Halk Hekimliği

HALK HEKİMLİĞİ

Hastalıkların tedavisinde başvurular yöntemler:

Yöre halkı geçmişte hastalıklardan korumada, hastalıkların teşhisinde ve tedavisinde dinsel, büyüsel bitkisel kökenli birtakım uygulamalar başvurmaktaydı.

Ahlat merkezde geçmişte bu uygulamaların büyük bir çoğunluğu çevrede yetişen bitkilerden çeşitli yöntemlerle yapılan bitkisel kökenli sağaltma yöntemlerinin oluşturduğu; günümüzde de bu uygulamaların geçmişe oranla daha az olmasına rağmen halen devam ettiği gözlenmektedir.

Halkın deneme yanılma yoluyla uzun tecrübeler sonucunda hastalıkların tedavisinde kullandığı ve iyi sonuç alacağına inandığı otların tümünün yöresel bir adı bulunmaktadır.

Tedavide kullanılan bu otların hangi mevsim ve aylarda toplanması gerektiği ve bitkinin hangi kısımlarının kullanılması halinde daha yararlı olacağı yine halkın uzun tecrübeleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Yörede hastalıkların tedavisinde kullanılan bitkilerin büyük çoğunluğu 10 Haziran - 20 Temmuz tarihleri arasında toplanmaktadır.

Böbrek hastalıkları:

Civan perçemi, keçi boynuzu ve papatya, çiçeklerinden başlayarak saplarıyla birlikte 5 cm. ölçülerek kesilir. Hepsi karıştırılarak bir miktar suyla iki üç dakika kadar kaynatılır. Soğuduktan sonra tok karnına sabah, öğlen akşam olmak üzere günde üç kez içilir. Böbrek taşı düşürmek için bolca salatalık yenir.

Grip:

Tarçın, sarı kök zencefil karıştırılarak çok az bir süre kaynatılır. Sıcak olarak bir veya iki bardak içilir.

Kireçlenmelerin tümüne karşı:

350 gram sarımsak soyularak yıkanır. Taş veya tahta havanla iyice dövüldükten sonra kavanoza konarak, 300 gram 96 derece saf alkol ilave edilerek ağzı iyice kapatılır. 10 gün kavanozda bekletildikten sonra karışım tülbentten geçirilir, posası atılır, kalanı tekrar şişeye konur. Üç gün de o şekilde bekletildikten sonra ilaç kullanıma hazır hale gelir.

Kullanım şekli;

50 gram süte;

1. gün sabah 1 damla, öğlen 2 damla, akşam 3 damla
2. gün sabah 4 damla, öğlen 5 damla, akşam 6 damla
3. gün sabah 7 damla, öğlen 8 damla, akşam 9damla
4. gün sabah 10damla, öğlen 11 damla, akşam 12 damla
5. gün sabah 13 damla, öğlen 14 damla, akşam 15 damla
6. gün sabah 15 damla, öğlen 14 damla, akşam 13 damla
7. gün sabah 12 damla, öğlen 11 damla, akşam 10 damla
8. gün sabah 9 damla, öğlen 8 damla, akşam 7 damla
9. gün sabah 6 damla, öğlen 5 damla, akşam 4 damla
10. gün sabah 3 damla, öğlen 2 damla, akşam 1 damla

olarak; bir damlaya düşene kadar içilmektedir. Düzenli içilmesi halinde kireçlenmenin yanı sıra göğüs ağrılarına ve tansiyona iyi gelmektedir.

Solunum rahatsızlıkları:

Kekik toplanır, yıkanır, havanda dövüldükten sonra tülbentten geçirilir. Maydanoz, ebegümeci, iki kardeş kanının yaprak ve çiçekleri ve 30-35 cm boyunda olan taze ısırgan otu toplanarak, hepsi de kekiğe yapılan işlemden geçirilir. Tedavi için bitkilerin sadece çiçek ve yaprakları kullanılmaktadır.

Bitkilere bu işlem yapıldıktan sonra; bir kilo hakiki bala hazırlanan bitkilerin hepsinden su bardağı dökülerek iyice karıştırdıktan sonra iki gün bekletilir. İki gün bekletildikten sonra ilaç kullanıma hazır hale gelir.

Kullanılışı:

Sabahları kahvaltıdan 20 dakika önce bir kaşık yenmesi halinde sonulum yollarının rahatlaması ve balgamın sökülmesini sağlamaktadır. Solunum yolundaki balgamın sökülmesi için, kuşburnunun çekirdekleri çıkartılır, et kısımları eriyik hale getirilerek kurumaya bırakılır. Yazın ve kışın hem sıcak hem de soğuk çay olarak içilir. Kuşburnu sonbaharda toplanır.

Hemoroit:

Hemoroitin bulunduğu yere civanperçemi ya kurutulmuş ya da kendisi doğrudan uygulanmaktadır. Civan perçemi, çiçeğinden 5-10 cm. aşağıdan kesilir. Mevsimine göre, bulunduğu durumlarda tazesi, bulunmadığı durumlarda ise kurutulmuşu 1 litre suya 70-80 gram konarak kaynatılır. Kaynadıktan sonra ağzı kapalı şişe veya kavanoza konarak dinlenmeye bırakılır. Yemek aralarında aç karınla günde üç defa bir çay bardağı içilir.

