HEYKEL
Prof. Remzi Savaş Öğr. Gör. Ayşe Sibel Kedik Hacettepe Üniversitesi
Denilebilir ki, Cumhuriyet Türkiye’sinde çağdaşlaşma yolunda atılan en önemli
adımlardan biri, çağdaş uygarlık düzeyine yükselmenin ancak eğitim ve kültür
alanında gerçekleştirilen devrimlerle başarıya ulaşabileceğine duyulan inançtan
kaynaklı olmak üzere, kültürün temel bir öğesi olarak sanata, özellikle de
heykel sanatına ayrıcalıklı bir önem verilmesi ve “Kurtuluş Savaşı”nın
yıkıntıları arasından yükselerek geçmişin bağnaz tutumu yerine yüzünü dünyaya
çeviren aklı, bilimi ve ilerlemeyi esas alan, tam bağımsız, egemen yeni bir ülke
ve yeni bir toplum yaratmada öncelikli olarak sanat alanında çalışmaların
başlatılmasına yönelik yönlendirici kimi politikalar geliştirilmesidir. Zira,
“Tarihlerinde sanat eserlerinden yoksun toplumlar, egemen devlet olarak devamlı
yaşama şansına sahip olmamaktadırlar. Sanat kültürü zengin bir geçmişi olan
uluslar ise, kendi egemen devletlerine sahip oldukları gibi, egemen yaşama
gücünü de kaybetmiyorlar. İşte böylesine yaşatıcı bir gücü bünyesinde taşıyan
sanat eserine, çağımızın büyük önem vermesi bundandır. Ve ‘sanatsız bir ulusun
hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ sözü bu gerçeğin bilincine, ulusça
varılmasını istemektedir” (Turani 1992-7).
Ne var ki, Cumhuriyet döneminin
şartları göz önünde bulundurulduğunda böylesi bir gerçeğin bilincine ulusça
varılmasının pek de kolay olamayacağı anlaşılabilir ise de, ülkemizde aradan
geçen zamanla birlikte değişen şartlara ve sanatçıların sanat adına büyük bir
adanmışlık yürüttükleri çalışmalar sonucunda bugün gelinen noktaya rağmen bu
türden bir bilincin hala oluşamadığını görmek oldukça düşündürücüdür. Yine de
gelinen noktadan geriye doğru bakıldığında özellikle heykel sanatı açısından
Cumhuriyet’le birlikte başlayan serüvende devrimci nitelikte olmak üzere
gerçekleştirilen atılımlarla birlikte ne denli büyük zorlukların aşıldığı
gözlerden kaçmayacaktır.
Bu yazıda Türkiye’de heykel sanatı tarihsel ve kısmen
de olsa toplumsal açıdan irdelenerek Cumhuriyet bilinci temel alınmak üzere
heykel sanatının günümüze ulaşan gelişim çizgisi üzerinde durulmuştur.
|