Doğum ve Çocukla İlgili Diğer Adet ve İnanmalar Çocuğu ölenler, yaşasın diye Yaşar, Dursun, Maşallah adlarını koymaktadır.
Kadın hep kız doğuruyorsa oğlana dönsün diye son kız çocuğa Songül adını koyarlar. Bayramda doğanlara, Bayram; kadir gecesi doğanlara, Kadir; arife günü doğanlara Arife adı verilmektedir.
Çocuğun burnu küçük, yüzü güzel olsun diye yüzü sıvazlanır. Kirpikleri uzun olsun diye badem yağı sürülür.
Çocuğun tırnakları ilk kez altı aylıkken kesilir. Babasının cüzdanına el sokturulur, çocuğun aldığı para bir fakire verilir. Kesilen tırnaklar atılmaz çaputa konarak saklanır.
Oğlan çocuğunun saçı berberde kestirilir, saç tartılır, saçın ağırlığı kadar bir fakire para verilir.
Çocuğun ilk dişi çıktığı zaman hedik pişirilir. Konu komşu, akrabalar toplanır; hedik çocuğun başından aşağı dökülür. Hedikler ipe dizilerek çocuğun omzuna dikilir. İlk düşen diş saklanır.
Yürüyemeyen çocuk, kalbura konup kapı kapı dolaştırılır. Dolaştırılırken, “baş gelmiş, ayak istiyor” denir. Dolaştıkları kapılarda, çocuk ıslanmayacak şekilde kalburun kenarında su dökülür; kalburun içerisine yumurta, çorap, şeker bırakılır.
Çocuk sarılık olmasın diye suya altın atılır, o suyla çocuk yıkanır.
Loğusa, sütü kaçar diye doğumdan sonra on beş gün eline süpürge almaz.
Geçiş dönemlerinin etrafında, birçok gelenek, görenek, töre ve inanış kümelenmiş durumdadır. Bunlar o toplumun kültürel yapısı hakkında bilgi veren en önemli verilerdir. Ancak, tüm kültürel ögelerde olduğu gibi, bu alanda da zaman içerisinde değişim olduğu gözlenmektedir.
Değişim incelendiğinde, maddi alandaki kültürel unsurların daha hızlı değiştiği, buna karşın manevi alandaki kültürel unsurların değişiminin daha yavaş olduğu saptanmıştır. Maddi alandaki değişime örnek olarak beşiklerin yerini alan çocuk karyolaları verilebilir. Buna karşılık, inanış boyutunda değişmeden günümüze kadar ulaşan, kırk uygulamalarını ve kırklamayı manevi değerlere örnek olarak verebiliriz.
|