Tesbih, Müslümanlıkta Allah’ın güzel adlarını (esma-i hüsna) özellikle
namazlarda çekerek söylemek amacıyla kullanılan bir araçtır. Çeşitli ağaç veya
taşlardan yapılan ortası delik tanelerin bir dizi hâlinde ipliğe dizilmesinden
oluşan bu ibadet aracını İslâmiyetten önce Budizm’de, Brahmanizm’de ve
Hristiyanlık’ta da görüyoruz. Genellikle otuz üç parçadan oluşan tespih, namaz sonlarında otuz üçer kez
“Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahuekber” denilmesi dolayısıyla, kolaylık
açısından doksan dokuzluk tespihlerin de yaygınlığı bilinmektedir. Türk el sanatlarının önemli bir dalı olan tespihçilik, giderek sanayi
etkisinde kalmış ve yüzyıllarca süren bu el sanatı hemen hemen yok olmaya yüz
tutmuştur. Tanelerin hepsinin aynı yuvarlaklıkta ve aynı ölçüde olması, bu sanatta
yaratıcının yeteneğini ve sanat gücünü gösterir. Tanelerin işlendiği küçük el
tornası ağaçtan yapılır ve tespihi yapan bu aracı da kendi istediği biçimde ve
büyüklükte imal eder. Tanelerin yapılacağı ağaç, ince çubuklar halinde kesildikten sonra büyücek
zar biçiminde parçalara bölünür. Bölünen parçaların ortaları metal bir mil ile
çok ince olarak ve tam ortadan delinir. El ile kalıba takılıp rende ile keskin
kenarları törpülenir ve istenilen yuvarlak tane elde edilene kadar hafif hafif
yontulur. Hepsinin aynı boyutlarda olduğu ölçüldükten sonra sıra cilâlamağa
gelir. Bu iş için gerekli olan ve Erzurum toprağı denilen yumuşak bir taş
hafifçe rendelenerek toz haline getirilir. Bu taşın kaliteli zeytinyağı ile
karıştırılmasıyla ve azıcık gliserin eklenmesiyle elde edilen sıvı, tanelere bir
bez aracılığıyla sürülür ve iyice yedirilir. İster taş, ister tahta taneler
olsun, hepsi kısa bir işlemden sonra pırıl pırıl parıldar. Tesbihlerde bulunan diğer parçalar on bir veya otuz üç adetten sonra konulan
duraklar, en başta bulunan imame ve tepelikler de ayrı bir yetenekle ortaya
çıkarılır. İmamenin ucundan püskül sarkıtılır.
|