Hamilelik Öncesi

Hamilelik Öncesi

Kadının gelin gittiği evde; saygınlık kazanması, yer edinmesi, aile bireyleri tarafından kabul görmesi, kocasının gözüne girmesi, söz sahibi olması için doğurup, çocuk sahibi olması gerekmektedir.

Ahlat'ta ana babalar, ölmeden çocuklarının mürüvvetini görmek, yuvalarını kurmak, ve torun sevgisini tatmak için; özellikle de oğlan çocuklarını bir an önce evlendirmek isterler.

Yörede gelin eve girdiği andan itibaren; çocuk sahibi olması yolundaki uygulamalar başlamaktadır.

- Gelin eve damatla beraber girer. Şerbet içmeleri için kendilerine hazırlanan masanın yanına geçerler. Gelin sandalyeye oturur oturmaz kucağına ilk çocuğu oğlan olsun diye sağlıklı bir oğlan çocuğu oturturlar.

- Gerdek ertesi kadının duvağını çubukla erkek çocuğa açtırırlar ki, doğuracağı ilk çocuk erkek olsun.

Yörede erkek çocuk makbuldür. Bunun nedeni; “oğlan evde kalır, anaya babaya bakar, kız haka (ele) gider” şeklinde ifade edilmektedir. Ancak günümüzde bu bakış açısı nispeten değişmiş durumdadır.

Geçmişte gerek korunma yöntemlerinin bilinmemesi, gerekse ekonomik nedenler ailelerin 6-11 kadar çocuk sahibi olmalarına neden olurdu. Günümüzde ise, gerek korunma yöntemlerinin bilinmesi, gerekse ekonomik yapının değişmesi, en önemlisi de halkın bilinçlenmesi, “az olsun temiz olsun” bakış açısı, ailelerin çocuk sayısını 3-4'le sınırlı tutmalarını sağlamıştır. Bu sayı memur ailelerde daha da düşmektedir.

Yörede evlenen herkes bir an önce çocuk sahibi olmak ister. Evlendikten sonra 2-4 yıl içerisinde kadının çocuğu olmuyorsa “derde düşülür”, “çare aranmaya” başlanır.

Geçmişte çocuk olmadığı zaman önce kadın suçlanırdı. Günümüzde kadın ve erkek ikisi birlikte doktora gitmektedirler. Eskiden; çocuğu olmayan ve erkek çocuk doğurmayan kadının üstüne kuma getirmek yaygındı, günümüzde de ender olmakla beraber, zaman zaman bu davranış biçimine rastlanmaktadır.

Çocuğu olmayan kadına yörede “kısır” denmektedir. Çocuk olmadığı durumlarda aşağıdaki uygulamalara başvurulmaktadır:

Dağlardan toplanan otların buğusuna oturtulur.

Hocalara götürülür.

Çocuğu olmayan kadın ve erkek Erciş'te bulunan “Gökoğlan Şıhı”na gider, orada bulunan direğin altında yatarlar, Allah orada onlara çocuk verir. Çocuğu olsun diye oraya götürür, adını o şıhın sahipleri koyar.

Üşüten, soğuklayan kadının çocuğu olmaz, kadın sıcak tutulur.

Kadının kasıklarına bakılır, kasıklar atıyorsa o kadının çocuğu olur, atmıyorsa olmaz. Buna bakanlara ise, “ara ebe” denmektedir.

Sümbül yaprağı, sığır kuyruğu ve meyve yaprakları ayrı ayrı veya hepsi birden karıştırılarak kaynatılır ve kadın onun buğusuna oturur.

Süt buğusuna oturur.

Kabak pişirilerek karına çekilir.

Ebegümeci zeytinyağı ile pişirilir, çocuk altı bağlar gibi kadının altına bağlanır, o iltihabı söker kanalları açar.

Abdurrahman Gazi'ye, Merdan Baba'ya gider, orada bulunan ağaca bir beşik yapılarak, içerisine çocuk konup sallanır.

Sultan Seyit Türbesi'ne gidilir orada bulunan suda banyo yapılır ve orada bulunan delik taşın içinden geçilir.

Günümüzde bu uygulamalara, eskiye göre daha az olmasına rağmen halen başvurulmaktadır. Günümüzde çocuğu olmayan kadın ve erkek modern tıp yöntemleriyle tedavi olmaktadır. Çocuğu olmayan ailelerin, geçmişte olduğu gibi yakın akrabasının çocuğunu evlatlık alma geleneği günümüzde de devam etmektedir.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 13409 kez gösterilmiştir.