümün, Eğitim Bilimleri Fakültesi Güzel
Sanatlar Eğitimi Bölümünün bilim dalı düzeyine indirilmesi, sanat
eğitimbiliminin gelişimi açısından önemli bir kayıptır.
|