Basur otu, sığır kuyruğunun yaprakları ve civan perçemi az miktarda bir suyla kaynatılarak iyice ezilerek krem haline getirilir. Hemoroit ve herhangi bir yerde bulunan yaraya doğrudan tatbik edilir. Sığır kuyruğu toz ve taze olarak hemoroit doğrudan bastırılır. Dağlarda bulunan adem otunun kökü hemoroiti kurutur. Hemoroit için yabani kök kaynatılarak içilir.

Mide rahatsızlıkları:

İki kardeş kanının çiçekleri ve yaprakları nane de ilave edilerek, birer yemek kaşığı iki kardeş kanı ve nane bir su bardağı sütle kaynatılır. Soğuduktan sonra, yemekten 15 dakika önce içilir.

Meryem hort otunun kurutulmuş çiçekleri çay şeklinde demlenerek içilir.

Evelik bitkisi toplanarak dövülür ve yenir.

Çoban döşeği olarak bilinen ot ağızda çiğnenir. Suyu yutulur. Bu bitki sonbaharda yetişir.

Yara ve kanın pıhtılaşması için yapılan uygulamalar:

İki kardeş kanının çiçek ve yaprakları doğrudan yaraya ve kanayan yere tatbik edilir.

Yılan dili yaraya doğrudan uygulandığında doku onarıcı, yara kurutucu bir özelliği vardır.

Kanın pıhtılaşması için kanayan yere tütün kapatılmaktadır.

Bağda, bahçede ot biçilen tırpanın kiri bir tasa biriktirilir, suyla ıslatılarak yaraya sürülür. Tırpanla her çeşit ot biçildiği için tırpanın kirinde otlardan geçen bir çok vitamin olduğuna inanılmaktadır.

Deri kayışın iç yüzü bıçakla kazınarak elde edilen deri tozu yaraya bastırılır.

Saç kıran:

Sarımsak ortadan kesilerek saç dökülen yere kan çıkıncaya kadar iyice sürülür.

Sinameki kaynatılarak suyuyla baş yıkanır. Kına ezilir, ıslatılır saçın döküldüğü yere sürülerek sabaha kadar bekletilir.

Sarılık:

Tohum tutmaya başlayan salatalığın tohumları ayrılır.

Balla karıştırılarak bir hafta boyunca sabahları kahvaltıdan 15-20 dakika önce aç karnına yenir. Salatalığın kabukları gölgede kurutulup havanla dövüldükten sonra kavanoza konarak bekletilir. İhtiyaç halinde yarı yarıya balla karıştırılarak sabahları aç karınla yenir (belirlenen bir miktarı yok).

Ekşi erik kaynatılır. Sarılık olan kimse onun içine idrarını yapar ve hastaya yedirilir.

Canlı alabalık, leğenin içerisine atılır. Sarılık olan o alabalığı seyreder, alabalık ölür, hastanın sarılığı geçer.

Çıban:

Su kenarlarında bulunan dağ yaprağı çıbanın üzerine kapatılır. Dağ yaprağı çıbanı olgunlaştırır, iltihabını çeker çıkarır.

Soğan pişirilerek çıbanın üzerine bağlanır.

Yılan dili baharda toplanır, kurutulur, her türlü yaraya serpilir, taze olarak da çıbanın üzerine doğrudan konur. Kuru üzüm veya lokum çıbanın üzerine bağlanır.

İştah açıcı:

Mayıs ayında toplanan “uçgun” adlı ot kabukları soyularak salatalık gibi yenmektedir. İştah açıcı, hazmı kolaylaştırıcı bir özellik taşımaktadır.

Şeker düşürücü:

Uçgun kökü havanda dövülerek toz haline getirilir, aç karnına bir bardak suyla bir kaşık içilir. Uçgun kökü hem şeker düşürücü hem de idrar söktürücü bir özellik taşımaktadır.

Diş ağrısı:

Sancıyan dişin üzerine adem otu bastırılır.

Boğa dikeninin kökü kaynatılır, ağızda suyla gargara yapılır.

Ağrı kesici:

Yaban zeytini dövülür, bir çay bardağına, bir çay kaşığı atılarak suyla içilir. Ne kadar kuvvetli sancı varsa sekiz dakikada keser.

Karabaş otu çay gibi kaynatılarak içilir.

Elma yaprağı kurutulur, dövülür, bala karıştırılıp yenir.

Kedi otu, keki çayı gibi kaynatılarak içilir.

Havlucan fıstıkla dövülerek yenir.

Romatizma:

Domuz topuyla adem otu kaynatılarak sancıyan yerlere sürülür.

Salapuk otu nerede sancı varsa oraya sürülür.

Burun kanaması:

Adem otu ezilerek toz yapılır, buruna çekilir.

Temra:

Süpürge yapılan ince çubuk kurutulur, tandıra vurulur, ısınınca çocuğun yüzüne vurulur, çocuk “Beni yaktı.” diye bağırır, temra geçer.





 
Bu site Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanmıştır.
Bu sayfa 29279 kez gösterilmiştir.