TARİHİ ROMANLAR Cumhuriyet’in ilk döneminde popüler aşk romanlarının yanı sıra “tarihî roman”
başlığı altında toplanabilecek romanlar da yazılmıştır. Aşk romanlarında olduğu
gibi fazla bir estetik değer taşımayan ve çoğu gazetelerde tefrika halinde kalan
tarihî romanlar, konularını genellikle eski Türk tarihinden, bazan da Osmanlı
tarihinden alırlar. Çok okunan, daha doğrusu geniş bir okur kitlesinin roman
ihtiyacını karşılayan bu eserler, Atatürk döneminin tarihî ve destanî
havasından, bu devirde ortaya atılan Türk tarih tezinden beslenirler ve bu
taraflarıyla Millî Mücadele romanlarına yakındırlar. Bununla birlikte bu
romanların ortaya çıkışında daha çok Romantik akımın bir sonucu olarak Walter
Scott’ın romanlarıyla başlayan ve bütün Avrupa edebiyatlarına yayılan “Tarihî
Roman Modası”nın etkisi vardır. Cumhuriyet döneminin ilk tarihî romanları
Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun (1906- 1966) kaleminden çıkmıştır. Onun 1923’te
yayımlanan Kızıltuğ romanından sonra bu tarzda yazdığı yirmiden fazla roman
vardır. 1928’de ilk romanı Kara Davut’u yayımlayan Nizamettin Nazif
Tepedelenlioğlu ile yine aynı yıl Cehennemden Selâm romanını yayımlayan M.
Turhan Tan da tarihî roman sahasında birçok eser vermiş yazarlar arasındadır.
İskender Fahrettin ise daha çok Türk tarih tezine uygun romanlar yazmıştır. Bu
dönemin sonuna doğru yazılan tarihî romanlardan özellikle ikisi, hem kurgusal
yapısı hem de üslûbuyla diğer romanlara göre estetik açıdan büyük bir üstünlük
gösterir. Bunlardan ilki Nihal Atsız’ın 1946’da çıkan Bozkurtların Ölümü,
ikincisi Safiye Erol’un 1947’de yayımlanan Ciğerdelen romanıdır. Halihazırdan
geriye dönerek geçmişi bir destan veya masal atmosferi içinde anlatan bu
romanlardan ikincisi mistik tarafının yanı sıra halihazır ile geçmişi
birleştiren iç içe geçmiş hikâyeleriyle kurgusal açıdan da bir farklılık
gösterir.
|